'Şifa hücreleri' ile saç dökülmesine son

2010 yılının 'Estetik Trendi' olan kendi kanınla tedavi yöntemi kadınlara dolgun saçlar sunuyor.

cumhuriyet.com.tr

Transmed Medikal Direktörü Dr. Melike Külahçı, ‘’Reversa’’ tedavisinin kadınlarda nasıl mucizeler yarattığını anlatıyor.

Reversa, hastanın kendi kanında elde edilen trombositlerin yine kendi kanından trombositlerle aktive edilerek saçlı deriye uygulanması anlamına geliyor.

Reversa sistemi ise genetik ya da mevsimsel sebeplerle seyrekleşmiş ancak tamamen dökülmemiş saçları olan erkek ya da kadın hastalara uygulanabiliyor. Bölgesel saç dökülmesi hastalığında da başarılı olmaktadır. Böylece kadınların saç dökülmesi ve saçlarında ki seyrekleşmelere çözüm olabilecek bir işlemi.

Reversa, saç dökülmesini önleyici ve uygulanan bölgede saç hacmini arttırıcı etki gösterir. Reversa uygulanan hastalarda 4 ay sonunda saç dökülmesinin geçici olarak durduğu ve uygulama yapılan bölgedeki saçlarda hacim kazanımı olduğu gözlendi.

Reversa tedavisinde öncelikle hastanın saç seyrekleşme haritası çıkarılır ve kayıtlara geçirilir. Bu çalışma hastanın sonuçlarını takip edebilmek açısından önemli.

Reversa sisteminde bilinen bir yara iyileştirme formülü olan P.R.P kullanılmaktadır. Bu işlem için hastadan 30 cc, yani kan vermeye gittiğimizde verdiğimiz bir tüp kan ile yaklaşık aynı miktarda kan alınır. Alınan kan özel santrifüj aletinde belirli bir süre çevrildikten sonra kırmızı ve beyaz kan hücreleri, plazma sıvısı ve plateletler olarak etmenlere ayrılır.  Elde edilen plateletler özel bir işlemden geçirilip aktive edilerek saçlı deriye uygulanıyor.

Reversa sistemi içerisinde kullanılan ve uygulamanın kemiğini oluşturan P.R.P yani ‘Plateletten Zengin Plazma’ 1970’lerden beri tüm dünyada yara iyileştirmesini hızlandırmada kullanılan bir kan yan ürünüdür. Özellikle de geçtiğimiz on yıl içerisinde Amerika’da spor sektöründeki yıldız atlet ve beyzbolculara uygulanmış olması P.R.P’yi kamuoyunda bilinen bir tedavi yöntemi haline getirdi.

Hastanın kendi kanı ve yine kendi vücudundaki doğal aktivatörlerden elde edildiği için Külahçı'ya  göre, herhangi bir yan etkisi ve alerjik reaksiyon riski yok.