Sivil siyaset cezalandırıldı

KCK ana davasında verilen ağır hapis cezaları kamuoyunda tartışma yarattı

Mahmut Oral

KCK Ana davasında verilen hapis cezalarını değenlendiren hukukçular, siyasetciler ve sivil toplum kuruluşu temsilcileri dava dosyasına bakan hakim ve savcıların FETÖ soruşturmasında tutuklanmasına karşın davanın devam ettirildiğine, Balyoz ve Ergenekon davaları düşürülmesine karşın bu dava düşürülmediğine dikkat çekerken, siyasetin engellenmesinin Kürt sorununu çözümsüzlüğe ittiğini vurguladı.

Olumsuz bir tablo

Diyarbakır Barosu Başkanı avukat Ahmet Özmen: Bu soruşturmanın şu anda FETÖ’den tutuklu bulunan ve örgüt üyeliği ile suçlanan savcılar ile emniyet çalışanları tarafından hazırlandığını görmek lazım. O dönemin Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcısı Durdu Kavak, ki şu anda kendisi FETÖ’den tutuklu, daha sonra itifarçı olarak, buradaki faaliyetleri ile ilgili kapsamlı beyanlarda bulundu. Burada adliyede imamların oldğunu, o imamların talimatları doğrultusunda soruşturma dosyası ve iddianame hazırladıklarını beyan ediyor. İkinci olarak dosya içindeki bir çok delil, ortam ve telefon dinleme ve fiziki takip kararlarında, hukuk dışı, yasa dışı birçok karar var. Yani deliller yasak şekilde toplanmış ve bugün bu delilerle mahkumiyet kuruldu. Üçüncüsü ve en önemlisi mahkumiyet kararlarıyla, Kürt meselesinin nihai ve kalıcı bir çözüme kavuşturulması yönünde olumsuzluk içeren bir tablo ortaya çıkmıştır. Bu kararla birçok Kürt siyasetçi, siyaset yapma imkan ve şansını yitirecek. Özgürlükcü Hukukçular Platformu (ÖHP) Eşbaşkanı avukat Gülşen Özbek: Bir kumpas olduğu apaçık ortada olan davada sanıklar cezalandırıldı. Bizler sanıkların avukatları olarak hem istinaf hem de Yargıtay nezdinde itirazlarımızı yapacağız. Davanın en başından itibaren adil yargılama ilkelerine aykırı olduğunu düşünüyoruz.

AKP’nin yargıya baskısı

CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu: Aynı dönemde açılan Balyoz, Ergenekon, Şike ve benzeri birçok davadaki deliller kumpas olarak nitelendirilmiş ve yargılamaların yenilenmesi yolu ile verilen mahkumiyetler geri alınmışken, aynı dönemde, aynı örgütlenmenin, aynı saikle açtığı bu davada ise mahkumiyet kararı verilmiş olması, AKP’nin siyasi iradesine uygun gerçekleşmişti. Bu davayı açan dönemin savcı ve hakimleri meslekten ihraç edilmiş ve hâlâ da tutukludurlar. Buna rağmen somut duruma rağmen yargının bu delilllerle karar vermesi ve şiddete bulaşmamış siyaseti cezalandırması, AKP’nin yargı üzerindeki baskısının ve yargının siyasallaşmasının başka bir göstergesidir. Bu davada silahtan arındırılmış, sivilleşmeye çalışan siyaset cezalandırılmıştır. PAK Genel Başkanı Mustafa Özçelik: Bu tür politik, ulusal soruna dayalı sorunlar, cezalarla, hapislerle, sürgünlerle, kanla çözülecek sorunlar değildir. Bu anlamda KCK Davası’nda verilen kararlar da hukuki boyutu bir tarafa, siyasi yönüyle bu şekilde değerlendirilmelidir. Verilen mahkumiyet kararları ile belki HDP ve DBP kadrolarının önemli bir kısmı ceza almış olabilir, bu onlar için engel teşkil etmez çünkü geniş bir kadrosal potansiyelleri vardır. Politik çalışmalarını sorun yaşamadan devam ettirebilirler. Dicle Toplumsal Araştırmalar Merkezi (DİTAM) Başkanı Mehmet Kaya: Kürt siyasetinde, siyasi alanın cezalandırılması ve toplumla bağının koparılması çatışmaların daha çok derinleşmesine ve savaşın devam etmesine neden olur. Bu tür süreçlerde yapılacak yasal düzenlemeler ile siyasi alanın güçlendirilmesi gerekir. Burada Meclis’e bu anlamda görev düşüyor.

Yeniden yargılama

Diyarbakır Siyasal ve Sosyal Araştırmalar Merkezi (Dİ- SA) kurucu üyelerinden Dr. Necdet İpekyüz: Kamuda tanınan insanlara ceza verilmesi, zaten içeride ve dışarıda sıkıntılı bir süreçten geçen Türkiye’nin yeni sıkıntılarla karşılaşmasına neden olacaktır. Seçilmiş olan, kamuoyunda tanınmış olan insanların yeniden yargılanması ile ilgili bir beklenti içindeyim. Yargıtay ve istinaf süreçlerinde böyle bir karar çıkmasını umut ediyorum. l