'Sokak hayvanlarına kısırlaştırma seferberliği başlatılmalı'
Kayseri'de lise öğrencisinin sokak köpeklerinin saldırısıyla hayatını kaybetmesi, sokakta yaşayan hayvanların rehabilitesi sorununu yeniden gündeme taşıdı.
AAKayseri'de bir lise öğrencisinin sokak köpeklerinin saldırısı sonucu yaşamını yitirmesiyle tekrar gündeme gelen sokakta yaşayan hayvanların rehabilitasyonu sorunu için uzmanlar, kısırlaştırma seferberliği, sokağa terk eden hayvan sahiplerine ciddi yaptırımlar ve ithalatın yasaklanması gibi çok adımlı çözüm öneriyor.
Uzmanlar, özellikle sokakta yaşayan köpeklerin insanlara bölgesini koruma, çiftleşme dönemi, açlık ya da insanların davranışları nedeniyle saldırabileceğini belirtirken, sokak hayvanlarının beslenmesi, aşılanması ve kısırlaştırılması gibi sorunların da bir an önce çözülmesi gerektiğine dikkati çekiyor.
İstanbul Veteriner Hekimler Odası Yönetim Kurulu Üyesi Necati Bozkurt, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Kayseri'de yaşanan acı olayda bir çocuğun hayatını kaybetmesinin çok üzücü olduğunu ifade ederek, bu kötü olaya rağmen insanların ve köpeklerin yüzyıllardır dostluk içerisinde birlikte yaşadığının unutulmaması gerektiğini vurguladı.
Köpeklerin insanlara sağlık sebepleri, alan koruma gibi içgüdüsel etkiler, insan ve çevre faktörü, hayvan sahiplerinin hatalı davranışları, hormonal nedenler, hastalıklar, kronik ağrılar, çiftleşme dönemi, açlık, barınma gibi stres oluşturabilen durumlar nedeniyle saldırabileceğini dile getiren Bozkurt, köpeklerle nasıl iletişim kurulması gerektiğinin öğrenilmesi, öğretilmesi gerektiğini söyledi.
İnsanlar tarafından kötü davranılmış, travmatik geçmişi olan köpeklerin stres anında sert davranışlara yakın olabileceğini belirten Bozkurt, hayvanların başka hayvanlara karşı agresyon göstermesi ve o sırada insanların orada olmasının da saldırma sebebi olduğunu bildirdi.
"Barınakların standartları yükseltilmeli"
Köpeklerin şehirlerde özellikle yiyecek için insana saldırmayacağını aktaran Bozkurt, şöyle devam etti:
"Hayvanlar yemek yerken, yemeklerini koruma içgüdüsünden dolayı yaklaşan insanlara saldırabilir. Dişi hayvanlar yavrularını korumak için saldırabilir. Sokak köpeklerini şehirlerde yaşadıkları alanlarından ayıran uygulamalar da yanlış ve tehlikeli sonuçlar doğurabiliyor. Hayvanların sokakta zor koşullar altında yaşamaları, ormanlarda açlıktan ölmeleri, trafikte ezilmeleri, çeşitli şekillerde eziyete maruz kalmaları giderek toplumun vicdanını daha fazla yaralıyor. Bugün gerek sokakta yaşayan kedi ve köpeklerin gerekse sahipli hayvanların sayısı bilinmiyor. İstanbul sokaklarında yaşayan sahipsiz köpek sayısının 400 binin üzerinde kedilerin ise 1 milyon 200 binin üzerinde olduğu düşünülüyor. Sadece İstanbul'da otobanlarda trafik kazası ile yaşamını yitiren sahipsiz kedi ve köpek sayısının haftada 250-400 arasında olduğu biliniyor. "
Bozkurt, kurulması zorunlu olmasına rağmen geçici hayvan bakımevine sahip yerel yönetim sayısının oldukça yetersiz olduğunu, barınakların arttırılarak standartlarının yükseltilmesi gerektiğini söyledi.
Barınaklarda çevreye uyum gösteremeyen, yaşlı, zayıf, engelli köpek ve kedilerin sahiplendirilinceye kadar veya hayatları boyunca barındırılması gerektiğini vurgulayan Bozkurt, bu konuda bir seferberliğe acil ihtiyaç bulunduğunun altını çizdi.
Bozkurt, "Sokak hayvanları sorununun çözümü için ülkedeki tüm sokak hayvanları aynı anda kısırlaştırılmalı, aşılanmalı ve işaretlenmelidir. Sahipli ve sahipsiz hayvanların, mikroçip ile kimliklendirilmesi ve dijital tek bir bilgi ağına kaydedilmesi zorunlu hale getirilmelidir. Sokağa terk edilen hayvanlara ilişkin hayvan sahiplerine ciddi yaptırımlar uygulanmalı, yurt dışından hayvan ithalatı da yasaklanmalıdır." diye konuştu.
"Barınaklar hıncahınç hayvan dolu"
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Veteriner Fakültesi Dr. Öğretim Üyesi Altan Armutak ise insanların kedi ve köpekleri 18 bin yıl önce evcilleştirmeye başladığını, bu iki hayvan türünün de insanlarla birlikte yaşama uyum sağladığını söyledi.
Armutak, kentlerdeki kontrolsüz büyümenin hayvanların yaşam alanlarını elinden aldığını, normalde köpeklerin sosyal varlıklar olduğunu ve insanlara zarar vermeyeceklerini anlattı.
"Evlerin civarında yemek verilen alanda beklerler. Ancak köpeklere yemek verip bakmaya başladığınızda köpeklerde bölge hakimiyeti söz konusu oluyor." diyen Armutak, köpeklerin kendi bölgesine giren diğer köpeklere çok sert hareketler yapabileceğini, hatta bunların ölümcül darbeler bile olabileceğini belirtti.
Altan Armutak, "Amaç diğer köpekleri bölgelerinden uzak tutmaktır. Alanlarına giren başta kedi ve köpekler olmak üzere her şeyi tehdit olarak algılarlar." dedi.
Kayseri'de yaşanan üzücü olayın detaylarını tam olarak bilemediğini dile getiren Armutak, şöyle devam etti:
"Çocukların belli bir saatten sonra köpeklerin yoğun olarak yaşadığı bölgelerden geçmesine kesinlikle izin verilmemeli. Çünkü böyle alanlarda bu agresiviteyle karşılaşabilirler. Çocuğun korkup çığlık atması, koşması onu bir anda köpeğin gözünde av haline getirebilir. Bir kere kesinlikle kaçmayacağız, kaçarsanız sizi yakalar. Bağırıp yardım isteyeceğiz. Yüksek bir yere çıkmaya çalışmalıyız. 'Dur, yapma' gibi sert komutlar vermeliyiz. Sokak köpekleri ile pek göz temasına girilmemeli. Özellikle köpek gruplarının lideri, gözüne bakılmasını bir tehdit olarak algılayabilir. "
Petshop sorunu
Armutak, belediyelerin, sahipsiz sokak hayvanlarını toplayıp barınaklara götürdüğünü ifade ederek, "Sonra onları kısırlaştırıyor, ilaçlamasını yapıyor, kulaklarına çip takıp tekrar alındıkları bölgeye bırakıyor. Başka bir uygulama yapılamıyor çünkü barınaklar hıncahınç hayvan dolu. Hayvanlar barınaklarda ayrı bir travmayla baş başa kalıyor. Büyük köpekler, küçük köpeklere saldırıyor." dedi.
Kayseri'de yaşanan acı olayın tekrar etmemesi için önlemler alınması gerektiğini dile getiren Armutak, "Kısırlaştıracağız, barınakları geliştireceğiz. Hayvanları terk etmeyelim. Bazıları petshoplardan hayvanları parayla alıyor sonra sıkılıyor ve sokağa bırakıyor. Böyle yapacağınıza barınaklardan hayvan edinin." diye konuştu.