Şeriatın Gölgesindeki Kadın/ 3
Tarih 12 Kasım 2008... Afganistan’ın güneyinde Kandahar bölgesi... Nazo Ana Kız Lisesi’ne devam eden öğrenciler, her sabah olduğu gibi İslami giyim kurallarına uygun formalarını giymiş okula yürürken birden yanlarında motosikletli adamlar belirdi... Kızların başlarındaki örtüyü çekip çıkaran adamlar, ellerindeki şişelerle yüzlerine asit fırlattı..
cumhuriyet.com.trAfganistan’da 1992’de köktendincilerin iktidara gelmesiyle darbe yiyen kadınlar Taliban’la birlikte tarihinin en kötü günlerini yaşadı
Afganistan’da 1992’de iktidara köktendincilerin gelmesiyle, kadınların sahip olduğu sosyal, ekonomik ve kültürel haklar bakımından çok daha geriye gidilen bir dönem başladı. Sonrasında ise 1996-2001 arasında iktidarda kalan aşırı dinci Taliban döneminde kadınlar tarihinin en kötü günlerini yaşadı.
Kelime anlamı “İslam öğrencileri” olan bu grup, şeriat okullarından yetişen ve mülteci kamplarında toplanan askerlerden oluşuyordu. Ülkeyi şeriatla yönettikleri dönemde, Afganistan özellikle kadınlara uygulanan akıl almaz baskılara sahne oldu.
Kız öğrencilerin okula gitmesi ve kadınların çalışması yasaklandı...
Hiçbir kadın yanında erkek olmadan evden çıkamıyor, erkek doktora muayene olamıyor, hatta erkek bir doktorun olduğu bir ekip tarafından ameliyat edilemiyordu... Tüm kadınlar, başlarından ayak uçlarına kadar bedenlerini bütünüyle örten burka giymek ve gözlerini de kapamak zorundaydı...
Mesleği doktorluk ya da öğretmenlik olan kadınlar, artık mesleklerini yapamaz hale geldiklerinden, dilencilikle ya da bedenlerini satarak hayatlarını sürdürmek durumunda kaldı...
Evlerin camlarından kadınların görünmemesi için camların karartılması ya da siyaha boyanması şart koşuldu...
Sokakta uygunsuz davranan kadınları cezalandırmak için din polisleri görevlendirildi. Sokakta herkesin önünde coplanıp dövüldü kadınlar... Taliban yönetiminin 2001’in sonlarında Amerikan ve NATO güçleri tarafından iktidardan indirilmesinden sonra, Afgan kadınları için bir umut doğmuştu...
2004’te kabul edilen Afgan anayasası, “Afgan vatandaşlarının -kadın ya da erkek- yasalar önünde eşit hakları ve yükümlülükleri vardır” maddesine yer veriyor. Fakat aynı zamanda, devletin dininin İslam olduğunu ve hiçbir yasanın İslam inanç ve pratiklerine karşı olamayacağını da hükme bağlıyor. Doğrudan şeriat hukuku anılmasa da, yasaların yetersiz kaldığı durumlarda mahkemelerin Hanefi fıkhından faydalanmasına izin veriyor... Hanefi fıkhı, İslam dininde Sünni mezhebinin takip ettiği dört büyük fıkıh mezhebinden birisi.
Sonuç olarak, anayasada sözü edilen “eşitliğin” gerçek anlamda uygulanmadığı ortaya çıkıyor. Çünkü esas olarak, bütün yasaların şeriata uygunluğu aranıyor...
Taliban’ın iktidardan indirilmesinden sonra, ülkenin bazı bölgelerinde kadınların bir nebze de olsa nefes aldığı söylense bile, büyük kesiminde hâlâ eski koşullar geçerli. Şu andaki devlet başkanı Karzai’nin çevresine “ılımlı Taliban” denilen birtakım grupları topladığı ve bunların kadınlara bakışının da çok farklı olmadığı belirtiliyor.
Ürkütücü veriler
• Birleşmiş Milletler Kadınlar Kalkınma Fonu’na (UNIFEM) göre Afgan kadınlarının yaklaşık yüzde 90’ı okuma yazma bilmiyor.
• Kız çocuklarının yalnızca yüzde 30’u eğitim alabiliyor. Eğitim alamayan kız çocuklarının oranı, güneydeki Urozgan ve Zabul bölgelerinde yüzde 90’a kadar çıkıyor.
• Bir Afgan kadını başına 6.6 çocuk doğumu düşüyor; ki bu dünya ortalamasının iki buçuk katından da fazla.
• Kadınların sadece yüzde 2’si doğum kontrolü uygulayabiliyor.
• Her 3 Afgan kadınından birisi, fiziksel, psikolojik ve cinsel şiddete maruz kalıyor.
• Afgan kadınlarının ortalama yaşam ömrü 44 yıl...
• Evliliklerin yüzde 70-80’i çeşitli nedenlerle baskı altında gerçekleştiriliyor. Bu nedenler arasında, aile anlaşmazlıklarını çözmek ya da borç ödemek önde geliyor.
• Birçok erkeğin, ergenlik öncesi yaşta birden fazla eşi var.
• Kız çocuklarının yüzde 57’si 16 yaşından önce evlendiriliyor. Bir kız çocuğunun 16 yaşından önce evlendirilmesinin yasak olmasına karşın, bu tür evlilikler resmi kayıtlarda yer almadığından herhangi bir yaptırım uygulanamıyor.
• Dul kalan kadınlar, ölen kocalarının akrabalarıyla evlendiriliyor.
• Kuzeydeki Faryan bölgesinde, kadınların yüzde 80’i gündelik hayatlarında şiddet görüyor; sağlık, eğitim ve hukuk hizmetlerinden tümüyle yoksunlar.
• Tecavüz, yasalarda açık bir şekilde suç olarak tarif edilmiyor.
• Kadınların mülkiyet ve miras hakkı anayasal koruma altında değil.
• Kâbil dışında aşiretler tarafından kontrol edilen, dini liderlerin ve yerel kültürün geleneklerinin geçerli olduğu bölgelerde, recm (taşlanarak idam edilme) uygulanıyor.
(Kaynak: Birleşmiş Milletler İnsani İlişkiler Koordinasyon Ofisi’ne bağlı IRIN -Integrated Regional Information Networks-Bölgesel Bilgi Ağı Birimi- ve BM Küresel Kadın Fonu.)
Ölümüne okumak...
Tarih 12 Kasım 2008...
Afganistan’ın güneyinde Kandahar bölgesi...
Nazo Ana Kız Lisesi’ne devam eden öğrenciler, her sabah olduğu gibi İslami giyim kurallarına uygun formalarını giymiş okula yürürken birden yanlarında motosikletli adamlar belirdi... Kızların başlarındaki örtüyü çekip çıkaran adamlar, ellerindeki şişelerle yüzlerine asit fırlattı.. 11 kız öğrencinin ve 4 kadın öğretmenin ağır yaralandığı olayda, bir öğrenci görme yeteneğini kaybetti...
Dehşete kapılan öğrenciler, korkuyla evlerine kaçarken dersler iptal edildi...
Olaydan günler sonra tutuklanan saldırganların şeriatçı Taliban militanı oldukları açıklandı...
1300 öğrencinin okuduğu okulda, olayın ertesinde derse gelen öğrenci sayısı yalnızca 35’ti... Taliban örgütü amacına ermiş, aileleri korkutarak kızlarını okula göndermelerini engellemişti...
‘Fahişe’ diye aşağılanan meclis üyeleri...
Bugün artık Afgan kadınlarının çalışması yasak değil; hükümet tarafından burka giymeye zorlanmıyorlar; bazı devlet görevlerine atanan kadınlar, hatta bakanlık yapanlar var.
32 yıllık aradan sonra 2005’te tekrar açılan Afgan Halk Meclisi’nde her vilayetten en az iki kadın bulunması ve böylece parlamentonun 250 kişilik alt kanadında kadınlara yüzde 25’lik bir temsil sağlanması kuralı getirildi.
Ayrıca, parlamentonun üst kanadı 102 üyeli Yaşlılar Meclisi’ne (Meshrano Jirga) devlet başkanı tarafından atanacak 34 üyenin yarısının kadın olması zorunlu kılındı.
Bu yasa, Afgan kadınları için siyasi katılım yönünde önemli bir adım olsa da, kadın hakları için mücadele eden örgütlere göre, bu meclislerde yer alan ve çoğunluğu oluşturan erkekler, ağırlıklı olarak, kadın-erkek eşitliğine karşı...
Bu yüzden de, meclise girmeyi başaran kadınların konuşma hakkı göz ardı ediliyor, sürekli hakarete uğruyorlar ve “eşitlik” ifadesi yine kâğıt üzerinde kalıyor.
2005’te başkanlık için yarışan ilk Afgan kadını Dr. Masooda Jalal’in ölüm tehditleri alması ise hafızalarımızda...
“Savaş lordlarının iltimas geçtiği birkaç kadına hükümette resmi görev verdiler ve bunun ülkede ‘kadınların özgürleştirilmesi’nin sembolü olduğunu ilan ettiler” diyen Jalal, Afganistan’da kadınlar üzerindeki baskının sürdüğünü söylüyor.
Mecliste kadın haklarından söz etmek isteyince, erkek vekillerce “fahişe”, “komünist” denilerek kovulan Jalal, Taliban tehdidi altında her gece başka bir evde kalarak hayatını sürdürmeye çalışıyor...