Şikemperver'den gurmeye
Fransızca iyi yemesini, içmesini bilen, zevk ehli kişi anlamındaki “gourmet” sözcüğü de günlük dilimize “gurme” olarak geçti.
Artun ÜnsalEskiler güzel yemek tutkunlarına “şikemperver” ya da “şikemperest” derlerdi. “Şikem” yani işkembe, aslında Farsçadan dilimize girmiş bir sözcük. Bu bağlamda; “şikemdar” şişman ya da göbekliyi, “şikembende” ise midesine esir olan kişileri tanımlardı. Bir de “şikemhar” sözcüğü kullanılırdı, ne bulursa yiyen anlamında. Eskiyi unutmakta üstümüze yoktur. Hele, işin içine bir de “küreselleşme” olayı girince; Fransızca iyi yemesini, içmesini bilen, zevk ehli kişi anlamındaki “gourmet” sözcüğü de günlük dilimize “gurme” olarak geçti. Maruzatım sadece “gurme” üzerine değil. Madem ufkumuzu dışarı çevirdik, Fransızcada insanları yemek alışkanlıkları ve tarzlarına göre ayıran, ancak hepsi de “G” harfi ile başlayan sözcükleri sıralayayım dedim. Tıpkı “şikem”le başlayan tanımlamalarda olduğu gibi. Eh sizler de sofra dostlarınızı Frenkçe bir sınıflamaya tâbi tutarsınız. “5 G” lerin ilk üyesi “goinfre” (guanfr okunur), görgüsüz, kaba, hem miktarca çok hem de pis bir biçimde yiyenler için kullanılır. “Kıtlıktan mı çıktın. Hayvan gibi yemesene!” diyeceğiniz kişilerdir; yol yordam,“adâb-ı muaşeret”ten bihaber. Yer, üstüne başına döker, devirir, dilerse geğirir, ona kim karışır? “Glouton” (gluton) ya da “goulu” (gulü) sıfatlı ise bir üst basamaktadır. Hem açgözlü hem de önündekileri silip süpüren, gözü doymayan “emici”lerdir bir bakıma. Boğazlarından “her şey” geçer; kedi gibi, cüsselerinin üstünde yerler. Üçüncüsü “gourmand” (gurman okunur, obur kişileri betimler. Çok yerler ama yemeğin güzelini sever ve seçerler. Eh, yedikleri ağızlarını sararsa, tutmayın onları; affetmezler! “Gourmand”, yerine göre olumlu ya da olumsuz tınılı bir sözcük. Bu yüzden, zevk sahibi oburları ayırmak için, “gourmand raffiné” veya ince dil, ağız, gaga benzetmeleriyle, “fine gueule”, “fine bouche” ya da “bec fin” denir Frenkçede. “Gourmet” saygın bir konumdadır: Ağzının tadını bilen, yemek ve içmekten anlayan kişidir. Damak tadı ince ve bilgilidir. Tattığı, yudumladığı yemek ve içkiler arasında sağlıklı bir “mukayese” yapma yetisi vardır. İyi pişmiş bir ekmek almak için gerekirse beş fırın gezer, iyi bir şarap içmek için gerekirse bütçesini de zorlar. Damak tadından taviz vermez; her şeyin en iyisine düşkündür. Ancak hiç de bencil değildir; paylaşmak ister yiyip içtiklerini. Beşinci “G”miz “gastronome” (gastronom) ise, kültürlü, deneyimli bir lezzet avcısıdır. Yeme-içme sanatından gerçekten anlar. Ayrıca, kendi de iyi yemek yapar. Damak tadı uzmanıdır, sofra adabı ve tanzimi ve yiyecek sunumunu da iyi bilir.
İşte size hepsi de “G” harfi ile başlayan yakın ya da uzak akraba sözcükler. Şimdilerde, “en iyi” lokantalar, şaraplar, kebapçı, kokoreççi ya da dondurmacılar hakkında fetva vermek moda ya, işin tehlikesi de var. Kimse alınmasın, gerçek bir gurme ve gastronom olmak o kadar kolay değil; bilgi, eğitim, görgü ve deneyim ister. Bereket, eskilerde Refik Halid, sonraki kuşaklarda merhum Tuğrul Şavkay gibi, ülkemizde bu özelliklere sahip kişilerin sayısı giderek artıyor.