Sendikalardan Nuriye ve Semih için ortak çağrı: Açlık grevi hastalık değil

Açlık grevi direnişinin 156. gününde olan Nuriye ve Semih’in durumuna dikkat çeken DİSK, KESK, TMMOB ve TTB yetkililere seslendi, açlık grevinin bir hastalık olmadığını ve direnişçilerin onayı dışında tedavi edilemeyeceğini vurguladı.

cumhuriyet.com.tr

KESK, DİSK, TMMOB ve TTB, 156. gündür açlık grevinde olan tutuklu eğitimciler Nuriye Gülmen ve Semih Özakça için ortak bir çağrı yaptı. İstanbul Tabipler Odası’nda bir araya gelen sendika ve birlik temsilcileri, Gülmen ve Özakça’nın uzun süren açlık grevi nedeniyle tedavi edilmelerinin zorlaştığını söyledi. Türk Tabipler Birliği Merkez Konseyi Başkanı Raşit Tükel, “AİHM’in bağımsız hekim raporlarını dikkate almadığını görüyoruz. Türkiye’deki yapılan muayenelerde hazırlanan raporda sağlıkla ilgili bulgulara yer verdikten sonra ‘cezaevinde kalabilir’ denilmesi uygun değildir” dedi.

"RANDEVU TALEBİNDE BULUNACAĞIZ"

Gazete Duvar'ın haberine göre, Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik, Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Başkanı Kani Beko, Türk Tabipler Birliği (TTB) Merkez Konseyi Başkanı Raşit Tükel, Türk ve Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Başkanı Emin Koramaz, Nuriye Gülmen ve Semih Özakça için Adalet Bakanlığı’ndan yeniden randevu talebinde bulunacaklarını belirtti.

Ortak çağrıyı açıklayan Tükel, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra yayımlanan KHK’larla DİSK üyesi 2 bine yakın işçi, KESK üyesi 3 bin 942 kamu çalışanı, TMMOB üyesi 3 binin üzerinde mühendis, mimar, şehir plancısı ve 3 bin 315 hekimin ihraç edildiğini ifade etti.

"AİHM SAKINCALI BİR KARAR VERDİ" 

Nuriye Gülmen ve Semih Özakça hakkında AİHM’in verdiği kararı eleştiren Tükel şunları kaydetti, “AİHM yargıcı muayeneye katılan bağımsız hekimin görüşünü ve hastane raporlarının sağlık durumuyla ilgili kısmını dikkate almadan, cezaevinde kalmanın açlık grevi yapanların yaşamlarına onarılamaz bir zarar vermeye yönelik acil ve gerçek bir risk oluşturmadığı yönünde, tıbbi açıdan sakıncalı bir karar verdi. AİHM yargıcının hukuk usüllerine uymayan ve ciddi tıbbi sonuçlar doğuracak bu kararını kabul edilemez buluyoruz.”

"AÇLIK GREVİ BİR HASTALIK DEĞİL"

“Buradan Adalet Bakanlığı’na, Sağlık Bakanlığı’na, tüm hekimlere ve sağlık çalışanlarına bir kez daha hatırlatıyoruz: Açlık grevi bir hastalık değildir” diyen Tükel, bir kişinin açlık grevini bırakması halinde uzamış açlığın oluşturduğu tıbbi sonuçların tedavi edilebilir olduğunun altını çizerek şöyle devam etti, “Dünya Tabipler Birliği’nin Tokyo ve Malta bildirgeleri bu konuda yol göstericidir. Dünya Tabipler Birliği Malta Bildirgesi’nde şu ifadelere yer verilmiştir: Açlık grevcileri zorla tedavi edilmeye çalışılmamalıdır, geçerli ve bilgilendirilmiş ret söz konusu olduğu halde zorla besleme yersizdir. Nuriye Gülmen ve Semih Özakça işlerine geri dönebilmek için açlık grevi başlattılar. Açlık grevi nedeniyle uzamış açlık durumunda ortaya çıkan doku yıkımı gün geçtikçe derinleşmekte ve açlık grevini bırakmaları durumunda organları ve vücut dokularının eski haline kavuşması imkansız hale gelmektedir. Açlık grevinin bedenlerinde yarattığı hassasiyet nedeniyle zorla taşıma, kelepçeli taşıma, tedaviye zorlama gibi etkenler doku yıkımını artırarak hayati tehlikenin artmasına yol açacaktır.”

"ÖLÜMCÜL SONUÇLARA YOL AÇACAK" 

Cezaevi koşullarının Gülmen ve Özakça’nın sağlık durumunu daha da kötüye gitmesine neden olduğunu aktaran Tükel, son olarak şunları söyledi, “Cezaevleri sağlıklı bir insan için bile kapalı ortam, ışıksızlık, yetersiz havalandırma, sınırlı fiziksel koşullar nedeniyle sağlığı bozucu etki yapmaktadır. Uzamış açlık durumundaki bir insanda bu etkenler ölümcül sonuçlara yol açabilecektir. Açlık grevi sürecinde yaşamı olumsuz etkileyen cezaevi koşullarından kurtulmaları için Nuriye Gülmen ve Semih Özakça acil olarak tahliye edilmelidirler. OHAL kaldırılmalı, KHK’lar iptal edilmeli, haksız ve hukuksuz ihraç edilen Nuriye Gülmen Semih Özakça ve kamu çalışanları işlerine iade edilmeli.”