Silivri 'kumpas'a ne diyor - 3

Benim hayatıma müdahale ettin ya!

Utku Çakırözer / Cumhuriyet

Silivri’de son görüşmeleri meslektaşlarımız Tuncay Özkan ve Deniz Yıldırım ile yaptık. Eylül 2008’de tutuklanan Tuncay Özkan, altı yıldır Silivri’de. Özel yetkili mahkeme müebbet hapis cezası verdi. Ancak temyiz süreci devam ediyor. Aydınlık’ın eski Genel Yayın Yönetmeni Deniz Yıldırım ise Kasım 2009’da tutuklandı 16 yıl 10 ay hüküm giydi. Başbakan Erdoğan’ın, “İçeride günahsız yatanlar var” dediği gün yaptığımız görüşmelerden kalanlar şöyle:

Son kitabı ‘Kumpasın Tanıkları’
Deniz Yıldırım, ‘içeri’deki son kitabına yeni noktayı koymuş. Ergenekon sürecine tanıklık eden 23 tanınmış ismin, davalardaki tanık ifadelerini konu alan kitabın adı ise geçmişten güncel tartışmalara bağlanıyor: “Kumpasın Tanıkları.” Yıldırım, gazetesi Aydınlık’ta da 5 Mart 2013’ten itibaren Ergenekon sürecinde dinlenen 157 tanığın ifadelerini konu alan bir yazı dizisi yayımlamıştı. Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu’nun yeniden yargılama yönündeki girişimini desteklediklerini açıklayan Yıldırım, bu girişimin 17 Aralık operasyonu ile başlayan yolsuzluk soruşturmasını örtmek için yapıldığı yönündeki eleştirilere ise şu yanıtı verdi: “Sonuç alıcı ve mantıklı bir öneri. Buna karşı direnip cephe oluşturulmasına anlam veremiyorum. ‘AKP’nin yolsuzlukları gizlenecek’ deniyor. Biz aptal ya da geri zekâlı değiliz ki! Hayatımız zaten AKP’nin yolsuzlukları ile mücadele ederek geçti.”

‘Cemaat giderse AKP normalleşir’
AKP ile cemaat arasındaki kavga konusunda Yıldırım’ın görüşü de şöyle: “AKP’nin altından cemaati çektiğinizde normal bir partiye dönüşür. Eğer CHP yönetimi fırsattan istifade edeyim diye cemaat ile işbirliğine gidecek olursa Türkiye’yi çok daha büyük bir bela bekliyor. Ergenekon’dan çıkış ancak AKPcemaat koalisyonunun sonu ile olur. Sadece buradaki insanların değil, Türkiye’nin başına örülmüş bir çuval bu Ergenekon. Buradan çıkış özgürlük ötesi bir anlam ifade ediyor. Sadece davalar anlamında değil, Türkiye’de hukuk güvenliği açısından da önemli bir noktadayız. CHP’yi halktan koparacak şey cemaate angaje olmasıdır. Böyle giderse belediyeleri kazanamaz hale gelecekler. Kumpasa karşı mücadelenin merkezi ise AKP olacak. AKP hem yolsuzluklarını aklıyor, hem çete ile mücadele ediyor görüntüsü veriyor. Ana muhalefeti sürecin dışına itiyor. Zekeriya Öz’e CHP nasıl sahip çıkıyor anlamış değiliz.”


‘Paralel’ dediği için yargılanıyor
Başbakan Erdoğan yolsuzluk operasyonundan sonra cemat ile kavgasını paralel devlet ve devlet içinde devlet sözleriyle başlatmıştı. Yıldırım da kendisini yargılayan mahkemeyi ‘Devlet içinde devlet misiniz?’ sözüyle eleştirdiği için hakkında hakaret davası açılmış. Hâlâ da sürüyor. Bakalım ne sonuç çıkacak..

Tuncay Özkan: Başbakan sürekli ‘kimin hayatına müdahale ettik’ diye soruyor ya.. Benim hakkımı hukukumu yok ettin, diyorum ben de
Deniz Yıldırım: AKP’nin yolsuzlukları gizlenecek’ deniyor. Biz aptal ya da gerizekalı değiliz ki! Hayatımız zaten AKP’nin yolsuzluları ile mücadele ederek geçti.

Hukuk Artık Yok
Tuncay Özkan güncel tartışmaları değerlendirirken yıllardır yaptığı adalet ve hukuk çağrısını yineliyor.... Cezaevinde kalanları, iki şeyin hayata bağladığını söyleyen Özkan, “Aileleri ve umutları” diye sıraladı. Ancak ülkenin içinde bulunduğu duruma da isyan etmeden duramadı: “Temel sorun şu: Altı yıldır içerideyiz ve hâlâ kendimizi anlatmaya çalışıyoruz. Geçmişi anlatmaya çalışıyoruz. Oysa geleceği konuşmamız lazım, Türkiye’nin geleceğini, çocuklarımızın geleceğini.... Benim 6 yıldır burada olmam artık sadece benim değil, tüm Türkiye’nin sorunu olmalı. TBMM Başkanı Cemil Çiçek ‘Yargı bağımsızlığı ölmüş’ diyorsa zaten bu ülkede hukuk bitmiş demektir. Nasıl çıkıp da geleceğimizi düşüneceğiz ki... Demokrasi, Cumhuriyet nasıl ileri gidecek?”

‘500 dilekçe gitti, bir tanesi bile...’
“Ülkede genel, özel ve idari hukuk kuralları, artık yok” diyen Özkan düşüncelerini şöyle aktarıyor: “Referandumla kabul edilen HSYK düzenlemesinden 3 yıl sonra geri dönüyorsun. Niye? Kumpas var diye. Aynı nedenle Ergenekon’da geri dönmeyeceğinin garantisi var mı? O zaman neden beni yatırıyorsun burada haksız, hukuksuz yere? Yargılamalardaki haksızlıklar, hukuksuzluklar için HSYK’ye 500 tane dilekçe gitti. Bir tanesine bile işlem yapılmadı. Ben Tuncay Özkan için değil, Türkiye için mücadele ediyorum burada ve adalet istiyorum. Aldığım cezanın 16 yılı sadece gazetecilik yaptığım için. Zekeriya Öz kahramandı, şimdi kötü adam oldu. Ben ne o gün için kahraman derim, ne de bugün için. Hukuk baksın usulsüzluk varsa, kim olursa olsun üzerine gitsin. Tek istediğimiz şey adalet. Demokrasi, adalet ve Cumhuriyet kazanmak zorunda. 6 yıl burada işkence altında yaşamamın bedeli bu.”

“Bu kaosun Türkiye’yi batıracağına” işaret eden Özkan, “Türkiye gerçekten çok sıkıntılı, acılı dönemlere girer. Zorbalıklara yeniden döneriz. Askeri vesayeti de sivil vesayeti de önlemenin tek yolu hukuk devletini geri getirmektir” dedi. Sonra da sözü AKP-cemaat savaşının sonuçlarına bağladı: “AKP-cemaat ortaklığı yıkılırken Türkiye’yi de peşinden sürüklüyor. Paçasından yakalamış kendisi ile birlikte çekiyor. Dünyada da ilginç gelişmeler oluyor. Bölgede ve Türkiye’de Müslüman Kardeşler yani İhvan kafasına destek bitti. Ekonomi yerinde sayıyor. Üretim yok, sosyal yapının tüm taşları da tek tek söküldü. Bu iktidar, Türkiye’yi bütünleştiren ‘Türklük taşı’nı bile sökmeye kalktı. Başbakan sürekli ‘kimin hayatına müdahale ettik’ diye soruyor ya... Benim. Benim hayatıma müdahale ettin. Benim hakkımı hukukumu yok ettin diyorum ben de. Adalet şimdi ve herkes için olmalı. Bu ülkenin en değerli varlığı, hukuk, ortadan ortadan kaldırılıyor.”

‘Gezi’yi anlamayan kaybedecek’
Başta CHP olmak üzere tüm partilerin Gezi Parkı protestolarını iyi okuması ve anlaması gerektiğini belirten Özkan, “Hani Gezi’yi anlamıştınız? Nerede adaylarınız? Gezi Direnişi, ‘İkinci Kurtuluş Savaşı’dır’. Anlamayan kaybedecek” dedi. Son olarak AKP-cemaat savaşında kendi tavrını şöyle ortaya koydu. “AKP mi, cemaat mi diye sormak verem mi, kanser mi diye sormak gibi. Ben doğruyu, adaleti, hukuku destekliyorum. İkisi arasında kim kazanmış kim kaybetmiş umrumda değil. AKP ile cematten biri ile birlikte olmak düşmanla birlikte olmak gibidir. Benim kendi politikam, dünya görüşüm var. Cemaat ile de AKP ile de gidilecek yol, yol değildir.”