Sabri Ülker Bilim Ödülü'nün sahibi Doç. Dr. Elif Karalar... Sırrı çözüm aramak

Sabri Ülker Bilim Ödülü’nün bu yılki sahibi Doç. Dr. Elif Karalar; Prof. Gökhan Hotamışlıgil’in tabiri ile ‘Biyolojinin karanlık köşelerde kalan sorularına yanıt arayan bilim insanı.’ Çok ödüllü, çok önemli çalışmaları var. 3 çocuk annesi. Üstelik kariyerine Türkiye’de devam etme kararı alıp dönen cesur yüreklerden...

cumhuriyet.com.tr

Doç. Dr. Elif Nur Karalar... Bu yıl 7.'si verilen Sabri Ülker Bilim Ödülü’nün sahibi bu genç sıra dışı bilim kadını. Müthiş bir kariyeri var. Bilkent Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü’nden mezun olduktan sonra doktora çalışmalarını University of California, Berkeley’de ve doktora sonrası çalışmalarını Stanford Üniversitesi’nde tamamladı. 

Parlak bir gelecek önünde uzanırken o eşi ile birlikte ülkeye dönüş kararı aldı. 2014 yılında Koç Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü’nde araştırma laboratuvarını kurdu. Üstelik 3 çocuk annesi. Prof. Dr. Gökhan Hotamışlıgil’in tanımı ile ‘biyolojinin karanlık köşelerinde kalan sorulara yanıtlar arayan bilim kadını’. Peki nasıl bu noktaya geldi? Hayalleri, hedefleri? 

KANSERDEN NADİR HASTALIKLARA...

Sabri Ülker Bilim Ödülü Töreni, başkanlığını Prof. Gökhan Hotamışlıgil’in yürüttüğü ve Harvard Sabri Ülker Metabolik Araştırmalar Merkezi tarafından düzenlenen Metabolizma ve Yaşam Sempozyumu’nda gerçekleştirildi. Ödülün sahibi Koç Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü’nden öğretim üyesi Doç. Dr. Elif Nur Fırat Karalar yaptığı çalışmalarla hücre bölünmesi ve iletişiminde kritik rol oynayan sentrozom ve silyum olarak bilinen hücre yapılarının nasıl oluştuğuna ve görev yaptığına cevap arıyor. 

Karalar, “Hücre biyolojisinin bu temel mekanizmaları nadir genetik hastalıklardan kansere uzanan geniş bir yelpazede bozukluklar gösteriyor ve bu alandaki çalışmalar yeni tanı ve tedavi yöntemlerine ışık tutuyor” diyor.  

Mühendis bir baba ve ev hanımı bir annenin çocuğu. Biyoloji ilgisinin ve bilime yönelmesinin ilk adımları Ankara Fen Lisesi döneminde atılmış. Bunu çok önemsiyor, “Gençlerin STEM’e (fen, teknoloji, mühendislik, matematik alanları) ilgilerinin artırılması için fen liseleri, TÜBİTAK yarışmaları, teknofest’ler önemli. Bunları korumalı geliştirmeliyiz” diyerek... 

Doktora hocasından disiplinli ve dikkatli çalışmayı, açık bilimin ve bağımsız çalışmanın önemini, oğullarından sabırlı olmayı öğrendiğini söylüyor. 

BAŞARI DALGA DALGA YAYILIR

Türkiye’ye dönüş peki? “Aslında hep aklımızdaydı ama karar veremiyorduk. Koç Üniversitesi’ne bir konuşma yapmam için çağrıldığımda ‘gel burada çalış’ teklifini aldım. Araştırmalarıma devam edebileceğim bir ortam olduğunu gördüm. Motivasyon, öğrenciler... Türkiye’de de yurtdışında da yararlanabileceğiniz yığınla fon var. Evet kolay değil ama benim karakterim sorunu ortaya koymak yerine soruna çözüm bulmaya odaklı” diye özetliyor.  

Karalar, çok ödüllü, uluslararası ağları doğru kullanan biri. Hücre iskeleti araştırmaları kapsamında Avrupa Komisyonu’ndan 1.5 milyon Avro’luk bir fon aldığını söylüyor. 2019 yılında Avrupa Moleküler Biyoloji Örgütü’nün (EMBO- European Moleculer Biology Organization) Genç Araştırmacılar Programı’na seçildi ve bu programa seçilen ilk Türk bilim insanı oldu. Bu tarz başarılar aslında bir dalga gibi yayılır. Türkiye’de çok iyi bir insan kaynağı var. Bizde bir şey yapılamaz, zaten Türkiye’ye vermezler gibi önyargıları yıkmak adına önemli. Eminim ki devamı gelecek” diyor. 

Hayali, hedefi daha önce hiç bilinmeyen yeni bir molekül ya da yeni bir tedavi yöntemi keşfetmek. 

'BİLİM KADINLARINA DESTEK ÇOK ÖNEMLİ'

Kariyerinin belki de en zorlu döneminde 3 çocuk. İlki Berkeley’de doktora öğrencisi iken. “Oğlum 2 haftalıkken laboratuvara döndüm. Mikroskop odasına gidip süt sağıyordum. Şanslıydım çünkü destek olan eşim ve ailem vardı” diyor ama şunu da vurguluyor: Ama bilimle uğraşan kadınlara kariyerlerinin başında verilecek destekler çok önemli. Kurumların bunu sağlaması, örneğin kreş, esnek çalışma saatleri, mentorluk programları gibi destekler çok önemli. Özellikle daha yolun başında olan doktora öğrencilerine. 

Türkiye’ye dönmekten asla pişman değil. Tam tersi mutlu. Nedenini “Uluslararası seviyede görünürlüğü olan araştırmalar üzerine çalışıyorum. Çalışmalarımı her yerde kabul ettirebiliyorum. Bunun rahatlatıcı etkisi çok büyük. Ayrıca çocuklarım büyükanneleri ve büyükbabaları ile birlikteler. Bu onların gelişimi açısından önemli” diye açıklıyor.