Sinop Nükleer Santrali: Mitsubishi 'Çekilmedik' diyor, tereddütler neler?
Japonya liderliğinde uluslararası konsorsiyumun üstlendiği Sinop'taki nükleer santral projesinin akıbetıne ilişkin Japon basınında yer alan iddialar, yüklenici firma Mitsubishi ve Japonya hükümeti tarafından yalanlandı. Ancak Japonya'nın maliyet artışından kaynaklanan sıkıntıları var. Tokyo'dan Ilgın Yorulmaz'un haberi.
BBC TürkçeJapon basınında bir süredir Japonya liderliğinde uluslararası bir konsorsiyumun yapımını üstlendiği Sinop'taki nükleer santralin akıbetine ilişkin iddialar dile getiriliyor.
Bu hafta başında Japon Nikkei gazetesinde yer alan haberde, santral inşaatının yüklenici firması Mitsubishi Heavy Industries'in Fukuşima kazası sonrası artan maliyetler nedeniyle Türkiye'deki projeden çekilmeye hazırlandığı iddia edilmişti.
BBC Türkçe'nin sorularını yanıtlayan Mitsubishi yetkilisi Daisaku İşii, Japonya hükümetinin ve şirketlerinin projeden çekilme niyetinde olduğu iddialarını yalanladı.
İşii, "Yaptığımız fizibilite çalışması, Türkiye hükümeti ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından şu sırada değerlendirme aşamasında" dedi.
Japonya hükümetinden de benzer yönde bir açıklama geldi.
Geçen ay Tokyo'da Japon enerji yatırımcılarına yönelik bir toplantı yapan Türkiye Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcısı Alparslan Bayraktar, projeyle ilgili olarak Temmuz sonunda kendilerine gelen fizibilite çalışmasının revizyonunun devam ettiğini söylemişti.
Daha önce de Sinop'taki projeye finansman sağlayan Itochu adlı Japon şirketinin, yine artan maliyetler nedeniyle geçen aylarda projeden çekildiği konuşulmuş ancak bu haber de Japon ve Türk kaynaklarınca doğrulanmamıştı.
Maliyet artışının nedeni
Ancak 2013 yılının Mayıs ayında Japonya Başbakanı Şinzo Abe ve o zamanlar Başbakan olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan arasında imzalanan Sinop Nükleer Santrali projesi konusunda Japonya ve Mitsubishi'yi revizyona zorlayan maliyet kaygıları olması kaçınılmaz.
2011 yılındaki deprem Japon kıyılarında tsunamiye ve nükleer felakete neden olmuştu.
Japonya basınına yansıyan bilgilere göre 11 Mart 2011'de Fukuşima Nükleer Santrali'ndeki kaza ve sızıntı sonrası, yurtiçi-yurtdışı santrallerin inşasında eski güvenlik protokollerinin değiştirilmesi ve yenilerinin eklenmesi, Sinop gibi projelerinin maliyetlerini büyük ölçüde arttırdı.
Mitsubishi, fizibilite çalışmasının detaylarını "ticaret sırrı" sayıyor ve paylaşmıyor.
Ancak şirketin hesapladığı 2 trilyon yenlik (18 milyar dolar) ilk maliyetin, bu yılın Temmuz ayında sundukları son gözden geçirilmiş maliyet raporunda 5 trilyon yene (44 milyar dolar) çıkmasını, Türkiye'nin kabul etmediği belirtiliyor.
Japon tarafının ise projenin artan maliyetini karşılamak için elektrik fiyatlarını artırmayı teklif ettiği ancak Türk tarafının kamuoyundan gelecek tepkiler nedeniyle buna yanaşmadığı iddia ediliyor.
Bazı çevreler yaz ayında yaşanan Dolar-TL kurundaki dalgalanmaların da Türkiye'deki projeyi sekteye uğratan bir başka faktör olduğunu düşünüyor.
Ne var ki durumun Türkiye'ye özgü olmadığı, son zamanlarda Japonya hükümetinin ve Japon şirketlerinin Türkiye dışındaki ülkelerde de nükleer proje finansmanında zorluklar yaşadığı biliniyor.
Fukuşima sonrası sorunlar
Fukuşima felaketi öncesi 54 reaktöre sahip olan ve elektriğinin yüzde 30'unu nükleer enerjiden elde eden Japonya'da, felaket sonrasında tüm reaktörler durdurulmuş ve gerekli şartlar sağlanana dek yeni projelere de onay verilmemişti.
Bunun üzerine Japon reaktör üreticileri hükümetin de desteğiyle yurtdışında iş alanları arayışına hız vermişlerdi.
Mart 2011'de felaket sonrası bölgedeki çocuklar üzerinde de radyasyon testi yapılmıştı.
Daha önce Mitsubishi dışında başka Japon nükleer santral üreticilerinin de Japonya hükümetiyle kamu-özel sektör işbirliğinde projeler gerçekleştirmeye giriştiği biliniyor.
Örneğin Toshiba, yakın zamana dek sahibi olduğu Westinghouse Electric şirketi aracılığıyla İngiltere'nin Cumbria bölgesinde yapmayı planladığı ve şimdiye dek 400 milyon dolar harcadığı NuGen Nükleer Santrali projesinden, artan maliyetler nedeniyle geçen ay çekilmişti.
Aynı şekilde anlaşması yapılmış Litvanya, Vietnam ve Tayvan'daki nükleer santral projeleri de artan maliyetler ve o ülkelerdeki kamuoyunun nükleer enerjiye soğuk bakması nedeniyle daha sonra rafa kaldırılmıştı.
Şu an itibarıyla Mitsubishi'nin Sinop nükleer projesi ve Hitachi'nin İngiltere'nin Galler bölgesindeki Anglesey Adası'nda yapmayı planladığı nükleer santral projesinin, Japonya'nın uluslararası alanda elinde kalan ve değerlendirme aşamasındaki son iki proje olduğu biliniyor.
Bunlardan Anglesey projesi, Kutup bölgesinde yaşayan kuşların uçuş yolu üzerinde olması nedeniyle çevrecilerden tepki çekiyor.
Sinop projesi de tehlikeye girerse bu, Fukuşima sonrası Japonya'nın yurtdışına ihraç etmekte güçlük çektiği nükleer projelerin en yeni örneği olabilir.
Çin ve Rusya'nın haksız rekabeti
Japonya, Türkiye'nin enerji alanında işbirliği yaptığı Rusya ve Çin gibi diğer ülkelerle kıran kırana fiyat rekabeti yaşıyor. Çok düşük maliyetli projeler sunan bu ülkelerle rekabetin adil olmadığından yakınıyor.
Diğer ülkelerle olan projelerde olduğu gibi Türkiye hükümeti tarafından Japonya'ya da Sinop projesi için kilowatsaat başına alım garantisi veriliyor.
Karadeniz kıyısında kurulması planlanan dört reaktörlü santralın Mitsubishi dışında kalan diğer ortağı ise eski adı Areva, yeni adı Framatome olan bir Fransız şirketi.
Her şey planlandığı gibi gerçekleşirse reaktörlerden ilkinin 2023 yılında devreye girmesi planlanıyor.
Türkiye orta vadede nükleer enerjinin payının, ülkenin toplam enerji piyasasının yüzde 10'unu oluşturmasını öngörüyor.
Sinop Nükleer Santrali projesinin rafa kalkması durumunda ise Japonya'nın Türkiye'de yüksek teknolojili kömür santrali kurma projesinin gündeme gelebileceği söyleniyor.