‘Şişmanlık bana bir hediye’

ABD’li 180 kiloluk dansçı Whitney Thore, ‘Kendinizi olduğunuz gibi sevin’ diyor.

demet yalçın güneş

Bir zamanlar esnek ve atletik bir dansçıyken, hormon bozukluğu nedeniyle neredeyse 180 kiloya çıkan Whitney Thore, TLC’nin reality dizisi “Benim Muhteşem Tombul Hayatım”da, kameralara ve önyargılara aldırış etmeden gündelik hayatını gözler önüne seriyor. Dizide, bikinisini giyen ve dans etmekten asla vazgeçmeyen Whitney’in dünyası, renkli gibi gözükse de ruhu ve bedeniyle birçok sınav vererek bugünlere gelmiş. Evliliğe gideceğini düşündüğü uzun soluklu ilişkilerinde, şişmanlığı nedeniyle elbette sorunlar yaşamış ama bunlar ona engel yerine kamçı olmuş. Böylelikle en büyük tutkusu olan dansı da, taşıması güç bedenini zorlayarak ruhuyla yapmayı başarmış. Kilo aldığı dönemlerde kendinden nefret ettiğini ama kısa bir süre sonra bunun bir çözüm olmadığını söyleyen ve var olan bedeni, şartlarıyla topluma karışan Whitney Thore, bu röportajda, özellikle şişman kadınlar için, “Bedeniniz nasıl olursa olsun tek bir hayatınız var. Kendinizi severek yaşamı tüm güzellikleriyle tatmalısınız” mesajını veriyor.

Doğuştan dansçı

-Dans ederken kilolarınıza da meydan okuyor gibisiniz...

Ana rahminden beri dans ediyorum. Bale, tap dansı, caz, hip-hop... Lisedeyken profesyonel eğitim aldım. Yani, bazı eğitimler aldım ve dansa büyük merak duyuyorum. Bence bu her dansçı için çok önemli bir etken.

-Kilonuz aşk hayatınızı etkiliyor mu?

Evliliği düşündüğüm uzun süreli ilişkimde bazı sorunlarım oldu ve elbette kilomun etken olduğu sorunlar da yaşadım. Ancak özellikle şişman kadınları seven erkeklerin de olduğunu keşfettim. Farkında değiliz ama seviyorlar. Bazı erkekler de sırf “yanımdaki kadın şişman” diye utandıkları için sessiz kalıyor. Ancak dal gibi bir genç kızken bir anda aşırı kilolu olunca fark ettim ki şişman kadınlardan hoşlanan erkek sayısı da az değil.

-Kilolu olmanın avantajları neler?

Bence bu bir avantaj. Şişman olmanın bana verilmiş bir hediye olduğunu düşünüyorum. Çünkü bu durum ne kadar güçlü olduğumu ve kendimden ne kadar emin olabileceğimi gösterdi. Malesef ki genel olarak toplumun en çok nefret ettiği şeylerin başında, örneğin eşcinsel olma, şişman olma ve benzeri durumlar geliyor. Çünkü dünya bizim gibiler için çok zor.

-Çoğu insanın özellikle de kadınların görünüşleri, onların yeteneklerinin ve iş bilgilerinin önüne geçiyor. Bu durumu nasıl yorumluyorsunuz?

Bence bu durum tamamıyla kadın - erkek ayrımcılığından kaynaklanıyor. Kadınların güzel görünmesini bekliyoruz, kadınların erkekler için var olduğunu düşünüyoruz. Bu yüzden de kadınların aslında kim olduğunu görmeyi, onların erkeklerle eşit olduklarını reddediyoruz. Benim gibi toplumun genel yapısına aykırı ama bir o kadar da işini başarıyla yapan hemcinslerimin olması, örnek teşkil ettiği gibi bu tabuları da yıktığını düşünüyorum. Bunun için mücadeleye ve kadınların tamamıyla erkeklerle eşit olacağını arzu etmeye devam etmemiz gerekiyor.

Kendime yaşama şansı verdim

-Aşırı kilolu olduğunuz için hiç kompleksiniz oldu mu? Olduysa bu durumun nasıl üstesinden geldiniz?

Evet, fazla kilolu olmakla ilgili komplekslerim vardı. Kilo aldıktan sonra uzun bir süre kendimden nefret ettim. Ancak bir tane hayatım vardı ve daha fazla beklemek istemediğimi fark ettiğimde kafamda bir ampul yandı ve bu konuyu aştım. Çünkü vücudumun büyüklüğüne bağlı olarak yaşamak istemiyordum. Kendime şişmanken de istediğim gibi yaşama şansı verince, bunun ne kadar harika olduğunu fark ettim. Bedenim nasıl olursa olsun yaşamaya başlamaya karar verdim.

-İnsanlar sizi ve şovunuzu çok seviyor. Onlara ne mesaj vermek istersiniz?

Bu mesajı karşımdakinin şişman, zayıf ya da herhangi bir şey olup olmadığına bakmaksızın veriyorum. Sadece tek bir hayatınız var ve onu yaşamak zorundasınız. Hepsi bu!