''Sınav kaygısı ameliyat kaygısını geçti''
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Eğitim Bilimleri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Selahattin Turan, SBS, YGS gibi sınavlara giren öğrencilerin çoğunun sınav kaygısı yaşadığını belirterek, sınava girecek öğrencinin ameliyata girecek hastadan daha kaygılı olduğunu söyledi.
cumhuriyet.com.trEskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Eğitim Bilimleri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Selahattin Turan, yaptığı açıklamada, hangi ekonomik statüde olursa olsun bütün ailelerin eğitime çok önem verdiğini belirterek, Türkiye'de başarının sınavlarda alınan sonuçlara göre değerlendirildiğini kaydetti.
Türkiye'de sınavların sayısının her geçen yıl arttığını ifade eden Prof. Dr. Turan, şöyle konuştu: ''Sınavların çocuklara, ailelere ve topluma maliyeti tartışılmıyor. Türkiye'de sınavlar ciddi bir sorun. Geçen yıl yaklaşık 1 milyon 500 kişi sınava başvurdu. Bunların yarısından fazlası sınavı kazanamadı. Geçen yıl 30 bin öğrenci sıfır almış. Öğrencilerin performansına bakıldığında sınav sistemini sorgulamamızı gerekiyor. Eğitime ciddi miktarda para harcanıyor. SBS ve YGS gibi sınavlar çocukları sıralayan, yaftalayan, hizaya sokan sınavlara dönüşmüştür ve çok tehlikelidir. Bugün ülkedeki dershane sayısı lise sayısını geçti. İki süreç aynı anda işlemez; ya okulları ya dershaneleri kaldırmalıyız. Öğrenciyi bu eziyetten kurtarmalıyız. Bu durum sınav endeksli yapının ortaya çıkardığı çelişkili bir durumdur.''
''Test çözmek çok yönlü gelişimi engeller"
Prof. Dr. Turan, sınavlar sektör haline dönüştüğünü belirterek, sınavların eğitim sistemini, aileleri ve öğrencileri yaraladığını bildirdi.
Prof. Dr. Turan, şöyle devam etti: ''Öğrenciler, veliler ve eğitimciler lise, dershane, test büroları, özel etüt merkezleri ve özel ders arasına sıkışmış durumdadır. Aileler gelirlerinin büyük bir kısmını çocuklarının eğitimin harcıyor. Ailenin eğitime yaptığı harcamanın sonuçsuz kalması ailelerde ciddi bir psikolojik travmalara, ümitsizliğe, kaygılara yol açıyor. Sınavı kazanamayanları kimse tartışmıyor. Kimse sınavı kazanamayan 17-18 yaşındaki gençlere ne olduğunu merak etmiyor. Başarı, liselerin üniversiteye ne kadar öğrenci gönderdiğiyle ölçülüyor. Bazı illerde başarı düzeyinin düşmemesi için başarısız öğrencileri sınava sokmama yöntemleri aranıyor. Başarı üniversiteyi kazanmak olarak değil, çocuğun kendini tanıması, ifade etmesi ve potansiyelini ortaya koyması olarak tanımlanır.''
''Ailelerin yarışına dönüştü"
Prof. Dr. Turan, her yerin testlerin çözüldüğü mekanlara dönüştüğünü belirterek, ''Herkes test çözüyor. Test çözmek çocuğun çok yönlü gelişimini engeller'' dedi.
Ailelerin, öğretmenlerin, özel eğitim kurumlarının eğitime farklı anlamlar yüklediğini anlatan Prof. Dr. Turan, şunları kaydetti: ''Her çocuk öğrenme heyecanıyla doğar. Bunların öğrenme motivasyonunu önce anne ve babalar, sonra okul ve sınav sistemi bozar. Sınava endeksli eğitim sistemi çocuğun dengesini bozuyor. Çocuklar 'Ailem neden benden bu kadar şey bekliyor? Ben neden saz çalmayı öğrenemiyorum, şiir dinletisine katılmıyorum, insani yönümü güçlendirecek aktivitelere katılamıyorum, neden at yarışına dahil ediliyorum. Haftada 400 soru çözen bir kişi oldum' diyor. Öğrenci bu baskıyı zihinsel olarak üzerinden atamıyor. Sınava endeksli eğitim sistemi ailelerin ve çocukların umutlarını suya düşürüyor. Sınavlar ailelerin yarışına dönüştü.''
''Sorunları çözmek yerine çocuklarımızı harcıyoruz"
Prof. Dr. Turan, gelecek kaygısının öğrencilerde psikolojik bozukluk ve bunalımlara yol açtığını belirterek okul, dershane ve özel ders arasına sıkışan çocukların en güzel günlerini zamanla yarışarak geçirdiğini vurguladı.
Tüm vaktini sınavlara hazırlanarak geçiren çocukların eğlenmediğini, gezmediğini, sanatla ilgilenmediğini ifade eden Prof. Dr. Turan, şöyle konuştu: ''Türkiye'de aileler çok baskıcı. Anne ve babalar evde sürekli sınavı konuşuyorlar. Eğitimin yıllanmış sorunlarını çözmek yerine çocuklarımızı harcıyoruz. Çocukların sabah akşam evde, okulda, otobüste çözdüğü standart testler, çocukların farklılıklarını ve güzel yönlerini törpülüyor. Aşırı motivasyon ve aşırı baskı çocuğun kendinden şüphe duymasına yol açıyor. Öğrencilerin çoğu sınav kaygısı yaşıyor. Öğrenciler, 'Ailemin emeklerini boşa çıkaracağım, bu sene de kazanamazsam herkese rezil olacağım' gibi nedenlerle kaygı yaşıyor. Sınava girecek öğrenci ameliyata girecek hastadan daha kaygılı. Kız öğrenciler erkeklere oranla daha kaygılı. Çocuğun yaşadığı sınav kaygısını gidermek için stres grup terapileri yapılıyor. Bu sistem insani olmaktan çıkıyor. Çocuklara aşırı baskı var. Sınavlarda başarılı olma kaygısı çocuğu insanlıktan çıkarıyor. Kimin kazandığı önemli değil, sınavlarda çocuklarımızı ve geleceğimizi kaybediyoruz.''