Siyasal iktidarın ‘darbe söylemi stratejisi’ neye hizmet ediyor?”
Cumhuriyet.com.tr, siyasal iktidarın güç kaybettiği, ekonominin giderek kötüleştiği ve erken seçim iddialarının gündeme geldiği bu süreçte ortaya atılan sıra dışı ‘darbe’ iddialarını, Emekli Tümgeneral Ahmet Yavuz ve gazetemiz yazarlarından Mehmet Ali Güller’e sordu, çarpıcı yanıtlar aldı.
M. Birol Güger7 Mayıs’ta, Amerikan dolarının 7.26’lık zirveyi görmesiyle birlikte adeta görünmez bir el, en büyük marifeti ‘gündem değiştirmek’ olan spekülasyon makinesini çalıştırdı.
Önce, ‘kur saldırısı’ iddiaları ortaya atıldı, ancak saygın iktisatçılar, uluslararası piyasaların kazanç odaklı pozisyon alma motivasyonlarına dikkat çekti ve ekonomide oluşan zaafların yerli ya da yabancı yatırımcılar tarafından değerlendirilmesi normal dedi.
Ardından, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'ın, Londra’daki finans kuruluşlarının üst düzey temsilcileriyle 'borç alımı' üzerine görüşmeler gerçekleştirdiği ve Türkiye'nin döviz alımı için FED'e başvurduğu bilgileri geldi.
ÖNCE NOYAN SONRA TEZCAN…
Bütün bunlar olurken Türkiye ansızın, Seda Noyan adında bir kadını tanıdı. “15 Temmuz kursağımızda kaldı…” diyen bu kadın, darbeye karşı hazırlıklı olduklarını, sadece kendi ailesinin en az 50 kişiyi öldürebileceğini ve bir ölüm listeleri olduğunu söylüyordu.
Arkasından sahneye, bu tarz süreçlerin değişmez figüranı, kadrolu provokatör Fatih Tezcan çıktı. O da, "Karınızı, çocuklarınızı nasıl koruyacaksınız bizden?" ve "Zulalardan, listelerden, yaşanacaklardan haberiniz var mı?" diyerek koroya dahil oldu.
Doların tarihi zirveyi görmesinden sadece bir gün sonra tedavüle sokulan bu spekülasyonların temelinde, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu ve CHP Milletvekili Özgür Özel’in, önümüzdeki süreçte yaşanması muhtemel bir iktidar değişikliğine yönelik öngörüleri vardı.
EKONOMİK GÜNDEM PERDELENDİ
Hükümet yanlısı medya bu olayı büyüterek ‘darbe iması’ dedi. Hükümete yakın isimler ve sosyal medyadaki bazı organize yapılanmalar ise bu spekülasyonların daha fazla yayılmasına aracılık ederek ‘gerçek gündemi’ perdeledi.
Cumhuriyet.com.tr, siyasal iktidarın güç kaybettiği, ekonominin giderek kötüleştiği ve erken seçim iddialarının gündeme geldiği bu süreçte ortaya atılan bu sıra dışı iddiaları, Gazeteci-Yazar Mehmet Ali Güller ve Emekli Tümgeneral Ahmet Yavuz’a sordu, çarpıcı yanıtlar aldı.
Aslında merak ettiğimiz tek bir konu vardı, “Siyasal iktidarın ‘darbe söylemi stratejisi’ neye hizmet ediyor?”
“BOŞ KONUŞUYORLAR…”
Ortada, darbe denilen olguyu gerçekleşebilecek hiçbir kuvvet ve merci olmadığını ifade eden Emekli Tümgeneral Ahmet Yavuz, “Darbe ya ordu ya da emniyet ve ordunun birlikte hareket etmesiyle yapılır. Böyle bir durum yok ortada. Bana göre bu durum iki şeye işaret ediyor. Birincisi gündemi saptırmaktır. İkincisi ise siyasi iktidar hala mağdur edebiyatı yapmak suretiyle kendi taraftarlarını tahkim etmeye çalışıyor. Başka bir açıklaması yok. Ekonomik zorlukların hissedildiği bu dönemde, muhtemelen bu konular konuşulmasın istiyorlar, bir taraftan da taraftarlarına beni bırakma mesajı veriyorlar. Zaten kimsenin de bırakacağı yok, 2023’e kadar seçim yok. Peki, bunlar niye söyleniyor? Bana göre boş konuşuluyor. Yoksa bir maddi temeli yok” dedi.
Şu anda herhangi bir darbe tehlikesi göremediğini belirten Yavuz sözlerini, “Türkiye zor bir dönemden geçiyor, bütün siyasilere önerim ülkeyi kamplaştırmasınlar, kutuplaştırmasınlar. Başka Türkiye yok” diyerek noktaladı.
‘SORUNLU DÖNEMLERDE DÜŞMAN YARATIRLAR…’
Bütün iktidarlarından, özellikle ekonomik ve siyasi açıdan sorunlu dönemlerde temel gıda olarak ‘düşman yaratmaya’ başvurduğunu ve bununla beslendiğini belirten Gazeteci-Yazar Mehmet Ali Güller şöyle devam etti:
“Bu sadece Türkiye’de değil, dünyanın her yerinde böyledir. Örneğin, şu an Trump da ABD’de Çin düşmanlığı üreterek, ondan beslenmeye çalışıyor. Kasım’da yapılacak seçimlere o düşmanlık üzerinden hazırlanıyor. Türkiye’de de bir darbe düşmanlığı icat edilmiş oldu, niye? Birincisi ekonomi sıkıntıda; tablo kötü… AKP’nin Merkez Bankasının yedek akçelerini dahi kullandığı sıkıntılı bir durum var. Ekonomi kötüye gidiyor. Bir yandan ekonomiyle ilgili yapılan görüşmeler olduğunu biliyoruz. Amerika’ya başvurulduğu, FED’e döviz alımı için... Diğer yandan Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın Citigroup koordinasyonunda bir grup yatırımcıyla görüşerek para aradığını da biliyoruz. Fakat tüm bunlar mevcut gidişatı, ekonomik göstergeleri düzeltmeye yetmiyor. Diğer yandan, anketlerde iktidarın oy kaybettiği görülüyor.”
‘SAFLARI SIKLAŞTIRMAYA ÇALIŞIYORLAR’
“İşte tüm bunlar birleştiğinde AKP'nin kendi saflarını sıklaştırabilmek için bir düşman yaratması ihtiyacı doğuyor. O düşman da darbe söylemi oldu, hükümet muhalefetin darbe yapacağını propaganda edip duruyor. Oysa darbeye konu olduğu iddia edilen hem Özgür Özel hem de Canan Kaftancıoğlu’nun sözlerinde bir darbe çağrısı yok. Olması da zaten teknik olarak mümkün değil. Çünkü darbeyi neticede genel olarak askerler yapar. Bu iki ismin de Türk Silahlı Kuvvetleri’ne kumanda edecek hali yok herhalde!”
‘ZABITALARLA MI DARBE YAPACAKLAR?’
“Peki, muhalefet darbe yapacaksa, kiminle darbe yapacak, darbeyi yapacak olanlar bu tabloya göre asker değilse? Elindeki belediye zabıtalarıyla mı yapacak? O da mümkün değil. Dolayısıyla, neresinden tutarsanız tutun inandırıcılığı olmayan, teknik olarak da mümkün olmayan iddialar bunlar fakat bu iddialar üzerinden AKP hükümeti kendi saflarını sıklaştırmaya çalışıyor.”
FETHULLAHÇILAR FIRSAT KOLLUYOR
Bu tabii çok riskli bir iş; deyim yerindeyse, kaş yapayım derken göz çıkartabilecek bir iş. Zira toplumu kutuplaştırarak safını konsolide etme işinin çizgisi belli bir noktayı geçerse, iktidara yarardan çok zarar getirebilir.
Örneğin, birçok Fethullahçı bundan yararlanır. Nitekim ne zaman böyle bir kutuplaştıran siyasi iklim oluşsa, ne zaman AKP saflarını sıklaştırmak için birilerini düşman ilan etse, Fethullahçılığı tescilli o isimler hemen ortalığa atılıp AKP'nin gösterdiği düşmana en önde ateş ederler. Böylece kendilerini aklamaya çalışırlar, geçmişlerini ve bağlarını gizlemeye çalışırlar.
O nedenle de Fethullahçılığıyla bilinen isimlerin tehditleri de böyle en yüksek dereceden olur hep, AKP saflarından alkış alabilmek için. Gündem olan o son tehditler de aynen böyledir.
‘İKİ UCU KESKİN BIÇAK…’
Dolayısıyla, bu düşman yaratma, düşmanla beslenme, düşman siyaseti gütme işi iki ucu keskin bıçak gibidir. Duruma göre iktidarlara yarardan çok zarar da getirebilir. O nedenle, iktidarın bir an önce ‘muhalefet darbe yapacak’ propaganda yanlışından vazgeçmesi gerekmektedir.