Siyanür ile altın-gümüş işleme Türkiye'de tümüyle yasaklanmalı!
Kütahya'nın Tavşanlı ilçesi yakınlarındaki Eti Gümüş A.Ş'nin atık havuzlarında meydana gelen yıkımın ardından siyanür tehdidinin ortaya çıkması, çevre köylerde büyük kaygı uyandırdı. Akademisyenler ve çevreciler bu kazanın büyük bir çevre felaketinin yalnızca habercisi olduğunu, aslında Türkiye'de siyanür ile altın,gümüş gibi değerli maden üretiminin kesinlikle ve derhal yasaklanması gerektiğini düşünüyor.
cumhuriyet.com.trYıldızlar SSS Holding bünyesinde yer alan Eti Gümüş A.Ş.’ye ait tesisteki 4 kademeli siyanürlü su atık barajındaki setlerden birinin çökmesi, barajın ikincisinin de zarar görmesi üzerine baraj içindeki siyanürün çevreye yayılma tehlikesi belirdi. Alibey beldesi ile Gümüş, Kızılcakaya, Dulkadır, Karaağaç köyleri sakinleri, siyanürün bölge sularına karışması durumunda toplu ölümlerin meydana geleceğinden ve köylerini boşaltmak zorunda kalacaklarından kaygı duyuyorlar. Bir çevre felaketine neden olmadan tesisin durdurulmasının yeterli olmadığını, tamamen kapatılmasını talep ediyorlar.
Önlemler ne kadar etkili?
Üretimin durdurulduğu tesiste bulunan 4’üncü set 1.5 metre yükseltilerek siyanürlü suyun bir kısmı buraya verildi. Yapımına başlanan 5.barajın tamamlanmasının ardından siyanürlü suların buraya aktarılacağı bildirildi. Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu, Eti Gümüş A.Ş. yetkilileri ve Kütahya valiliği, kazaya yol açan sızıntının tamamen kontrol altına alındığını, siyanürlü suyun çevreye ve insan sağlığına en küçük bir zararının dokunmayacağı yönünde açıklamalarda bulundular.
İTÜ Kimya Metalurji Fakültesi, Metalurji ve Malzeme Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. İsmail Duman ise bütün bu önlemlerin şu anda varolan tehlikeyi önlemeye yönelik olduğunu, ancak tesisisin kuruluşundan bu yana kullanılan teknolojiye koşut olarak çevre için büyük bir tehdit oluşturduğunu belirtiyor. “Pekmez yapar gibi açık havada siyanürle işlem yapılmaz” diye konuşan Duman, “Havuzların içinde asitli ve ağır metalli çözelti bulunuyor. Dipte sedimente olan bu çamur günışığı ile temas etmediği için foto oksidasyona uğramaz, çünkü siyanür ancak ışık etkisi ile parçalanır. Havuzlarda biriken suyun arıtılması mümkün değil. Çünkü yarısı katı, yarısı sıvı bir atık arıtılamaz; katalitik etki yapar. Dolayısıyla bir çevre felaketinin önlenmesi için tek yol, tesisin faaliyetine son vermesidir” diyor.
Duman’ın verdiği bilgiye göre siyanür, sodyum siyanür tuzunun suda çözülmüş halidir. PH değeri 9.6’nın altına düşerse siyanür sıvı formdan, gaz formuna dönüşür ve bu halde çevre ve yaşayan canlılar için çok büyük tehlike oluşturur.
Duman tesisin çevreye verdiği zararı şöyle anlatıyor: “Siyanürle gümüş işleme teknolojisi pekmez yapar gibi açıkta yapıldığından buharlaşma yoluyla atmosfere karışan zehirli gazlar (hidrojen siyanür) yağmur ile birlikte toprağa düşer, yer altı sularına ve toprağa karışır; oradan besin zinciri yoluyla yüz yıllarca sürecek bir çevre kirliliği yaratır. Atmosfere çıkan siyanürün yarılanma ömrü 276 gündür. Emisyon sürekli olduğu için atmosfere taşıyabileceğinden fazla miktarda siyanür taşınıyor. Sonunda bunlar yağmurla yere iniyor. Bugün üretim dursa, doğanın kendisini toparlaması için çok yüzyıl geçmesi gerek.”
Alternatif yöntemler
Duman şu anda kullanılmakta olan siyanürler altın-gümüş çıkartma teknolojisinin artık terk edilmesi gerektiğine inanıyor: “Bu 150 yıllık kepazelik sona ermeli. Siyanürle işleme yerine kullanılacak alternatif modern metotlar sayesinde verimlilik ciddi oranda düşmeden çevreye zararsız üretim yapmak mümkün. Gelişmiş ülkelerin içinde bu yöntemi kullanan ABD, Kanada, Avustralya ve Güney Afrika. Buralarda da hep yerli halkın bulunduğu bölgelerde yapılıyor. Dünyanın en güvenli sayılan siyanürlü altın işletmelerinde bile çevre felaketleri gözleniyor. Oysa diğer gelişmiş ülkelerde üretim maliyetini %30 oranında arttıran, ancak çevreye zarar vermeyen yeni teknolojiler kullanılıyor. Bence Türkiye bu liç sistemini bırakarak, tüm üçüncü dünya ülkelerine örnek olması ve bu yöntemi kullanmamaları yönünde uyarması gerek.”
Duman, atık havuzlarında biriken 25 milyon ton siyanürlü atığın atmosfere ve toprağa karışmaması için herhangi bir önlem alınıp alınamayacağı yönündeki sorumuzu şöyle yanıtladı: “Atık havuzlarının sızıntının önlenmesi mümkün değil. Havuzlarda sızdırmazlık için kullanılan jeomembranların ömrü 20 yıl. Kaldı ki eski havuzların suyunu boşaltıp, tabanını jeomembranla kaplamak mümkün değil. Ancak yeni açılan havuzlarda bu önlem alınabilir.”
“Türkiye’de altın ve gümüş çıkartan şirketlerin madencilikle ilgisi yok. Bu, sınai bir işlem” diye konuşan Duman, bu nedenle siyanürle altın/gümüş işleyen tesislerin madencilik ile ilgili yasalara tabi tutulduğunu, oysa endüstriyel faaliyetlere uygulanan yasalara uymaları gerektiğini söylüyor. Dolayısıyla çıkan atıkların arıtılma gerekliliği de otomatikman ortadan kalkmış oluyor.