Şentop'tan 'pandemi' tepkisi

TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Türkçe konuşurken başvurulan yabancı kökenli kelimelerin artışına dikkat çekerken "Salgına karşı hangi kelimeyi kullanıyoruz? Pandemi. Türkçesinin suyu mu çıktı?" dedi.

İHA

TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Meclis’in açılışının 100’üncü yılı anısına Gazi Üniversitesi Rektörlüğü tarafından düzenlenen 12’nci Uluslararası Dünya Dili Türkçe Sempozyumu’na videokonferans yoluyla katıldı.

Gazi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Musa Yıldız, Yunus Emre Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Şeref Ateş, Türk Dil Kurumu Başkanı Prof. Dr. Gürer Gülsevin’in de katıldığı sempozyumda, Ahmet Yesevi Üniversitesi Yesevi Sanat Topluluğu tarafından bir konser verildi.

Konuşmasında Türkçe’nin lehçeleriyle birlikte bir bütün olarak kabul edilirse 300 milyondan fazla kişinin konuştuğu bir dil olduğuna dikkat çeken Şentop, "Bir işte ustalaşmanın şartı, o işi çok tekrar etmektir. Bir dili bilmenin, öğrenmenin şartı da o dilde çok tekrar yapmaktır. Türkçe’nin mevcut halini koruması ve yaygınlaşması da kullanılmasıyla mümkündür. Bunun için de dil önce vatanında kullanılmalıdır. Alışveriş merkezi yapıyoruz adı yabancı. Bina yapıyoruz adı yabancı. Eve, konuta rezidans diyoruz. Açtığımız mağazaya yabancı ad veriyoruz. Ürettiğimiz malı yabancı isimle markalaştırıyoruz. İthal ettiğimiz teknolojik aygıtlarla birlikte kelimelerini, kavramları da ithal ediyoruz. Dilimizi korumaya, yaşatmaya dair en küçük bir hassasiyet göstermiyoruz. Sonra dilin kendi kendine yaşamasını bekliyoruz. Evet dilimizi yaşatıyoruz ama yabancılaştırarak, başkalaştırarak yaşatıyoruz. Eğer bir dile ülkesinde üvey evlat muamelesi yapılırsa, başkalarının özenli davranmasını bekleyemeyiz. Ülkemizde her yıl yüzbinlerce kişi yurtdışına gidiyor. Şu anda bu salonda bulunan kardeşlerimizin çoğu da yurtdışına gitmiştir. Herkes gittiği ülkelere dair gözlem yapmıştır. Çevreye bakarak o ülke hakkında izlenim edinmiştir" dedi

"TÜRKÇESİNİN SUYU MU ÇIKTI"

Türkçe kullanımının dilin varlığı açısından önem taşıdığını kaydeden Şentop, "Bizim ülkemize de yabancılar geliyor. Özellikle turizm şehirlerimizde insanlar Türkiye’de olduklarını anlamıyorlar bile. Kendilerini ülkelerinde gibi hissediyorlar. Kahvehane Avrupa’ya kafe diye gitti. Sonra kahvehanelerimiz kafe oldu. Lokanta restoran oldu. Önünüze konulan yiyecek içecek listesindeki isimler yabancı. İş yerlerinin tabelası yabancı. Sonra sorulduğunda dilimizi, kültürümüzü, medeniyetimizi sevdiğimizi söylüyoruz. Sevgi söylem değil eylemdir. Bizim önce dilimizi sevmemiz gerekiyor. Güncel olduğu için bu konuda bir örnek vermek istiyorum. Malum koronavirüs salgını sürecindeyiz. Bütün insanlığı tehdit eden bir salgın. Adı üstünde salgın. Peki biz salgına karşı hangi kelimeyi kullanıyoruz? Pandemi. Türkçesinin suyu mu çıktı? Meramımızı dile getirirken kendi kelimelerimizi, kavramlarımızı kullanmazsak biz ne kadar kendimiz olduğumuzu iddia edebiliriz? Eğer bir milliyetçilikten söz edeceksek başında Türkçe’yi doğru, düzgün konuşmak gelir" diye konuştu.