Sinemaya yansıya(maya)n çocuk ve gençlik edebiyatı... Necdet Neydim’in yazısı...
Batı Sineması çocuk ve gençlik edebiyatını kaynak olarak kullanabilirken bizim sinemamızın bunu gerçekleştirememesi onun ilgisizliği mi yoksa buna neden edebiyatın yetersizliği mi? Üzerinde düşünmeye değer.
Necdet Neydim / Cumhuriyet Kitap Eki
ÇOCUK EDEBİYATI NİYE FİLME ÇEKİLİYOR?
Geçmiş yıllarda yurt dışına gittiğimde alışveriş merkezlerinin en çok ilgimi çeken alanı çocuk filmlerinin kaset ve CD’lerinin yer aldığı bölmeler olurdu. Okuduğum ya da incelediğim birçok kitabın filme alındığını görmek, çocuğun, yazılı metni görsel metin olarak da izleyebilmesi ve estetik birikimin bu yolla oldukça geliştirmesi önemliydi..
Klasiklerden başlayarak günümüz en modern hatta post modern metinlerinin film olarak karşımıza çıkması aklımıza birçok soruyu getiriyordu.
Öncelikle çocuk edebiyatı neden filme çekiliyordu? Dahası sinema diline çevrilmesi, yani yazılı metnin, görsel metin diline çevrilmesi niye önemliydi? Çocuğun, daha küçük yaşta sinema diliyle tanışması elbette onun estetik duygu ve düşüncesini geliştirecekti.
SİNEMA VE YAZINSAL METİN İLİŞKİSİ
Çocuk ve gençlik edebiyatının sinemaya aktarılması çok önemli bir sanatsal çalışma ama şu soruyu sormadan geçemiyorum:
Batı Sineması mı metinleri bulup sinema diline aktarıyor, yoksa Batı çocuk ve gençlik edebiyatı mı sinemaya çevrilebilir metinler üretiyor ve sunuyor? Sanırım ikinci seçenek doğruya yakın duruyor.
Batı sineması çocuk edebiyatından sinema diline çevrilebilir metinler buluyor ve onları kimliklerini yitirmeden sinema diline aktarıyor ve bu görsel metinler çocukla buluştuğunda onu yazılı ve görsel metin arasında kuşkuya düşürmeden farklı bir dünyaya götürüyor.
EMIL VE DEDEKTİFLER
SİNEMA DİLİNE AKTARILAN METİNLER
Çocuk edebiyatından sinemaya aktarılan metinlere baktığımızda tarihsel süreçte örnekleriyle çok karşılaşıyoruz.
Öncelikle klasikler olarak bize yerleşmiş olan metinlere baktığımızda; Pinokyo, Seksen Günde Devri Alem, Denizler Altında 20.000 Fersah, Beyaz Balina, Heidi, Pollyanna, İki Yıl Okul Tatili gibi birçok metin saymak mümkün.
Hem yazılı hem de görsel metinde düş gücünü besleyecek anlatımlarla karşılaşmak okur ve seyirci olarak çocuğu oldukça mutlu edecek ve onun dilselleşmesine katkı sağlayacaktır.
Sinema yolculuğumuzu sürdürecek olursak fantastik sinemada Oz Büyücüsü, Bitmeyecek Öykü, Çarli’nin Çikolata Fabrikası, Çarli’nin Büyük Cam Asansörü kitapları ve filmleri ne okumaya ne de seyredilmeye doyulacak metinler değildir.
Hele diziler, okuru ve izleyiciyi alıp götürür. Talihsiz Serüvenler Dizisi, Narnia Günlükleri, Gizli Yediler, Afacan Beşler, dahası çocuk polisiyesi, dedektif filmleri, macera filmleri…
SAVAŞ SONRASI VE YAKIN DÖNEM
Yakın dönem sinemasına bakarsak, Harry Potter sadece sinemaya aktarılmamış, aynı zamanda bir sanayi üretimine dönüşmüş, çocuk edebiyatının farklı bir dönüşümünün öncülüğünü yapmıştır.
Kitap, film, CD oyunları, tekstil, oyuncak, kırtasiye olarak yeni bir üretim ve tüketim ilişkisinin örneğini oluşturmuştur. Süreci gözlemeden ve inceleyip sorgulamadan nasıl bir yolculuk yaptığımızın farkına varmamız mümkün değildir.
Savaş sonrası filmleri olarak hem görsel hem de kitap olarak çocuk edebiyatı alanında oldukça önemli yere sahip olan filmler vardır. Pal Sokağı Çocukları, Peter Pan, Küçük Prens bunlara örnektir.
Pal Sokağı Çocukları dönemsel bağlamda çocuk ilişkilerini, çocukluğun yansımasını ele alırken; Peter Pan, tartışması çok uzun sürecek psikolojik derinlikleri yansıtan bir kitap ve film olarak ortaya çıkacaktır.
Küçük Prens film ve çizgi film olarak sinema dünyasında yerini almıştır. İmgeler üzerine kurulu kitabın çocuğa göreliği tartışılsa da üst metnin sürükleyici yanı çocuğu cezbetmeye devam etmektedir.
Emil ve Dedektifler, Satılan Gülüş, Çizgili Pijamalı Çocuk gibi kitap ve filmler II. Dünya Savaşı sonrası toplum yapıları, yetişkin çocuk ilişkisi ve faşizm döneminin çocuğa bakışı üzerine çocuğa, onun dilinde unutulmaz bilgiler aktarmayı ve bunu estetik bir kurgu içinde yapmayı başarmıştır.
Çizgi romanlar ayrı bir dünyadır ve görselin bir başka görsele aktarılması (çevrilmesi) olarak ele alınabilir. Asteriks, Red Kit, Teks gibi çizgi romanlar hem çizgi film hem de film olarak gerçekleşmişlerdir.
EMIL VE DEDEKTİFLER
SİNEMA DEDİĞİMİZDE
Sinema, alan olarak çocuk ve yetişkinin seyirci olarak birlikte var olduğu bir yer olarak düşünülebilir.
Filmleri ele aldığımız zaman da cinsellik içeren filmler dışında birlikte seyredilenler diye tanımlayabiliriz. Bu nedenle filmleri iki hedef kitlesi olan ürünler olarak tanımlamak mümkündür.
Böyle baktığımızda çocuk edebiyatı ve bu edebiyattan yola çıkarak ayrı bir sinema talebini ve üretimini de tartışabiliriz; ancak bütün bunlar var olan sinemanın gerçeğini ortadan kaldırmıyor.
Yerli sinemaya baktığımızda çocuk edebiyatından sinema diline çevrilmiş metinlerin varlığını sorgularsak neler buluruz?
YEŞİLÇAM VE ÇOCUK
Yerli sinema dediğimizde akla gelen ilk isim Yeşilçam Sineması oluyor. Yeşilçam çocuk edebiyatından yola çıkarak filmler gerçekleştirmiş mi diye sorarsak buna evet demekten daha çok “evyır” demeyi yeğliyorum.
Yeşilçam Sineması çocuk kahramanların olduğu filmler de dahi onu filmin öznesi yapmaktan daha çok mekanik bir görev üstlenmiş elemanı olarak kullanmıştır.
Yetişkinler dünyasının dağıttığı aileyi arayan ve onu bir araya getirmeye çalışan çocuktur Yeşilçam Sineması’nın çocuğu. Aile bir araya gelince ütopik bir dünya kuruluverecekmiş gibidir.
Çocuk içinde yer aldığı filmlerde kendi gerçekliğinden daha çok büyümüş de küçülmüş görüntü içerisindedir. Kıyafeti, konuşması davranışları asla bir çocuğu yansıtmaz.
İşin ilginç yanı toplumun beklentisi de bu yöndedir ve filmler toplumsal açıdan bakılırsa doyurucudur.
Ayşecik filmlerinin Kemalettin Tuğcu’dan uyarlandığı söylenir. Ama diğer çocuk filmleri Ömercik, Sezercik çocuk edebiyatından yola çıkarak çekilmemiştir.
Gençlik filmi olarak Hababam Sınıfı ise metin ve görsel çelişkisi nedeniyle edebiyattan yola çıktığı konusunda kaygılar taşımaktadır.
Yerli sinema ve çocuk edebiyatı ilişkisinde üzerinde düşünülmesi gereken soru şudur: Sinema mı çocuk edebiyatına uzaktır yoksa çocuk edebiyatı mı sinemaya ürün verememektedir?