Şiddet Türkiye'de ve her yerde
12 Eylül sonrasında, Uluslararası PEN adına Türkiye'ye gelen Pinter, bir resepsiyona katılıyor. ABD büyükelçisinin ‘Siz buradaki gerçekleri anlayamamışsınız’ demesi üzerine, ‘Benim söz ettiğim gerçekler testislerinize elektrik verilmesini kapsıyor’ diye karşılık veriyor. Oyunun yönetmeni Ümit Doğan da, ‘Bizi ilgilendiren gerçekler de bunları kapsıyor’ diyor.
Öznur Oğraş Çolak/Cumhuriyet
Şişli’nin arka sokaklarından birinde, deyim yerindeyse değişik ve güzel işler ortaya çıkaran bir tiyatro Gri Sahne... Bu aralar “Karanlık Ağzımın İçinde” adlı son oyunuyla tiyatroseverlerin karşısına çıkıyor.
“Karanlık Ağzımın İçinde” Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Harold Pinter’ın 5 kısa oyunundan oluşuyor. Pinter ülkemize yabancı bir yazar değil, bizleri tanıyan ve iyi anlayan bir yazar. böyle olduğunu söylüyorum, çünkü ülkemizde yaşanan baskıları ve işkenceleri anlattığı iki oyunu var Pinter’ın.
Uluslararası PEN, 1980’lerde Amerikalı yazar Arthur Miller ile Pinter’ı 12 Eylül sonrası Türkiye’de tutuklu ve baskı altında bulunan yazarların durumunu yerinde incelemekle görevlendirmişti. Pinter, gazetemize de geldiği Türkiye ziyaretinin ardından iki oyun kaleme almıştı: “Dağ Dili” ve “Yolluk”...
Diyarbakır’daki izlenimlerinden hareketle yazdığı “Dağ Dili”nde cezaevinde yatan yakınıyla Kürtçe konuşmasına izin verilmeyen bir kadının hikâyesi anlatılıyor. “Yolluk” (Bir Tek Daha) adlı oyununda ise, Türkiye’de siyasi baskılara uğramış, sırf yazdıklarından dolayı hapse girmiş kişileri, Londra’da tanıştığı iki Türk kadından esinlenerek, işkenceyi anlatıyor.
“Pinter 1985 yılında Türkiye’de bir resepsiyona katılıyor. ABD büyükelçisinin siz buradaki gerçekleri anlayamamışsınız demesi üzerine, benim söz ettiğim gerçekler testislerinize elektrik verilmesini kapsıyor, diye cevap veriyor. Bizi ilgilendiren gerçekler de bunları kapsıyor” diyor oyunun yönetmeni ve oyuncusu Ümit Doğan.
Pinter oyunlarında genelde insanlar üzerindeki baskıyı işliyor. Bu 5 oyunda da, şiddetin evrenselliği ve normalleştirilmesini görüyoruz. “Tamı Tamına”da Pinter’ın kelime oyunlarıyla kurduğu oyunun ne kadar absürd ve bir o kadar da dehşet verici olabileceğine tanık oluyoruz. “Yeni Dünya Düzeni”nde her gün dünyanın herhangi bir yerinde insanların birbirlerine uyguladığı normalleştirilmiş şiddet anlatılıyor. “Parti Zamanı”nda ise ‘seçkin insanların’ partisi devam ederken dışarda olanlar sahneye taşınıyor.
Doğan, “Parti Zamanı”nın yazın yaşanan Gezi Direnişi sürecinden sonra çok şey ifade ettiğini söylüyor:
“Gezi olmasaydı oyunu anlamayabilirdik. Pinter’ın yazdığı bu 5 oyun yaklaşık 10 yıllık bir döneme ait. Yazarlık kimliğini farklı bir yere taşıyarak politik oyunlar yazmış. Bunlar da bizim şu anda içinde yaşadığımız duruma bire bir uyuyor. İlk 4 oyun insana uygulanan açık şiddet. ‘Parti Zamanı’ ise gizli olan şiddeti ortaya koyuyor.”
Pinter oyunları, bizim alıştığımız tiyatro estetiğinin dışında. Başka bir formda, yalın. Oyun metnine bağlı kalmak gerekiyor, çünkü her oyunun kendi biçimi, bütünlüğü ve ritmi var. Pinter’ın oyunları tam bir oyunculuk oyunu aslında... “Karanlık Ağzımın İçinde” de sadeliği direten bir oyun. Gri Sahne ekibi de ışık, dekor ve kostüm tasarımında olabildiğince yalın kalmaya özen göstermiş.
5 kısa oyunun çevirisinin de Gri Ekibine ait olduğu “Karanlık Ağzımın İçinde”de, Cem Büyük, Deniz Gündoğmuş, Esra Ergün, Gökşin Erdemli, Melis Özdemir, Özkan Özen, Recep Gogen, Sema Özkan Yorgun, Sevda Ertaş, Şafak Ersözlü, Şaziye Konaç rol alıyor.