Sıra geldi anaokuluna
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 19. Milli Eğitim Şurası’nın açılışında, “Bizim bazı sıkıntılarımız var hâlâ. Bu sıkıntıları anaokulundan başlayarak bir hayat tarzı sunarak yeneceğiz” sözleriyle “yeni nesil dizaynı” mesajı verdi.
Sinan Tartanoğlu/CumhuriyetCumhurbaşkanı Erdoğan, Antalya’da düzenlenen 19. Milli Eğitim Şurası Genel Kurulu’nun açılışını yaptı. Böylece tarihte ilk defa bir Milli Eğitim Şurası’na Cumhurbaşkanı düzeyinde katılım oldu. Konuşmasında sık sık iktidarları öncesinde “eğitimin insan formatlama aracı”olarak kullanıldığını ancak kendilerinin bu anlayışı ortadan kaldırdığına işaret eden Erdoğan, gençlerin “ırkçılık hastalığından, ayrımcılıktan, horlamadan ve nefret suçlarından” korunması demokrasinin, milli iradenin, başkalarının değerlerine saygının öğretilmesi gerektiğini dile getirdi. Erdoğan’ın “Bu değerleri müfredata koymak tek başına yeterli değildir. Bunları kuru bilgi olmaktan çıkarıp hayat tarzı haline dönüştürecek olanlar en başta öğretmenlerimizdir. Bu noktada hala sıkıntılarımız var. Bu sıkıntıları, anaokulundan başlayarak öğrencilerimize bir hayat tarzı olarak sunarak inanıyorum ki aşacağız” ifadelerini kullanması dikkat çekti. Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Einstein kimdir' deseniz, her gencin söyleyecek bir ya da birkaç cümlesi vardır. ‘İbni Sina kimdir’ deseniz çoğunun bu ismi hiç duymadığını görüyorsunuz. Yabancı pop şarkıcılarının adını ezbere sayan ama Dede Efendi'yi, Itri'yi tanımayan Neşat Ertaş dinlemeyi hakir gören kendi sanatçısından maalesef utanan gençlerimiz var. Konuşurken İngilizce'nin Fransızca'nın aksanıyla Türkçe konuşan ama kendi kelimelerinden, atasının ecdadının kelimelerinden, onları kullanmaktan, onları telaffuz etmekten mahcubiyet duyan gençlerimiz var. Başka kültürlere ait hayat tarzlarını, sanatları, giyim, kuşamı yücelten kendi toplumuna, kendi toprağına ait değerleri tahkir eden ne yazık ki gençlerimiz var. Bunun örneklerini çoğaltmak mümkün, bu gençleri de hiçbir şekilde suçlayamayız. İki yüz yıldır eğitimin formatlama aracına dönüştüğü bir sistem ne yazık ki kendisine yabancı bireyler yetiştiriyor ve bunu da cesaret edip hiç kimse sorgulamıyor, sorgulayamıyor. İşte bizim en başta bu dönüşümü gerçekleştirmemiz gerekiyor.
Öğrencilerin Einstein’ın yanında İbni Sina’yı, Beethoven’ı öğrendiği kadar Itri’yi, Dede Efendi’yi de öğrenmesi gerektiğini dile getiren Erdoğan “İlim, Çin’de de olsa Amerika’da da olsa gidip alacağız. İlim, Müslüman’ın yitiğidir, nerede bulursa alır. Ancak Çin’deki, Amerika’daki ilmi alırken, kendi özümüzden, ruhumuzdan kopmayacağız” dedi ve kendisine hayranlık duymasını gaye edinecek şekilde yetiştirilmesini istedi.
‘4 temel taş’
Cumhurbaşkanı Erdoğan, hükümete geldiklerinde eğitimi en öncelikli alan ilan ettiklerini belirterek, “Çünkü 4 temel taş önemliydi: Bir eğitim, iki sağlık, üç adalet, dört emniyet” dedi.
‘Darbe girişimlerine maruz kalıyorsunuz’
Dershanelerin kapatılmasıyla ilgili olarak da Erdoğan “Oradan ihanet sistemlerine para devşiriyorlardı, ihanet çetelerine adam devşiriyorlardı. Siz bu kirli çarka çomak soktuğunuzda da en ağır iftiralara, ithamlara, hatta darbe girişimlerine maruz kalıyorsunuz. Allah’ın izniyle de bu dershane sorununu artık Türkiye’nin gündeminden çıkardık, çıkarıyoruz. 2015 Eylül, bitiyor” ifadelerini kullandı.
Erdoğan’dan Kılıç’a darbe uyarısı:
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, katıldığı Milli Eğitim Şurası’nın açılış konuşmasında yüzde 10 seçim barajının düşürülmesi için yapılan hak ihlali başvurularının değerlendirileceği açıklaması ile siyasetin gündemini değiştiren Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’a“Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Anayasa Mahkemesi’nin değildir. Hiç kimse şahsi hırslarına yenik düşerek, kendi şahsi istikbal ve ikbal gayesinin peşine düşerek, millete, Millet Meclisi’ne ve siyasete istikamet çizemez, tehdit ihtiva eden ifadelerde bulunamaz. Darbe ürünü kurumlar, siyasete hiza vermeye yeltenemez” sözleriyle tepki gösterdi.
1950 yılından bugüne kadar 64 yıldır Türkiye’de demokrasi mücadelesi verildiğini belirten Erdoğan, “Peki başardık mı? İnanın hala başaramadık” dedi. Erdoğan, “Milli irade seçim sandığında belirlenir. TBMM’de de tecelli eder. 2014 yılındayız, 21. yüzyıldayız ama ne acıdır ki ben şu kuralı tekrar tekrar hatırlatmak zorunda kalıyorum: ‘Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” dedi.
Egemenliğin bürokrasinin, yargı bürokrasisinin, askeri bürokrasinin, Anayasa Mahkemesi’nin değil milletin olduğunu söyleyen Erdoğan, “Hiç kimse, hiçbir kurum, kendisini, milletin üzerinde, milletin meclisinin üzerinde, özellikle de siyaset kurumunun üzerinde görmemelidir. Hiç kimse şahsi hırslarına yenik düşerek, kendi şahsi istikbal ve ikbal gayesinin peşine düşerek, millete, Millet Meclisi’ne ve siyasete istikamet çizemez, tehdit ihtiva eden ifadelerde bulunamaz. 1960 Türkiye’sinde değiliz. Darbe ortamında hiç değiliz. Darbe ürünü kurumlar, çıkıp da siyasete hiza vermeye yeltenemez” diye konuştu.
Erdoğan, Haşim Kılıç’ı “Üniversiteyi bitirdiği halde kendisini 2014 yılında değil de 27 Mayıs 1960 tarihinde gibi görenler varsa oradaki eğitimde ciddi sorun vardır” sözleri ile hedef aldı. Erdoğan, Türkiye’nin kitap yüklenmiş, dogmatik zihinlere değil, özgür ve özgürlükçü, demokrasiyi ve milli iradeyi içselleştirmiş, özümsemiş yöneticilere, yargıç ve yüksek yargıçlara ihtiyacı olduğunu vurguladı.
Peyami Safa’nın “Bizim kitap yüklü merkeplere değil, kitabın içindekini sindiren insanlara ihtiyacımız var” sözünü anımsatan Erdoğan, “Bilgisi olan değil, bilgiyle birlikte hikmeti de olan idarecilere Türkiye’nin daha fazla sayıda ihtiyacı var. Alim olabilirsin, ama arif olamazsın” dedi.