Sokakta kartopu oynama çocuk
Kadıköy’de arkadaşlarıyla kartopu oynarken bir esnaf tarafından bıçaklanarak öldürülen gazeteci Nuh Köklü için doğduğu köy olan Ankara Etimesgut’a bağlı Yukarı Yurtçu köyünde cenaze töreni düzenlendi. Törenin ardından omuzlanan Nuh’un tabutunun üzerine annesi Çiğdem Köklü bir kartopu bıraktı.
Türey Köse/Cumhuriyet
“Boynuna o yeşil fuları sarma çocuk/ Gece trenlerine binme kaybolursun, / Sokaklarda mızıka çalma çocuk, vurulursun” der Atilla İlhan o güzelim şiirinde. “Milli Güvenlik Siyaset Belgesi” ile özetlenen devletin iç ve dış tehdit algısı zamanın ruhuna göre değişedursun, sokaktaki yurttaşın “tehdit” algısı da güncelleniyor. Hayat Bilgisi kitaplarına yazılsa yeridir: Sokaklarda kar topu oynama çocuk, sonra mezarının üzerine kar topu koyarlar...
Meslektaşımız Nuh Köklü’yü uğurladık dün Yukarıyurtçu köyündeki kocaman bir camiden. Kar yağıyordu. Ailesinin, arkadaşlarının yakalarında “N’olur bu bir rüya olsun” yazıları vardı. Maalesef rüyanın “kabus” haliydi yaşanan. Nuh Köklü’nün İstanbul Üniversitesi’nden arkadaşı, ÖDP Genel Başkanı Alper Taş isyan ediyordu:
“O zaman bizim okul Basın Yayın Yüksek Okulu’ydu, şimdi İletişim Fakültesi oldu. Üniversiteye girdiğim gün tanıştığım, ilk devrimciydi. Aynı evde kaldık. Çok sevinçli bir insandı, çok umutlu, çok heyecanlı, çok mücadeleci, çok devrimci...Çok pozitif bir insandı...Bir küçük kar sevincini çok gördüler...Bu nefretle mücadele etmeliyiz...”
CHP’li Oğuz Oyan, “Kızlı erkekli kar topu oynuyorlarmış. Onu hazmediyorlar, nefret dolular” diye ekliyordu. Hüseyin Aygün “Tayyip Erdoğan’ın azmettirdiği ‘esnaf’ tarafından katledildi” diyordu acıyla. Sezgin Tanrıkulu nefret cinayetlerinin önüne geçilmesi için ülkeyi yönetenlerin kutuplaştırıcı dil kullanmaması gereğinin altını çiziyordu. Melda Onur, sokaktaki, Meclisteki şiddet iklimini anlatıyordu üzüntüyle. Cami avlusundaki meslektaşları “Gazetecilere Dokunma” “İç Güvenlik Yasası’na hayır” “Nefret cinayetlerine son” pankartları taşıyordu. İçlerinden biri öfkeyle “Yanlış haber veriyorlar. Aslında cam kırılmamış...” deyince, Melda Onur itiraz etti “Kırılsa ne olur” diye...
Nuh Köklü’yü uğurlayan sevdikleri, meslektaşları tabutunun üzerine kar topları koydular. Sonra, mezarının üzerine kırmızı karanfillerle, kar topları bıraktılar. Bazı ölümler şiire dahildir, şiirlidir, şiirler içindedir. Ne de olsa her şey bir kar topuyla başlamıştır ve bitmiştir. Neşeyi, afacanlığı, coşkuyu, umudu, sevinci simgeleyen bir kar topuyla. Gülten Akın son kitabı “beni sorarsan”daki “önsöz gibi” yazısında “Ağır, çok ağır bir dünya” diyordu. Ve “Beni sorarsan/Kış işte/Kalbin elem günleri geldi/Dünya evlere çekildi, içlere” dizeleriyle sesleniyordu okura. Kar topları sokaklarda şen çığılıklarla atılmıyorsa, sessizce tabutların/mezarların üzerine bırakılıyorsa; bizi sorarsanız “Kış işte”. “Kalbin elem günleri”...
Polisler görüntü silmiş
Emniyet, Gazeteci Nuh Köklü’yü bıçaklayarak öldüren Serkan Azizoğlu’nun akli dengesinin yerinde olmadığı iddiasını yalanlandı. Köklü’nün öldürülme anını telefonlarıyla kayda alan öğrencilerin cep telefonlarındaki görüntülerin polis tarafından silindiği öğrenildi. Polisin elinde savcılık kararı olmadığı bildirildi.