"Şehit vermek ne insani, ne vicdani!" (16.05.2016)

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın neredeyse sabah başka, akşam başka değişen, daha önce söylediklerinin bir süre sonra tam tersi görüşlerininin son örneği şehitler üzerine.

cumhuriyet.com.tr

<video:534383>

Türkiye, 11 ayda 504 şehit verdi. Güneydoğu'da ülkeyi kavuran yangın Türkiye'nin gündeminin baş sırasında. Kanı durdurmak şöyle dursun, ortalık yine "şehit ve kan siyaseti"nden geçilmiyor.      Daha önce "şehit siyaseti" yapanları "Kan seviciler" olarak suçlayan Recep Tayyip Erdoğan, bugünlerde hemen her gün "şehitliğe" övgü düzüyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, 25 Mart 2016 günü, Yozgat'ta açılış töreninde  Bugün de hamdolsun Yozgat'ımızdan kınalı Hasanlarımız eksik olmuyor" diyerek şehitliği öven sözleri tepki toplamıştı.

"NE İNSANİ NE VİCDANİ"

Çok değil üç yıl önce aynı Erdoğan,Başbakanlığı dönemindeki 4 Nisan 2013 tarihindeki Akil insanlar toplantısında şöyle diyordu: "Her yıl belli sayıda şehit vermeyi, büyük bedeller ödemeyi sineye çeken, kabullenen bir anlayış, ne insanidir ne de vicdanidir.''

"AKAN KANA BAKARKEN..."

Erdoğan, Dolmabahçe'deki Başbakanlık Ofisi'nde gerçekleşen toplantıda ''Çözüm Süreci Akil İnsanlar Heyeti İstişare Toplantısı''nın açılışındaki konuşmasında, ''Bu ülkede gençlerin ölümüne, tiraj kaygısıyla, reyting endişesiyle bakanlar oldu ve bunlar halen de var. Bu ülkede ocaklara düşen ateşe, kaybettiği ve kazandıklarıyla, kasasına giren ve çıkan parayla bakanlar oldu ve bunlar da halen var. Akan kana bakarken, kendi canlarını, kendi çocuklarını, kendi kardeşlerini gözünün önüne getirmeyip, sadece reytingini, şöhretini, imajını düşünenler oldu ve bunlar da halen var" diyerek çözüm sürecine karşı çıkanlara çatıyordu.

"SUÇLU SADECE TERÖR ÖRGÜTÜ DEĞİL"

Terörü sadece silahlı saldırı, sindirme hareketi olarak görenlerin ciddi şekilde yanıldığını belirtip, terörün ekonomik, diplomatik, sosyal, siyasal, psikolojik boyutları olan bir mesele olduğunu söyleyen Erdoğan, bugünlerde söylediklerinin tam tersine şuçlunun sadece terör örgütü olmadığını vurguluyor, şöyle diyordu: "Silaha, teröre, bölücü anlayışlara sarılanlar ne kadar suçluysa, başta Diyarbakır Cezaevi olmak üzere insanlık dışı muameleyle, işkenceyle o örgütün adeta kurulmasına çanak tutanlar da o kadar suçludur. Kan döken örgüt ne kadar suçluysa, o örgüte inanılmaz fırsatlar sunan, hiçbir yerde bulamayacağı istismar bataklıkları sunanlar da o kadar suçludur. Sadece şu son birkaç ay içinde kimi siyasetçi, kimi akademisyen ve kimi yazarların sergilediği faşizm, inanın terör örgütünün 29 yılda yaptığı tahribattan çok daha fazlasını yapmıştır."

Ve Erdoğan şu çağrıyı yapıyordu: "Silahı, terörü, şiddeti, çatışmayı, ölümü değil demokrasiyi, hakkı, hukuku, siyaseti, hayatı önemseyen herkesin yapması gereken, taşın altına elini koymak, sorumluluk üstlenmek, yanlış gidişe 'dur' demektir."

"İnşallah yapılmaz" dediği köprüyü kendisi açtı...

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın değişken fikirleri 3. Köprü konusunda da kendini gösterdi. Erdoğan 1995'te Üçüncü köprü yapımının İstanbul'a karşı "cinayet" olduğunu savunarak, "İnşallah bu proje olmaz" demişti.

Aynı Erdoğan, 2016 yılında köprüye karşı olanlara demediğini bırakmadı ve "Kimileri istemedi. Kalkıp buraya kadar gelip eylem yaptılar, istemeyiz diye. Biz ise 'hayır' dedik.. Bu köprüyü yapacağız, Asya ile Avrupa'yı birleştireceğiz dedik ve yaptık." diye konuştu.

ARŞİV UNUTMAZ