Şiirimizin ‘uç beyi’ 100 yaşında
Modern Türk şiirinin öncülerinden İlhan Berk’in 100. doğum yıldönümü için hazırlanan ‘Şiir Her Yerdedir: İlhan Berk 100 Yaşında’ sergisi Yapı Kredi Kültür Sanat’ta ziyaretçilerini bekliyor.
Emrah Kolukısa
Behçet Necatigil’in deyişiyle ‘şiirimizin uç beyi’ İlhan Berk’in 100. doğum yılı şerefine Yapı Kredi Kültür Sanat’ta açılan bir sergi ünlü şairin üretimini, iç dünyasını ve hayatının önemli dönüm noktalarını onun kitapları, resimleri, defterleri ve özel eşyaları üzerinden sunuyor meraklılarına. Küratörlüğünü Necmi Sönmez’in üstlendiği ‘Şiir Her Yerdedir: İlhan Berk 100 Yaşında’ başlıklı sergi “Omurga/25 Şiir Kitabı”, “Evren/Resimler”, “Yörünge/Kitaplık”, “Kılavuz/Defterler”, “Kabuk/Eşyalar” ve “Harfler/Formlandırma Çabaları” başlıklı altı bölümde şairin üretimine odaklanıyor.
Öncelikle şunu teslim etmek gerekir ki, Necmi Sönmez içerik anlamında ve Yeşim Demir de tasarım anlamında çok özenli bir iş koymuşlar ortaya. Elbette sergiden çıktığınızda tadı damağınızda kalıyor ve dahasını, çok dahasını istiyorsunuz ama nihayetinde bu da bir büyük yaratıcının dünyasına sadece bir giriş niteliğinde ancak; onu daha yakından tanımak isteyenler kitaplarını alıp okuyacak, oturup internetten mi olur artık, kitaplıklardan mı, eski söyleşilerini karıştıracak, belki Enis Batur’la olan mektuplaşmalarını inceleyecek ya da serginin kataloğunu alıp çizimlerine uzun uzun bakacak, farklı ve kişisel bir yolculuğa çıkacak. Şurası kesin, ‘Şiir Her Yerdedir’ sergisi böylesi bir yolculuğun ilk gidiş biletini kesiyor, dönüp dönmemek size kalmış.
Sergi alanının girişindeki yazıda küratör Necmi Sönmez “Serginin çıkış noktasını İlhan Berk’in şiir kitapları, çizimleri, defteri ve kitaplığı oluşturuyor” diyerek çerçeveyi çiziyor ve ekliyor: “O kendi haritasını kitaplar üzerinden çizerken, bir şekilde kendisi hakkında en ilginç, çarpıcı bilgileri de veriyordu. Bunu serginin odağına yerleştirmek için İlhan’ın kabul ettiği şiir kitaplarının tüm baskılarını bir araya getirdim. Onun her şiir kitabı bir sonrakine uzanan ağları, kökleri içeriyordu.”
25 kitaplık omurga
Serginin omurgasını İlhan Berk’in 25 kitabı oluşturuyor. 1940’lardan itibaren yayımladığı şiir kitaplarının eski ve yeni basımlarıyla beraber yer aldığı bu bölümde sağ kolda kitapları ve onlara dair kısa yazıları (bazısı bir değerlendirme, bazısı bir geri plan hikâyesi, bazısı da bir diyalog) görürken sol koldaki duvarda da İlhan Berk’in kendi çizimleriyle belki de bambaşka bir sanat eserine dönüşmüş sayfaların sergilendiğini görüyorsunuz. 25 kitaplık bu turu bitirip de sola döndüğünüzde genişçe bir salon karşılıyor sizi ve burada da Berk’in farklı dönemlerde yaptığı resimleri inceleme fırsatı buluyorsunuz.
Bu salonun bir duvarı ise İlhan Berk’in Bodrum’da yaşamaya başladığı 1970 yılından itibaren bizzat kullandığı kendi kitaplığına ayrılmış. 1000’den fazla kitabın yer aldığı bu kitaplığın görüntüsü bile tek başına çok etkileyici gerçekten, ama serginin küratörü ve tasarımcısı bununla yetinmemiş ve kitaplıkta yer alan tüm kitapları bir tablet üzerinden kısaca inceleyebilmemizi sağlayan interaktif bir uygulama yerleştirmişler hemen önümüze.
Yine dağlardasın...
Bu salonun hemen yanında küçük bir oda daha var, İlhan Berk’in şahsi eşyalarının toplandığı bir bölüm burası. Burada sergilenen nüfuz cüzdanından tam adının Emrullah İlhan olduğunu ve soyadının da Birsen olarak kayıtlarda geçtiğini öğreniyor; onun hangi daktiloda (Consul marka) yazdığını, piposunu, saatlerini, resim çizerken kullandığı fırça ve boyalarını görüyoruz. Yine burada ince uzun saman kâğıdından bir deftere yazılmış bir not çarpıyor gözümüze: “lhan Berk, yine dağlardasın herhalde. Özledim. Ara lütfen. küçük İskender.”
Gerçek bir hazine
Sırada ikinci kat var. Burada gerçek bir hazine bekliyor meraklı okuru: İlhan Berk’in defterleri. Zaten serginin bu bölümü ‘Ben İlhan Berk’in Defteriyim’ başlığını taşıyor ve camekânların içinde İlhan Berk’in farklı dönemlere ait çalışma defterleri sergileniyor. Bunları görünce insan keşke defterlerin içlerine daha fazla bakabilseydik diyor doğrusu, sadece kapaklarını görmek yetmiyor. Ama burada da hoş bir sürprizle karşılaşıyoruz ve iki uçta projeksiyonla duvara yansıtılmış filmlerde defterlerin içini de inceleyebileceğimiz görüntüler olduğunu fark edip mutlu oluyoruz. Artık gönül rahatlığıyla çıkıp Beyoğlu’nun gündelik kalabalığına karışabiliriz, belki bir İlhan Berk dizesi de eşlik eder bize, belki.