Şişli tiyatrosu nefessiz kaldı

45 yıllık Şişli Tiyatrosu’nun kapısına kilit vuruldu, satılmayı bekliyor. Mal sahibi “depo ve sauna yapmak isteyenler olduğunu” söylerken, sahneye son 10 yıldır sahip çıkan Ali Poyrazoğlu, “Tiyatro bizim evimizdir. Evsiz kaldık” diyor.

Ezgi Atabilen

Türk tiyatrosunun Adile Naşit, Gönül Ülkü, Gazanfer Özcan ve Ali Poyrazoğlu’nun da aralarında bulunduğu pek çok usta ismini ağırlayan Şişli’deki 45 yıllık tiyatro salonu, maddi nedenlerden dolayı kapandı. Son 10 senede Ali Poyrazoğlu Tiyatrosu ismiyle perdelerini açan salon satışa çıkarılınca, Poyrazoğlu ve ekibi kiracı oldukları salondan geçen mayıs ayında ayrılmak zorunda kaldı.

Tiyatro salonunun sahiplerinden Ari Altınman, DHA’ya verdiği röportajda, “Sahneyi depo ve sauna yapmak için isteyenlerin olduğunu ancak bayrağı misyonu devam ettirecek, tiyatroya gönül vermiş insanlara devretmek istediklerini” söyledi. Tiyatro Keyfi’nin kurucusu Kemal Başar, “Burada çok büyük tiyatrocuların ruhları, nefesleri var” derken, 8 sene boyunca bu tiyatroda ekmek yediklerini belirten Nedim Saban ise “Aile bunu ayakta tutamaz, belediyenin asli görevidir bu. Burayı yaşatanlar o dönem kültüre inanan, evlerinin altına tiyatro yapmayı düşünebilecek vizyonda insanlardı. Sanatseverlerin burasıyla da ilgileneceklerinden çok eminim” açıklamasını yaptı.

‘Direnebildiğimiz yere kadar...’

1972’de yıllar sürecek macerasına, “Şişli Tiyatrosu” adıyla Pekcan Koşar ve Suna Keskin’le başlayan tiyatro, son 10 yılda Ali Poyrazoğlu Tiyatrosu’nu ağırladı. Ferhan Şensoy (Ses Tiyatrosu), Haluk Bilginer (Moda Sahnesi) ve Şevket Çoruh (Baba Sahne) gibi tiyatro sahnelerini yaşatmak için direnen isimleri hayranlıkla izlediğini ve onların birer kahraman olduğunu belirten Poyrazoğlu, “Direnen direnebildiği yere kadar direnecek” diyerek, Şişli Tiyatrosu’ndan ayrılma gerekçesini gazetemize anlattı.

Poyrazoğlu, Şişli Meydanı’nın yıllar içerisinde yozlaştığını, bu yozlaşmanın yavaş yavaş içinde bulundukları pasaja da yansıdığını, bina sahiplerinin pasaja sahip çıkmadıklarını, tiyatronun önünde çiğköfte yoğrulmaya başladığını söyledi. Bu yozlaşmanın seyirciyi kaçırmaya başladığını, İstanbul’daki başka sahnelerde oynadığı oyunlarda salonların dolup taştığını, ancak Şişli Tiyatrosu’ndaki oyunlara zor bilet satıldığını da ekledi. Poyrazoğlu’nun salondan ayrılma sürecine dair ifadelerini aynen aktarıyoruz: “Mal sahibi Ari Altınman mart ayında bize ‘Çıkın, biz burayı satacağız’ dedi. Sezonun bittiği mayıs ayında çıktık. Salonu biz alalım istedik ama mal sahibi öyle bir para istiyor ki... Bankalardan kredi çekmek istedik ama eksperler gelip ‘Burası istenen para kadar etmez’ dedi. Bize de mal sahibi ‘Siz çıkın, başka tiyatrolar alır’ dedi. Ben de ona ‘Baban burayı sanat destekçiliği ruhuyla yaptı, sen ticari gözle bakıyorsun’ dedim. Benim 10 yıl önce 750 bin lira harcayarak koltuğundan perdesine, sahnesinden halılarına, ses ve ışık sistemine kadar her şeyini kendi ellerimle yaptığım sahneye bugün trilyonlarca parayı kim harcayacak? Tiyatroda öyle bir para yok ki.”

‘Hüngür hüngür ağladık’

Dekorların bir kısmını depoya koyduğunu, tiyatronun koltukları ile ışık sistemi de genç tiyatrolara destek olarak dağıttığını söyleyen Poyrazoğlu, “Binayı hüngür hüngür ağlayarak boşalttık. Çok üzüldüm, bir tiyatronun daha yok olmasını istemem. Ben bu kadar yıl sonra soyunma odası bile olmayan bir oyuncuyum. Tiyatro bizim evimizdir, evsiz kaldık işte” diyor ve yeniden bir tiyatro binaları olması için Taksim ve Kadıköy’de tiyatro salonuna çevirebilecek bazı yerlere baktıklarını da ekliyor.