"Sizin kitabınızda kardeşlik yok"

Başbakan Erdoğan Meclis Genel Kurulu'nda, 2010 Mali Yılı Bütçesiyle ilgili yaptığı konuşmada, Tokat Reşadiye Saldırısında şehit olan 7 asker ile Bursa'da grizu patlamasında yaşamını yitiren 19 madencinin ailesine ve millete başsağlığı diledi. Başbakan Erdoğan, Tokat'taki PKK saldırısıyla ilgili CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın eleştirilerine tepki göstererek, "Sayın Baykal, Reşadiye saldırısını PKK'nın gerçekleştirdiğini söyleyemediğimizi, spekülasyon ürettiğimizi ifade etti. Devlet yönetimi bir ciddiyet gerektirir. Devlet ve Hükümet aklına estiğini konuşmaz. Tespitlerini yapmadan, delillerini bulmadan konuşmaz. Zira ülkede bir tane terör örgütü yok. Terör örgütünün farklı isimlerdeki terör örgütleriyle de iş birliği halinde uygulamış olduğu terör de var. Bunları tespit ederek, açıklamaktır aslolan.

Saldırıyı terör örgütü üstlenmiştir. Ve burada spekülasyonlara fırsat vermeden, terör örgütünün üstlendiği gibi bizler de aynı şekilde terör örgütünün reklamını, propagandasını yapar gibi sürekli ismini zikretmeyi de doğrusu hiçbir zaman kendi devlet ciddiyetimizle uyumlu bulmuyoruz. Reşadiye saldırısı bir provokasyondur. Evet, açılıma yönelik bir PKK provokasyonudur, milli birlik ve kardeşlik sürecine yönelik terör örgütünün bir sabotajıdır. Bunu bile saptıran bir anlayış, yanlış muhalefet tarzının somut bir örneğidir."

Erdoğan'ın hedefinde muhalefet vardı

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, TBMM Genel Kurul'da, 2010 Yılı Bütçesi'nin geneli üzerinde Hükümet adına söz aldı. konuşmasının tamamını "Demokratik Açılım" sürecini anlatarak geçiren Erdoğan'ın hedefinde CHP ve MHP vardı. Erdoğan MHP'ye, "MHP'nin söylemlerine bakınca insanın içi kararırıyor" dedi. Erdoğan CHP'nin ise "Kardeşlik" sözüne bile tahammül edemediklerini öne sürdü.

Erdoğan, 95 sayfalık konuşma metninin dışına çıkarak, neredeyse bir saatlik konuşmasının tamamını "Demokratik Açılım" sürecine değindi.

Erdoğan, konuşmasının başında muhalefet sıralarına dönerek, "Millet sizi muhasebeyi çekmeden siz kendinizi muhasemeye çekeceksiniz" ifadelerini kullandı

Erdoğan, AKP iktidarlarının ekonomik politikalarını anlatırken, zaman zaman geçmiş hükümetlerinin politikalarıyla kıyaslayarak rakamlar verdi.

Erdoğan, muhalefet sıralarından laf atılması üzerine; "Ben size rakamlar veriyorum, hayali konuşmuyorum. Türkiye'nin içine kapanan kendi sorunlarıyla bile baş edemeyen konumundan kurtularak yıldızı parlayan bir bölgesel güç olduğu daha iyi görülüyor" dedi.


Siz ne yaptınız sayın Baykal, sayın Bahçeli

Erdoğan, AKP iktidarlarının ekonomik politikalarını anlatırken, muhalefet sıralarına dönerek şöyle dedi; "Siz ne yaptınız Sayın Baykal, siz ne yaptınız Sayın Bahçeli, bunu söyleyin. Enflasyonu da veririm, yüzde 30 la aldık şimdi yüzde 5,5 aradaki fark. Uzaydaki birileri bunları kulağıma söylemiyor. Sizlerin içinde bulunduğu koalisyon dönemlerine bakın üç haneli rakamları bile bu ülke gördü. Bir de şimdi bakın. Ülkeyi bu duruma götüren o günün yönetimleriydi."


Rahşan affı

Başbakan Erdoğan, kendilerinden önceki hükümetler döneminde bankaların durumundan örnek vererek, DSP-MHP-ANAP Koalisyon Hükümetleri döneminde çıkan affa atıfta bulunarak, "Sonuç. O zamanki bankanın biri Rahşan affına girdi, teftiş kurulları da bununla ilgili uygulamalar yasalara uygundur dendi o şekilde raporla geçiştirildi. İthal politikalarla çözüm aradınız" sözleriyle eleştiri getirdi.


IMF'ye evet demedik

Başbakan Erdoğan, IMF ile ilgili politikalara da değinirken, IMF'de Hükümetin aldığı yolu anlattı.

Erdoğan, "2 yıldır biz IMF'ye evet demedik. Biz masaya adam gibi otururuz adam. Muhalefet borçlandı biz ödedik, 21 banka o dönemin iktidarında fona devredildi ve batırıldı. Şu kriz döneminde 2 yılda sadece ABD'de 158 banka battı, Türkiye'de bir tek banka bile sıkıntı yaşamadı" dedi.

Erdoğan'ın IMF ile ilgili sözlerine muhalefet sıralarından laf atılınca; " Ya bilerek mi konuşuyorsunuz bağırıyorsunuz, kılavuzlarınızı iyi seçin, iyi seçmezseniz batarsınız" dedi.

Bunun üzerine CHP sıralarından, Gürol Ergin ile Canan Arıtma karşılık verince, Erdoğan da "Sen kendine sakla bilgilerini" sözleriyle karşılık verdi.


Milli birlik süreci

Erdoğan, açılım ile ilgili süreci anlatırken, Stalin'e atfedilen, "Bir kişinin ölümü trajik, bir milyon kişinin ölümü istatistiktir diyor Stalin" sözleriyle anlattı.

Erdoğan şöyle dedi; "40 bin kişi hayatını kaybetti dediğimiz zaman belki yeterince vurucu olmuyor. Ama ben haftalardır, aylardır, yıllardır, ta partimizi kurduğumuz andan beri diyorum ki, Sizin hiç oğlunuz, yavrunuz, babanız ödlümü? . Bunun bu şekilde böyle sürüp gitmesine bizim tahammülümüz yok. İşte onun için Demokratik Açılım dedik. İşte ounun için Milli Birlik ve Kardeşlik Süreci dedik."


Hoplamayın saygı duyun saygı

Erdoğan, süreci anlatırken muhalefet sıralarından CHP Grup Başkanvekili Kemal Anadol'un laf atması üzerine;
"İnsan bu kavrama bile saygı duyar saygı. Bu kavramı duyduğunuz zaman bile hopluyorsunuz, kitabınızda birlik beraberlik kardeşlik yok ne yapayım. Şaşırdın değil mi, Hakkaten ben de şaşırdım" sözleriyle karşılık verdi.

Erdoğan, "Sayın Anadol biz senin geçmişini biliriz, senin oradakilerden pek farkın yok, iyi biliriz iyi, heyecanlanma sakin ol" dedi.

Erdoğan, konuşması sürerken Baykal'a yüklenmeye devam etti. "Kameralı görüşme talebini" hatırlatan Erdoğan, "Sayın Baykal; kameraysa işte burada kamera mikrofonsa işte mikrofon, milletin izlemesini istiyorsanız millet zaten izliyor" sözlerine, CHP sıralarından yüksek sesle tepkiler geldi.

Bunun üzerine Açılım görüşmeleri sırasında CHP'lilerin Genel Kurul Salonunu terk etmelerini hatırlatarak, "Lütfen sonuna kadar dinleme tahammülünü gösterin, umarım yine buradan bırakıp gitmezsiniz" dedi.

Erdoğan, açılım sürecini anlatırken 1990 yılında SHP'nin Kürt raporlarından örnekler verdi.
Erdoğan SHP ve CHP'nin Kürt raporlarını uzun uzun anlattı. Erdoğan, kürsüde konuşurken sık sık sözleri muhalefet milletvekilleri tarafından kesildi.


"MHP'nin söylemleri insanın içini karartıyor"

Erdoğan, açılım sürecinde MHP'nin eleştirilerine sert yanıt verdi. Erdoğan şöyle dedi; "MHP'nin söylemlerine bakınca insanımızın içi kararıyor. Bakın uçlarda olmak her zaman zararlıdır. DTP, PKK'nın muhatap alınmamasını, PKK ile müzakere yapılmamasını eleştiriyor. MHP, PKK'nın muhatap alındığını, PKK'yla müzakere edildiğini söylüyor. DTP, PKK'nın tasfiye edilmeye çalışıldığını; MHP, PKK'nın meşrulaştırılmaya çalışıldığını söylüyor. O başka, bu başka, hangisi doğru? Bizim yaptığımız doğru. DTP, PKK ve DTP'nin taleplerine sırt dönüldüğünü, ciddiye alınmadığını, devre dışı bırakıldığını; MHP, PKK ve DTP'ye taviz verildiğini söylüyor. Hangisi doğru? İki tarafın söylemleri bile, Hükümetin gerçekte ne yaptığını ve ne yapmadığını ortaya koyduğu gibi, Hükümetin ne kadar isabetli bir kararla doğru yolda olduğunu da gösteriyor. Çok ilginçtir; DTP de dağa çıkmaktan bahsediyor, MHP de dağa çıkmaktan bahsediyor. Biz ise her zaman olduğu gibi sağduyunun, birliğin, beraberliğin, kardeşliğin sesiyiz. Hepinizi buraya, Parlamentoya siyaset yapmaya çağırıyorum. Farkımız bu...Çünkü sorunun çözümü konusunda tartışılma yeri Meclistir, demokrasidir, siyasettir."