Siyasi öfke artık tabanda
Türkiye’de her geçen gün artan şiddet sarmalı tartışmaya açıldı.
Seyhan AvşarAkademisyen Ceren Damar’ın öğrencisi tarafından öldürülmesi, önceki gün ise Avcılar’da bir ortaokulda öğrenciler arasında çıkan bıçaklı kavga her gün öldürülen birkaç kadın... Yaşanan bu olaylar Türkiye’de her geçen gün artan şiddet sarmalını tartışmaya açtı. Umut Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi psikiyatrist uzman Dr. Ayhan Akcan Türkiye’de siyasetin en tepesinde agresyon ve öfke olduğuna dikkat çekerek, “Çok ciddi karşılıklı atışmalar var. Bu tabana yansıyor. Güç eşittir agresyon” açıklamasını yaparken, Eğitim Sen Genel Başkanı Feray Aytekin Aydoğan ise bilim insanlarını hedef alan bir dilin hakim olduğuna dikkat çekti.
Umut Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi psikiyatrist uzman Dr. Ayhan Akcan goballeşme ile beraber insanların her istediklerini yaptığına dikkat çekerek, “Şiddet sürekli olarak var. Ancak gündeme gelmiyordu. Temel faktör insanlar çok hızlı yaşıyor. Tüm dünyada globalleşme ile beraber, insanlar haz doğrultusunda tüm istediklerini yapmak istiyor. Engellendiklerinde ise maalesef bir reaksiyon gösteriyor. Öfke ve yok etmek... Burdaki en büyük risk grupları gençler. Yetiştirilme tarzı, internet oyunları ve kendisine sunulan idöller psikopatik tipler. Yasayı kendisi koyan, kafasına göre hareket eden tipler. Bu gençlerin davranışlarını etkiliyor” dedi.
“Bizler bunun farkındaydık. Bir türlü düzenleme yapamadık. Şiddetten bir nesli koruyamadık” diyen Akcan, “Japonya, Güney Kore bir nesli şiddetten arındırdı. Dünya markaları geliştirdi. Bizde de bir genç nüfus var ancak aktivitelerini, enerjileri abuk subuk işlere harcıyorlar” diye konuştu. Türkiye’de siyasetin en tepesinde agresyon ve öfke var olduğuna dikkat çeken Akcan, “Çok ciddi karşılıklı atışmalar var. Bu tabana yansıyor. Güç eşittir agresyon. Yerel seçimlerde de keşke seçilecek olan kişilerin CV’lerinde şiddete karşı çalışmalar olsa” dedi.
‘Şiddet dünya konjönktürüyle alakalı’
Sosyoloji Mezunları Derneği (SOMDER) Başkan Yardımcısı ve uzman sosyolog Özgür Başpınar ise şiddet meselesinin sistemden bağımsız tartışılmasını doğru bulmadığını söyledi. Kişilerin şiddet eğilimlerinin pataloji ve psikolojik eğilimleriyle açıklanabilir olmayacağına dikkat çeken Başpınar, “Şiddet eğilimi toplumsal bir boyut almış durumda. Toplumsal bir boyut aldığı içinde sistemin bireyler üzerindeki etkisi üzerinden tartışılması gereken bir mesele. İnsanların kültürel değerlerinin (aidiyet ve bir arada olmak) parçalanması, insanların ekonomik özgürlükleri, eğitim sistemi içerisindeki yapboz tahtası ile gelecek yaratma konusundaki umutsuzluk, adalet duygularınım adalet dağıtması gereken kurumlar tarafından yıpratılması ve toplumsal kurumlara olan güvenlerini yitirdikleri zaman bireysel çözümlere başvuruyorlar. Bu bireysel çözümlerde genellikle gücünü bir yetene mantığı üzerinden kurgulanıyor. Psikolojik olarak ve sosyolojik olarak tartışabileceğimiz olaylar ortaya çıkıyor” dedi. Şiddetin şu an sadeceTürkiye özgü bir mesele olmadığını da vurgulayan Başpınar, “Şiddet şu an içinde bulunduğumuz dünya konjektörüyle çok alakalı bir durum” dedi. Gösterimdeki diziler, filmlerinde yurttaşlar için bir rol model teşkil ettiğine değinen Başpınar, “Bireyselleşmenin ve örgütlü yaşamın küçümsendiği, insanların bir aradalığının küçümsenildiği, özgürlüğün sadece yalnız başına elde edilebilecek bir ütopya olarak sunulduğu bir dünyada insanlar kendi rol modellerini temas ettikleri araçlarla oluşturmaya çalışıyorlar” ifadelerini kullandı.
‘Bilim insanları hedef alınıyor’
Eğitim Sen Genel Başkanı Feray Aytekin Aydoğan ise bilimi, sanatı, demokrasiyi, özgürlüğü, barışı savunanların ihraç edildiği, mahkemelerde yargılandığı günlerden geçtiklerini belirterek şu ifadeleri kullandı: “Eğitim ve bilim emekçilerini, bilim insanlarını hedef alan dilin sonucu yıllarca binbir emekle kazandığımız mesleklerimiz elimizden hukuksuzca alınıyor. Üretilen dilin sonucu artık sadece mesleklerimiz değil, yaşam hakkımız da tehdit altında. Bilim insanlarına, eğitim ve bilim emekçilerine yönelik oluşan bu ideolojik dile karşı mesleğimizi, haklarımızı, yaşamımızı, hayallerimizi savunmaya devam edeceğiz. Hayatının baharında Ceren Damar’ın katledilmesine neden olan yarattığınız bu karanlığa teslim olmayacağız.”