Sinemanın sıra dışı lanetleri!

Pek çoğumuz hayranlarıyız. Hepsi sinema tarihine geçmiş dahi çocuklar, bilge ustalar! Yönettikleri filmlerle çığır açtılar, alanlarında devrim yarattılar. Yaratıcılıkları sınır tanımadı! Fakat bu yazıya konu olan, Robert Schnakenberg’in kaleme aldığı kitabın derdi adından da anlaşılacağı üzere bu değil: 'Büyük Yönetmenlerin Gizli Hayatları' (Domingo Yayınevi). Kitabın alt başlığı daha da açıklayıcı: “Sinemanın Dahileri Hakkında Sadece Arkalarından Konuşabileceğiniz Gerçekler”.

Cumhuriyet Kitap Eki

Pek çoğumuz hayranlarıyız. Hepsi sinema tarihine geçmiş sektörün dahi çocukları, bilge ustaları. Hepsi yönettikleri filmlerle çığır açtılar, alanlarında devrim yarattılar. Yaratıcılıkları sınır tanımadı! Fakat bu yazıya konu olan kitabın derdi adından da anlaşılacağı üzere bu değil: 'Büyük Yönetmenlerin Gizli Hayatları - Sinemanın Dahileri Hakkında Sadece Arkalarından Konuşabileceğiniz Gerçekler'.

Konu edilen yönetmenlerin acayip kişilik özellikleri, patolojik takıntılarıyla nevi şahıslarına münhasır tipler olduklarına odaklanan ve nasıl birer arızalı, lanet bir fani olduklarını ortaya koyan kitabın alt başlığı daha da açıklayıcı: “Sinemanın Dahileri Hakkında Sadece Arkalarından Konuşabileceğiniz Gerçekler”.

GRIFFITH VE DEMILLE...

Yönetmenlerin George Washington'u, auteurlerin kurucu babası D.W. Griffith, sektörün ilk zalim, zorba stereotipi olarak seçkide. Alkolikti, epey barmen dövmüşlüğü vardı. Irkçıydı. Zamparaydı!

Bir diğer zorba Cecil DeMille'e gelince neredeyse yatacak yeri hem var hem yok! Daha doğrusu var ama güzel senaristlerle yaratıcı (!) çalışmalar için kullandığı kutup ayısı postundan bir aşk halısı şeklinde. Fişlemelerin azılı destekçisiydi. Sendika karşıtı bir vakıf bile kurmuştu; DeMille Foundation for Political Freedom.

Sürekli silah taşırdı. Oyuncularının fiziksel olarak yaralanmalarını hiç umursamazdı. Müthiş bir Avrupa edebiyatı koleksiyonu vardı. Ayak fetişistiydi. Emprezaryo Sid Gruman'a, sahibi olduğu Çin Tiyatrosu'nun önündeki Şöhretler Kaldırımı fikrini veren de oydu.

CHAPLIN'IN İNANILMAZ KOKUSU!

Charlie Chaplin hakkındaki en ilginç anekdotlardan biri kuşkusuz katıldığı bir yarışmayla ilgili. Charlie Chaplin Benzerleri yarışmasına sessiz sedasız kendisi de katıldı ve yedinci oldu. Rivayet odur ki çok sinirlendi ve yarışmayı protesto etti. Sonra sinemacılar onu hiç sevemedi çünkü inanılmaz kokuyordu!

Sovyet yanlısı fikirleri ve kapitalizme azılı muhalefeti nedeniyle Amerikan Karşıtı Faaliyetleri İzleme Komitesi'ne çağrılmasına karar verildi. Fakat Chaplin o koca pabuçlarını onlara bırakmadı! İfade vermeye Serseri filmindeki kostümüyle gelip komisyonla alay etmek tehdidini savurunca konu orada kapandı.

McCarthyciler bir Avrupa gezisinden sonra ülkesine girmesine izin vermeyince, “Artık Amerika'yla işim olmaz. İsa Başkan olsa bile geri dönmem oraya” sözü sloganlaştı.

SADİST FORD, FALKNER'Cİ HAWKS!

John Ford'un lakabı “Pappy”ydi (Baba). Tam bir sadistti; Henry Ford'u yumrukladı, John Wayne'i ağlattı. Woody Strode “Ayağıma basar, yumruklar, üzerime taş atardı” demişti. Aşağılayacaksa “zenci” derdi. Tyrone Power'la öpüşürken Maureen O'Hara'ya yakalanmıştı. Westernlerinde dua etsinler ve hava durumunu öngörsünler diye Kızılderilileri işe almıştı.

Howard Hawks maço, ağır içici, kumarbaz ve zamparaydı. Yahudi düşmanıydı. William Falkner ile avlanmak, uçmak ve burbon içmekten hoşlanırdı. Clark Gable'ın kültürsüzlüğüyle dalga geçerdi.

HITCHCOCK VE EŞEK ŞAKALARI!

Alfred Hitchcock da tüm zamanların en yaratıcı yönetmeniydi! Platin sarışınlara takıntılıydı. Kadın oyunculara bel altı fıkralar anlatmaya bayılırdı. Eşek şakalarıyla da nam salmıştı. Kızının dönmedolabın tepesinde asılı kalmasını sağladı. Kim Novak'ın makyaj masasına parçalanmış kanlar içinde bir tavuk bıraktı, oyuncularını birbirine kelepçeleyip anahtarları bir türlü bulamadı!

Tippi Hedren'in üzerine Kuşlar filminin çekiminde gerçek kuşları saldı ve kızı Melanie Griffith'e doğumgününde tabut içinde bir benzerini yolladı. Geçirdiği bir ameliyat nedeniyle göbek deliği yoktu. Kana bayılır, yumurtadan nefret ederdi. Kadın kıyafetleri giymekten hoşlanırdı.

TAKINTILI YÖNETMENLER

Stanley Kubrick uzaylı paranoyasını bir sigorta poliçesiyle taçlandırmıştı. Ingmar Bergman evini iki ruhla paylaştığını düşünüyordu. Martin Scorsese ayın on birinci günlerinde uçağa binmez. Kurosawa’nın setin ortasında "tükenmişlik sendromuna" yakalanmıştı.

Kitapta yer alan ve her biri birbirinden enteresan diğer yönetmenler ise şöyle sıralanıyor: Luis Bunuel, Walt Disney, Louis B. Mayer, Leni Riefenstahl, Elia Kazan, Orson Welles, Ed Wood, Federico Fellini, Robert Altman, Sam Peckinpah, Sergio Leone, Don Siegel, Jean-Luc Godard, François Truffaut, Roman Polanski, Woody Allen, Francis Ford Coppola, Brian De Palma, Alice Guy-Blachè.

Büyük Yönetmenlerin Gizli Hayatları - Sinemanın Dahileri Hakkında Sadece Arkalarından Konuşabileceğiniz Gerçekler / Robert Schnakenberg / Domingo Yayınevi / 288 s.