Sendikalaşmaya tırpan
Türkiye’de 26 milyon 275 bin çalışanın yarısı işçilerden oluşuyor. Bu işçilerin ise sadece yüzde 11.96’sı sendikalı. AKP ile örgütlenme ve toplusözleşme oranı ise düşüyor.
Şehriban KıraçTürkiye’de emekçilerin hakları her geçen gün erozyona uğruyor. Örgütlenmenin önüne sürekili engeller çıkarılıyor.
Türkiye’de toplam 26 milyon 275 bin olan istihdamın 12 milyon 663 bini yani yüzde 48’i işçilerden oluşuyor. Tüm işçilerin 1 milyon 514 bininin sendikalı olduğu Türkiye’de işçilerin sendikalaşma oranı, yüzde 11.96 seviyesinde bulunuyor. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İşkollarındaki İşçi Sayıları ve Sendikaların Üye Sayılarına İlişkin 2016 Ocak ayı verilerine göre Türkiye’de toplam 166 sendika bulunuyor. Bu sendikalardan sadece 55’i, yüzde 1 oranındaki işkolu barajını aşabildi. Sendikalaşmanın en az olduğu yer ise aynı zamanda “iş cinayetlerinin” de yoğun olarak yaşandığı inşaatlar. Türkiye sendikalaşma oranı bakımından 29 AB ülkesi içerisinde de 26. sırada yer alıyor.
İşçi sayısı düşüyor
Bakanlığın Ocak 2016 verilerine göre, işçi sayısı bir önceki döneme (Temmuz 2015) göre yüzde 0.6 azaldı. Sendikalı işçilerin yüzde 95.2’i (1 milyon 441 bini) işkolu barajını aşan sendikalarda toplanıyor. İşkolu barajını aşamayan, 111 sendikadaki üye toplamı ise yüzde 4.8 düzeyinde.
AKP ile aşınma artı
Kocaeli Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Aziz Çelik’e göre AKP’nin tek başına hükümet olduğu 2002 sonrası dönemde sendikal haklar açısından ciddi bir aşınma yaşandı. Bu aşınmanın sonuçları hem nitel (mevzuat, uygulama, toplumsal-siyasal etki), hem de nicel (sendikalaşma, toplu sözleşme kapsamı) açıdan çarpıcıdır. Türkiye sendikalaşma oranları açısından 12 Eylül askerî darbesi sonrasındaki 10 yıldan çok daha geri bir düzeyde.
Çelik’e göre Türkiye’de sendikalaşma oranı AKP döneminde düşüyor ve Bakanlığın açıkladığı rakamın da altında sendikalaşma oranı sözkonusu. AKP’nin sendikal sicili, sendikalaşmada OECD sonuncusu, sendikasızlaştırmada OECD birincisi olmak şeklinde özetlenebilir.
Bakanlık Uluslararası Çalışma Örgütü, ILO’nun hesaplama yöntemine aykırı bir biçimde sadece kayıtlı işçileri esas alıyor. Böyle olunca da sendikalaşma oranı yükseliyor. Oysa ILO’ya göre sadece kayıtlı değil tüm işçilerin hesaba katılması gerekiyor. Bakanlık 12 milyon 663 bin işçiyi esas alıyor. Oysa kamu görevlileri hariç ücretlilerin (işçilerin) sayısı 14 milyonu aşıyor.
Sendikalaşma oranında bu sayının esas alınması gerekir. Bu durumda işçilerin sendikalaşma oranı bakanlık tarafından açıklandığı gibi yüzde 12 değil, yüzde 8-9 aralığında olduğu görülüyor.
Makas açılıyor Can alıcı nokta ise toplu iş sözleşmesi kapsamı. Çünkü sendika üyesi işçilerin önemli bölümü toplu iş sözleşmesi kapsamında değil. Sendikaya üyeliğiyle toplu iş sözleşmesi kapsamı arasındaki makas açılıyor. Peki sendikalaşan işçiler neden toplu iş sözleşmesinden yararlanamıyor? Bu nedenlerin başında sendikal barajlar ve toplu iş sözleşmesi yetki sistemi geliyor. İşkolu ve işyeri/ işletme barajları sendikalaşan işçinin toplu iş sözleşmesinden yararlanmasını engelleyici nitelikte. İşkolu barajını aşamayan sendikaların üyeleri toplu iş sözleşmesi kapsamına giremiyor. Örneğin Ocak 2016 istatistiklerine göre 111 sendika barajı geçemedi. Dahası işkolu barajını aşıp işyeri (yarıdan bir fazla) ve işletme (yüzde 40) aşamayan sendikaların buradaki üyeleri de toplu iş sözleşmesi kapsamı dışında kalıyor. |