Seks işçileri haklarını arıyor

Toplum için önemli bir sorun olan fuhuş sektöründe çalışan seks işçileri toplum tarafından dışlanıyor, ayrımcılığa ve tacize uğruyor, ahlaksız kişiler olarak görülüyor ve sorunları görmezden geliniyor. Seks işçileri sözel ve fiziksel şiddete maruz kalıyor, yetmezmiş gibi cinsel saldırıya uğruyor, kimi zaman can güvenliklerinin bile olmadığı ortamlarda çalışmak durumunda kalıyorlar. Sorun her şeyin temelinde, insanların algı ve yargılarında yatıyor. Çözüm ise önce algıyı değiştirmek, sonra fuhuş sektörünü ortadan kaldırmakta...

cumhuriyet.com.tr

Seks işçiliği, dünyanın her ülkesinde var olan bir kavram. Kimisinde yasak, kimisinde yasal, kimisinde ruhsatlı, kimisinde yeraltında. Türkiye’de başta İstanbul ve Ankara olmak üzere on binlerce seks işçisi sokak ve caddelerde, özel randevu evlerinde, masaj salonlarında, bar, gece kulübü, pavyon ve benzeri mekânlarda hatta otobüs ve minibüslerde çalışıyor. Ankara Ticaret Odası’nın 2004 yılı “Hayatsız Kadınlar Dosyası” adlı rapora göre Türkiye’de ruhsatlı olarak çalışan 56 genelev var. Bu genelevlerde yaklaşık 3 bin kadar seks işçisi çalışıyor. Sağlık önlemi kapsamındaki seks işçileri (yani seks işçiliği yaptığı saptanan ancak tescil edilmeyen) dahil toplam kayıtlı seks işçisi sayısı ise yaklaşık 15 bin kadar. Buna karşın Türkiye’deki kadın ve trans (travesti ve transseksüel) seks işçilerinin sayısının 100 bin civarında olduğu ifade ediliyor. Geçen çarşamba Hacettepe Üniversitesi Kadın Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezi’nin (HÜKSAM) düzenlediği “Geçmişten Günümüze Seks İşçiliği” konulu bir konferans yapıldı. Konferansın amacı, fuhuş sektöründe çalışanların çalışma koşullarını, maruz kaldıkları şiddeti ve istismarı, insan hakları ihlalleri açısından ele alarak seks çalışanlarının ayrımcılığa uğramadan haklarından yararlanabilmeleri için nelerin yapılması gerektiği konusunda öneriler geliştirmek, toplumda bu konuda bir farkındalık yaratmak. Biz de konferansı düzenleyen Yrd. Doç. Dr. Aysun Balseven Odabaşı’na, Türkiye’de seks işçiliğinin durumunu ve konuya toplumsal bakış açısını sorduk.

Fuhuş, mesleksel risklerin yoğun yaşandığı bir alan. En çok saldırıya bu sektörde çalışanlar maruz kalıyor. Kimi zaman can güvenlikleri bile yok. Bunlar yetmezmiş gibi bir de toplum dışına itiliyor, sağlık çalışanları tarafından bile ahlaksız olarak nitelendiriliyorlar. Ve işin en kötüsü de uğrakları şiddet, toplum tarafından görmezden geliniyor. Fuhuş ortadan kaldırılırsa toplum düzeninde önemli aksaklıklar olacağı iddiasının, bu olguyu sıradanlaştırıp normalleştirdiğini vurguluyor Odabaşı ilk olarak. Toplumdaki, erkeğin ve kadının doğalarının farklılığı dolayısıyla erkeğin dizginlenemez cinsel dürtülerinin fuhşun kurumsallaştırılmasını zorunlu kıldığı, ya da fuhşun toplumda taciz ve tecavüzleri azalttığı, fahişelik kurumunun olmaması durumunda “namuslu kadın”ların ve çocukların zarar göreceği, fuhşun erkek için bir cinsel eğitim ve eğlence aracı olduğu gibi yaygın görüşlerin de altını çiziyor Odabaşı. Önce bunların değişmesi gerektiğini söylüyor.

 

Fuhuş sektörü

Peki, geçmişten günümüze seks işçiliği algısı değişti mi? Odabaşı’na göre artık bu sektörde çalışanların haklarının korunması için çeşitli çalışmalar yapılıyor, projeler yürütülüyor. Ama buna rağmen hâlâ insanların kafasındaki önyargılar yok olmadı: “Fuhşun yaygınlaşmasının ve sürdürülmesinin önemli nedenlerinden birinin müşteriler olduğu hep göz ardı ediliyor. ‘Alıcı olmadığı sürece satışın olamayacağı’ düşünüldüğünde toplumun da bu konuda ne kadar sorumlu olduğunu görebiliriz. Fuhuş sektörü müşteriler var olduğu için sürüyor. Bu yüzden müşterilerin bilinçlenip yapılan işin insan sömürüsü olduğunu kavramaları ve alıcı olmaktan uzaklaşmaları fuhuş sektörünün küçülmesi ve sonrasında yok olması için son derece önemli. Fuhşun oluşması, gelişmesi ve varlığını sürdürmesinde toplumun her kesimi ve kurumunun sorumluluğu vardır. Bu nedenle toplum fuhşun varlığı ve devam ediyor oluşunda kendi payını görebilmeli, önyargılardan uzaklaşılarak, kadınların maruz kaldıkları riskler dikkate alınarak toplumun dışına itilen fuhuş sektöründe çalışanların yaşam ve çalışma koşulları düzeltilmelidir.”

Odabaşı, öncelikle fuhuş sektöründe çalışanların herkesle eşit düzeyde insan haklarından faydalanmalarını, seks işçilerine yönelen her türlü şiddetin ortadan kaldırılmasını, yaşadıkları sosyal ortamın koşullarının düzeltilmesini sağlayacak bir mevzuatın gözden geçirilerek düzenlenmesinin hedeflenmesi gerektiğini söylüyor. En önemlisi de, fuhuş sektörünün yok edilmeye, bu sömürüye son verilmeye çalışılmasının temel hedef olması gerektiği: “Fuhuş sektöründe çalışan kadınları daha iyi olanaklarla, geçimlerini sağlayacak bir işkoluna yönlendirmeden, sosyal ve psikolojik rehabilitasyonu sağlamadan fuhşu doğrudan yasaklayan bir düzenleme yapmak olumsuz sonuçlar doğurabilir. Kadınların çoğunun iş bulma olanağının çok sınırlı olduğu, seks işçiliğinin yasaklanmasının yeraltına itilmesine neden olacağı, çok daha kötü koşullarda çalışmak zorunda kalabilecekleri düşünülmelidir her şeyden önce. Bu nedenle bir yandan fuhşu önlemeye yönelik çalışmalar yapılırken diğer yandan bu sektörde çalışanların hakları göz önünde bulundurulmalı.”


sinemdonmez@cumhuriyet.com.tr