"Siyasi ve psikolojik üstünlüğe sahibiz"

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, ABD yönetimi ile geçmişe kıyasla aradaki görüş farklılıklarının minimize edildiğini söyledi, Kıbrıs konusunda ise Türk tarafının siyasi ve psikolojik üstünlüğe sahip olduğunu belirtti.

cumhuriyet.com.tr

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, dün gece bir televizyon kanalına çıkarak, Türk dış politikasına ilişkin soruları yanıtladı.

"Türkiye-ABD ilişkilerinde altın bir çağın yaşanıp yaşanmadığının" sorulması üzerine Davutoğlu, ABD'de başkanlık koltuğuna kim oturursa otursun problemli alanlarda, elinde olumlu bir imajla ciddi katkılar biriktirmiş olan Türkiye'yi ihmal edemeyeceğini kaydetti.

Davutoğlu, Başkan Barack Obama yönetiminin eski Başkan George Bush yönetiminden farkının, Obama'nın kendilerinin son 7 yıl içinde dikkatli bir şekilde yürüttükleri ilişkilere yakın politikaları benimsemiş olması olduğunu bildirdi. Bush yönetimi ile bazı noktalarda farklılaştıklarını hatırlatan Davutoğlu, Türkiye olarak tek taraflı empozelerden kaçındıklarını, Obama'nın da bunu istediğini belirtti. Sorunlu alanlar için "şeytan ekseni" gibi ifadeler kullanmamak, aksine angajman politikası yürütmek gerektiğini söylediklerini, bu çerçevede Suriye ile ilişkileri bozmadıklarını hatırlatan Davutoğlu, Obama'nın da böyle düşündüğünü kaydetti.

ABD yönetimiyle geçmişe kıyasla aradaki görüş farklılıklarının minimize edildiğini belirten Davutoğlu, Türkiye'nin artık kendine özgün ve tamamen kendisinden kaynaklanan yaklaşımları bulunduğunu bildirdi.

ABD'nin Türkiye'nin terörle mücadelesi ve demokratik açılım konularında verdiği desteğin sorulması üzerine Davutoğlu, bu desteğin süreç içinde bakılınca eskiye kıyasla şu anda daha çok olduğunu söyleyerek, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ABD'nin eski Başkanı George Bush'la görüşmesinin önemli bir dönüm noktası olduğunu ve son olarak Barack Obama ile yapılan görüşmelerde de konunun tekrar ele alındığını ve ortak bir irade sergilendiğini ifade etti.

Davutoğlu, bu ortak iradenin alana nasıl yansıyacağının her zaman dikkatli takip edilmesi gereken bir konu olduğunu belirterek, bu ortak iradenin, sürecin önünü açacak unsurlar taşıdığını kaydetti.

İran'ın nükleer programı konusunda somut sonuçlar alınıp alınmadığının sorulmasına karşılık Davutoğlu, Türkiye olarak ne elde edildiğini sadece bu konuyla ilgili olanların bilebileceğini, hangi kritik aşamalarda, diyaloğun kesildiği noktalarda Türkiye'nin devreye girdiğini o süreç içinde olanların bileceğini anlattı.

Bakan Davutoğlu, uranyum trafiği durduğu zaman da, İran aleyhine alınan kınama kararının hemen ardından İran'dan sert tepkiler geldiğini hatırlatarak, buna rağmen pazarlığın sürmesini sağlayanın yine Türkiye olduğunu bildirdi.

 

Türkiye-AB ilişkileri

Davutoğlu, Türkiye-AB ilişkileri hakkında da, Osmanlı'nın son dönemlerinde çıkan bütün akımların bir arayışın ürünleri olan şeyler olduğunu ve toplumun renklerini yansıttığını söyleyerek, Türkiye AB'ye üye olduğunda kendi milli kimliğini kaybetmeyeceğini ifade etti.

AB'ye karşı çıkanların Türkiye'nin tavizler vererek kendi milli kimliğini kaybedeceğini ve Avrupa'nın çevre ülkesi olacağını düşündüklerini belirten Davutoğlu, böyle kaygıların bulunduğunu ve belki bunların bazı haklı nedenleri de olabileceğini söyledi. Davutoğlu, ancak şu anda Türkiye'nin AB ile ilişkilerini derinleştirirken diğer bölgelerle kopmadığını, AB'ye girdiğinde Türkiye'nin sıradan bir AB ülkesi olmayacağını, AB'nin en büyük dört beş ülkesinden biri olacağını vurguladı.

Türkiye AB'ye girdiğinde Avrupa'nın merkez aktörlerinden biri olacağını söyleyen Davutoğlu, o durumda Avrupa Parlamentosunda önemli nispette bir Türk nüfusu olacağını, Avrupa'nın geçmişinde olduğu gibi geleceğinde de Türkiye'nin olacağını kaydetti. Davutoğlu, "Avrupa bizim kıtamız ve Avrupa'nın geleceğinde herkes kadar biz de söz söylemeliyiz" dedi.

 

Kıbrıs sorunu

Kıbrıs'ta gelinen süreçte Türkiye'nin iki hedefi bulunduğunu ifade eden Davutoğlu, bunun ilkinin Kıbrıs'taki Türklerin varlıklarını, güvenliklerini garanti altına alacak bir düzenin kurulması, ikincisinin de Doğu Akdeniz'deki dengelerin korunması ve bu bölgenin istikrar havzası haline dönüşmesi olduğunu belirtti. Davutoğlu, bu iki hedefi sağlayan bir çözümün çözüm olacağını, yoksa başka bir hedefi yansıtan paket ya da çözümün yeni sorunlar çıkarabileceğini kaydetti.

Davutoğlu, Kıbrıs konusunda son 7 yıl içinde çok istikrarlı bir politika takip ettiklerini söyleyerek, şu anda da KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat'ı desteklediklerini, KKTC Başbakanı Derviş Eroğlu ile de geçen günlerde kapsamlı görüşmeler yaptıklarını bildirdi.

Annan planının çok uzun ve ciddi çabalar sonucu ortaya konulduğunu hatırlatan Davutoğlu, ancak şimdiki çalışmaların yeni bir çerçevede yürüdüğünü ifade etti.

Davutoğlu, Rum tarafının artık masaya ciddiyetle gelmesi gerektiğini belirterek, son çalışmaların bu ciddiyetin ortaya konulmasını gerektirecek çalışmalar olduğunu kaydetti.

Kıbrıs konusunda Türk tarafınca oluşturulduğu belirtilen yeni paketin hatırlatılması üzerine, bunun ciddi bir inisiyatif olduğunu kaydeden Davutoğlu, bu konudaki kararlılıklarını sürdüreceklerini, paketin detaylarına giremeyeceğini, ancak ilgili bütün tarafların bu çalışmalardan haberdar olduğunu bildirdi.

Şu anda "Türk tarafının siyasi ve psikolojik üstünlüğe sahip olduğunu" söyleyen Davutoğlu, bu çerçevede 2010 yılı içinde Kıbrıs konusundaki çözüm çabalarını artırarak sürdüreceklerini kaydetti.