Şeytan’dan sonra
Tüm zamanların en iyi korku filmi The Exorcist (Şeytan/ 1973) 44 yaşında, sinema tarihinin kült korku filminin yaratıcısı William Friedkin ise 82 yaşında. William Friedkin yönetmenlik kariyerini Şeytan’dan Önce ve Şeytan’dan Sonra diyerek iki döneme ayırıyor.
Aslı Selçuk/CumhuriyetYönetmen, senarist, yapımcı William Friedkin’in filmografisinde dünya sinema tarihinde kült klasiğe dönüşen psikolojik korku filmi The Exorcist’in (Şeytan) yeri apayrı bir konumda.
Sinemacı meslek yaşamını Şeytan’dan Önce ve Şeytan’dan Sonra olmak üzere iki döneme ayırıyor. “Şeytan’ı çektikten sonra yaşamım tümüyle değişiverdi. Giderek yalnızlaştım. Çok para kazandım, Manhattan’da koskoca bir apartman dairesi, Los Angeles yakınlarında bir ev satın aldım. Yolda yürümez, metroya binmez oldum. Filmlerinin gerçekten kopuk olan Stanley Kubrick’e yakışır bir yaşam tarzı sürmeye başladım. Benim filmlerimin gerçekle doğrudan doğruya bağlantısı vardır” diyen Friedkin Şeytan’ın onu fiziksel ve tinsel anlamda etkilediğini açıklıyor. William Friedkin mesleği süresince ilginç seçimler yapmış bir yaratıcı.
Francis Ford Coppola ona çekmesi için arkadaşı George Lucas’ın Star Wars (Yıldız Savaşları) adlı senaryosunu verir. Coppola’ya senaryoyu iade eden sinemacı böyle bir film üretmenin anlamsız olduğunu da söyler. Gişe filmleri (blockbuster) onun tarzı değildir. “Günümüzde izleyiciler tüm sorunları süper kahramanların çözmesini istiyorlar. Benim karakterlerim karmaşık kişilikler. İçsel dünyalarında acı çekiyorlar, pozitif eylemlere girişmiyorlar” diyen Friedkin sinema sektöründe özgürlük olmadığını, film yapmanın finansal ödünler vermek olduğunu belirtiyor.
Bağımsız ve özgür olmak içinse yaratıcının kendi çalışmalarının yapımcısı olması gerektiğini, sinema tarihindeki buna en iyi örneğin de John Cassavetes olduğunu vurguluyor.
Chicago’lu orta sınıf bir ailenin çocuğu olan Friedkin sinema ve genel kültürünü başkalarını dinleyerek edindiğini açıklıyor: “Biri bana git Orson Welles’in Yurttaş Kane’ini izle dedi. 1977-79 yılları arasında Fransız oyuncu Jeanne Moreau’yla evliydim. Jeanne bana Marcel Proust’un Kayıp Zamanın İzinde kitabını okuttu, onun sayesinde Jacques Tati’yi tanıdım”.
“Sinemada karakterler davranışlarıyla, eylemleriyle bütünleşirler” diyen William Friedkin eylemin psikolojiyi beraberinde getirdiğini irdeliyor: “Kanunun Kuvveti’ndeki takip sahnesi salt izleyiciyi etkilemek için değildi, başkahramanın ruh halini, saplantısını, paranoyasını da yansıtıyordu”.
Bazı filmlerinin politik iletiler taşıdığı, Cruising’in homofobik bir çalışma olduğu, Vur Emri’nin ölüm cezasını savunduğu düşüncesine yönetmen katılmıyor: “Hiçbir zaman politika yapmam. Her zaman çevreye bir belgeselci gibi yaklaşırım. İlk belgeselim The People vs Paul Crump’ta idam cezasına mahkum bir adamın dava sürecindeki eksiklikleri anlattım”.
Hollywood’u tecimsel bir sektör olarak tanımlayan Friedkin, Hollywod’un Altın Çağı’nda yönetmenlerin maaşlı olarak çalıştıklarını da vurguluyor. “Bazı sinemacılar yılda 4-5 uzun metraj çekerdi, bense iki film arasında altı yıl bekledim, boş kaldım” diyor.
“Film yönetmek bisiklete binmek gibidir, seleye oturduğunuz an kaslarınız herşeyi anımsar” diyen sinemacı çok sayıda projesinin olduğunu irdeliyor. Son iki çalışması Böcek ile Katil Joe, tek mekanda geçen psikolojik gerilimler, her ikisi de Tracy Letts’in oyunlarından uyarlandılar. “ Yaş aldıkça daha bilgili olunuyor, karakterlerinizin psikolojilerini daha iyi kavrıyorsunuz, onlarla birlikte sınırları aşabiliyorsunuz. Tracy Letts bana anti kahramanların şiddet içeren dünyalarına, tutkularına, aşırılıklarına doğru uzanan tinsel bir yolculuk sundu” diyor yaratıcı yönetmen William Friedkin.
Friedkin şu sıralarda son belgeseli The Devil and Father Amorth’un (2017) yapım sonrası çalışmalarını sürdürüyor.