SEGBİS dayatması: Avukatların yeri duruşma salonu
Tutuklu avukatlar, yargılandıkları davaya götürülmeyecek.
Zehra Özdilek
Farklı cezaevlerinde 10 ayı aşkın süredir tutuklu bulunan Halkın Hukuk Bürosu avukatlarından Ayşegül Çağatay ve Aycan Çiçek ile aynı dosyadan tutuklu öğrenci Ulaş İnci, gazetemize mektup göndererek haklarındaki iddiaları cevapladı ve 10 Eylül’de başlayacak duruşmalarına çağrı yaptı. Düzce T Tipi Hapishanesi’nde mektup gönderen Çağatay ve Çiçek, “Aklımıza Mussolini’nin sözleri geliyor sık sık ‘Avukatlar olmasa bu ülkeyi nasıl güzel yönetirdim!’ Sanırım mesele buradan kaynaklanıyor” dedi.
Halkın Hukuk Bürosu avukatlarından Ayşegül Çağatay, kendi imzasıyla gönderdiği mektupta, avukat Aycan Çiçek ile Düzce T Tipi Hapishanesi’ne gönderildiklerini belirterek diğer arkadaşlarının da memleketin 10 farklı hapishanesinde tutulduğunu bildirdi. Çağatay, avukatlık biçimleri ve savundukları kişilerin iktidarı rahatsız ettiklerine değinerek şöyle devam etti:
Biraz olsun ciddiyet
“Nerede halka yönelik bir suç işlese bizi buluyordu karşısında. OHAL koşullarında direnen tek bir kişi, itiraz eden tek bir ses duymak istemiyordu. Bizde fazlasıyla zorluyorduk iktidarı. Bizi tutsak ederek asıl olarak savunduğumuz insanlara gözdağı vermeye onları savunmasız bırakmaya çalıştılar ama ne onlar tek bir geri adım attı ne de avukatlar onları bir kez olsun yalnız bıraktı. Şimdi incelediğimiz iddianame bir müvekkile değil bizzat kendimize ait. Biraz olsun özen biraz olsun ciddiyet beklerdik. Minareye kılıf uydurulmasını beklerdik.”
‘Savcı yıldız falına bakar gibi yorumlamış’
Dosyalarında yalnızca kendini kurtarmak adına iftiralarda bulunan bir tanık ve onun rüya tabiri tadında yorumları olduğunu belirten Çağatay, “Dosya savcısı iftiracı tanığın beyanını yeterli bulmamış olacak ki yıldız falına bakar gibi yahut rüya yorumlar gibi hakkımızda yorumlar yaptırmış, bu yorumlarda ‘delil’ olarak dosyamıza konulmuş iddianamede de açık açık (iftiracı) tanık B.E’nin yorumları şeklinde yazılmış” dedi.
‘Duruşmaya götürmüyorlar’
Dosyalarında tutsak olup iddianamede adı bile geçmeyen arkadaşlarının olduğunu dile getiren Çağatay, “ İddianame daha fazla anlatmak demek belgeyi hazırlayanları iyice incitmek demek olacak. Çünkü hukuk fakültesini bitiren bir kişinin elinden çıkmış olduğunu düşünmüyorum. Bu iddianame olduğu iddia edilen belge ile bizi ancak bir yıl tutsak edebilirler. Bu onlar için yeterli olmasa gerek. Çünkü şimdi de bizi duruşmamıza götürmemek niyetindeler. Başta belirttiğim gibi bizleri on ayrı hapishaneye sürgün ettiler ve dosyada tutsak bulunan 17 avukattan 15’i İstanbul dışında mahkemeye yalnızca İstanbul içindeki bir hapishanede tutuklu bulundukları için avukat Selçuk Kozağaçlı ve Yaprak Türkmen’in duruşmada hazır edilmesi, kalan 15 avukatın ise SEGBİS aracılığı ile duruşmaya katılması yönünde bir karar verdi" ifadelerini kullandı.
Avukatların yeri duruşma salonu
Avukatlarla aynı dosyadan tutuklu olan ve Şakran 2 Nolu T Tipi Hapishanesi’nde tutulan Ulaş İnci de gazetemize mektup gönderdi. İnci, mektubunda arkası dönük “Savunmanı alalım. Cızzz...” diyen mahkeme heyeti ve bu yüzden ‘Bu koşullarda nasıl savunma yapabilirim?’ diyen bir sanığı resmetti. İnci, “Avukatlar tutukluluğundan tam bir yıl sonra görülecek ilk duruşmalarına götürülmüyor. SEGBİS dayatılıyor. Savunma yeri duruşma salonudur” dedi.