Şimdi yenilenme zamanı

İsveç’te izleyici rekoru kıran The Unthinkable (Kıyamet/2018) bugün gösterime girdi. Hümanist dram, karakterlerin derinliği, yetkin performanslar, etkileyici aksiyon sahneleriyle distopik gerilim türüne yeni bir boyut getiriyor.

Aslı Selçuk

The Unthinkable filminin İsveçce başlığı Den Blomstertid Nu Kommer, eski bir İsveç ilahisi. Bu İsveç ilahisine gönderme yapan başlığın anlamı ise ‘Çiçek açma zamanı geldi’. Ülkede 1693’ten beri geleneksel olarak düzenlenen bu yenilenme töreni her yıl, okullar kapanınca yaz tatillerinde gerçekleştiriliyor. Yönetmen Victor Danell distopik geriliminin iletisine göre bu başlığı öngörmüş, çok ta doğru düşünmüş.

Vanga kasabası, Aralık 2005. Alex (Christoffer Nordenrot) yaşamının kritik bir dönemindedir. Babası Björn (Jesper Barkselius) baskıcı, kontrolcü, kompo teorileri saplantılı bir adamdır. Annesi Klara (Ulrika Backström) mutsuz evliliğine oğlu için katlanmaktadır. Bir gece Klara evi terkeder, aynı günün sabahı Alex’in kız arkadaşı Anna da (Lisa Henni) ailesiyle Stockholm’e taşınır. Kendisini yapayalnız hisseden Alex, ‘Ben bu ülke için savaştım, şimdiyse yaşamak için ayak işleri yapıyorum’ diyen eski asker, yeni trafo merkezi çalışanı babasıyla başbaşa kalır. O da babasına fazla dayanamaz Stockholm’e dayısının yanına gider.

Aradan yıllar geçer. Kendini toplumdan soyutlayan, dış dünyaya kapatan Alex ünlü bir piyanist olmuştur. Geçmişi, eski sevgilisi Anna’yı unutamamıştır. Çocukluk kasabasında kalan piyanosunun ruhu olduğunu düşünmektedir. Büyük kentlerde herşey ona göre ruhsuzdur. Ünlü yaz kutlaması arifesinde Stockholm’de patlamalar olur, halk huzursuzdur. Telefon, TV, haberleşme, internet hatları kesilir. Gökten helikopterler ve ölü kuşlar düşer. Ülkede panik başlar. Patlamalar İsveç’in iç meselesi olduğu için yabancı askeri güçlerin ülkeye girişine izin verilmez. İsveç’in altyapısının güvenliği yıllardır ihmal edilmektedir. Rusların saldırdığını düşünen Björn savaş için hazırlanır. Trafodaki iş arkadaşları bu kargaşa için göçmenleri, bilgisayarları suçlarlar. Ülke en yüksek alarm seviyesine geçer, savaş riski ile karşı karşıyadır.

Alex, annesi Klara’nın patlamalar sırasında öldüğünü öğrenince eski piyanosunu almak için Vanga’ya döner, kilisede gençlik aşkı Anna’yla karşılaşır. Suçluluk ve pişmanlıkla dolu olan Alex, Anna ve ailesine yardım etmeye karar verir. Parlamento feshedilir, yerine savaş kurulu geçer. Dünyanın en zengin altıncı ülkesi, sosyal refah düzeyi yüksek, Rusya’nın Baltık Denizi’ndeki askeri faaliyetleri nedeniyle mecburi askerlik hizmetini geri geitren İsveç kaosun eşiğindedir. Bu saldırıyı kim düzenlemiştir, İşid mi, Rusya mı yoksa uzaylılar mı ?

Filmini iki bölüme ayıran Danell, insanların huzurlu, mutlu olduğu, birbirlerini sevip saydıkları bölümü yavaş, yumuşak, şiirsel, düşsel bir anlatımla betimler. Zaman geçişleri belirgindir. İkinci bölüm savaşın, kaosun, karmaşanın başladığı bölümdür. Dünyada terörizm tehditinin artmasıyla İsveç’i örten karabasanı bir aksiyon filmi temposunda, karamsar bir bakışla anlatır. Bu karamsarlığa,hızlı anlatıma karşın Danell, karakter odaklı, karmaşık ilişkileri derinlemesine anlatan, hümanist bir distopik gerilim çekmeyi başarmıştır. Alex, Björn ve Anna yaşam savaşımı verirken yeni bir ülke, yeni bir toplum ortaya çıkar. Bu zorlu süreç sonucunda tüm ülke yenilenir.

Filmin iletisi açıktır: Kırılan ilişkiler güçlenerek yeniden kurulur. Toplum birbirinden güç alarak dayanışarak ayakta kalır. Çok geç olmadan birlikte geçirilen zamanların değeri bilinmelidir. 800 bin insan kendileri için en değerli unsuru, anılarını, hatıralarını yitirmişlerdir. Geçmiş, anılar, gelenekler, görenekler olmaksızın sağlam bir gelecek kurulamaz.


Victor Danell’in yönettiği, senaryosunu V.Danell ile Christoffer Nordenrot’un yazdığı, müziğini Gustav Spetz’in bestelediği, Christoffer Nordenrot, Jesper Barkselius, Lisa Henni, Ulrika Backström, Pia Halvorsen, Magnus Sundberg’in oynadığı The Unthinkable (Kıyamet/ 2018) bugün gösterime girdi.