'Sendikal örgütlenme imkansız hale getirildi'

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti(TGC) Başkanı Orhan Erinç, gazetecilerin sendikal örgütlenmesinin, çalışma mevzuatı açısından neredeyse imkansız hale getirildiğine dikkat çekti.

cumhuriyet.com.tr

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti(TGC) ve Konrad Adenauer Vakfı'nın (KAS) 14 yıldır birlikte sürdürdüğü Yerel Basın Seminerleri'nin 59'uncusu Antakya'da yapıldı. 2 gün süren seminere Hatay, Antakya, İskenderun, Kahramanmaraş, Elazığ ve Osmaniye'den yaklaşık 150 gazeteci katıldı. Seminer, önceki gün TGC Başkanı Orhan Erinç'in değerlendirme konuşmasıyla sona erdi. Erinç, konuşmasında gazeteciliğin teknolojik gelişmelere paralel olarak hem ileri gittiğine hem de gerilediğine işaret ederek "Geri gitmesinin nedenlerinin başında ifade özgürlüğü kavramına Türkiye'de gereken önem ve değerin verilmemiş olması yatıyor. Bilgilenme hakkı kapsamında kamu görevi yapan gazeteciler hem haberlere ulaşma konusunda, hem de onları aktarma konusunda çeşitli sınırlamalarla karşılaşıyorlar" dedi.

'TCK ve TMY'deki bazı maddeler gazetecileri hapis tehdidi altından bırakıyor'

Türk Ceza Kanunu'ndaki toplam 26 madde ile Terörle Mücadele Yasası'ndaki 2-3 maddenin varlığının, gazetecilerin doğrudan hapis tehdidiyle karşı karşıya kalmalarına neden olduğunu, suç tanımlarının açık olmadığını ve suç olduğu iddia edilen çeşitli durumların gazetecilik faaliyetleri içinde olduğunu belirten Erinç, "İnsan haklarıyla ilgili konularda usulüne uygun olarak onaylanmıştır diye TBMM'den geçmiş uluslararası sözleşmelerin ya da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarının iç hukukun üstünde olduğu yazıyor. Ama nedense iç hukukun üstünde olduğu belirtilen bu sözleşmeler, AİHM sözleşmesi ve içtihatları gündeme getirilmiyor" diye konuştu.

'Devlet sırrı kavramı belirsiz'

Erinç, Bilgi edinme hakkı yasası gündeme geldiğinde gazetecilerin habere daha rahat ulaşabileceklerini varsayarak çok sevindiklerini ancak bu yasanın gazetecilere kolaylık sağlamadığını vurgulayarak ticari sır, meslek sırrı gibi kavramlara dayanılarak istenen bilginin verilmediğini anlattı. Erinç, devlet sırrı yasasının 7 yıldır yasalaşmadığını ifade ederken "Uygulamaya göre bir haber ya da yorumda geçen bilgi devlet sırrı sayılabiliyor. İhbar üzerine savcılık soruşturma başlatıyor. Ancak o bilginin devlet sırrı olup olmadığının hiçbir tanımı olmadığı için bilinemiyor. Buna savcılık ya da mahkeme açılmışsa, mahkeme o konuyla ilgili kuruma 'bu devlet sırrı mıdır?' diye soruyor. 'Evet devlet sırrı' derlerse hapis cezasıyla karşı karşıyasınız, 'değil' denirse beraat ya da takipsizlik kararı alıyorsunuz. Böyle bir çelişkili durum söz konusu" diye konuştu.
 

Gazetecilerin en önemli engeli 657 sayılı yasanın 15. maddesi

Gazetecilerin en önemli engelinin ise 657 Sayılı Kamu personeli yasasının 15. Maddesi olduğunu söyleyen Erinç, "O maddede deniyor ki, merkezde olanlar illerde valilerin izin verdiği görevlerde demeç verebilir. Bu bir anlamda doğrudur. Çünkü demeç siyasal içeriği de olan bir açıklama ve hükümetin siyasetiyle çelişiyor olabilir. Bu bir yönüyle kabul edilebilir diye düşünebiliriz. Ama gazetecinin bir kamu görevlisinden istediği demeç değil, bilgidir" dedi.
 

'En önemli sorunlardan biri mesleki örgütlenme'

Erinç, Türkiye'deki en önemli sorunlardan birisinin de mesleki örgütlenme olduğunu vurgulayarak "Özellikle sendikal örgütlenme çalışma mevzuatı açısından neredeyse imkansız hale getirilmiş durumda. Çünkü sendika üyesi olmak için aranan koşullarda çalışan meslektaşlarımızın sayısı çok az. Bir başka deyişle, fiilen gazetecilik yapan ama hukuken gazeteci sayılmayan meslektaşlarımızın çok azını oluşturuyor. Bu açıdan baktığımızda gazetecilerin kimlik ve kişilik sorunlarının çözümünün nedense hep ertelenmesi gibi bir durumla karşı karşıya kaldığımız anlaşılıyor" diye konuştu. Seminer sonunda katılımcı gazeteci ve kursiyerlere sertifika verildi. Bugüne kadar yapılan seminerlerde 7 bini aşkın gazeteciye sertifika verildiği kaydedildi.