Seferihisar JES için ayaklandı
KONUK YAZAR | Anıl Talat Eryontuk, Cumhuriyet'in Ege'si için yazdı...
cumhuriyet.com.trNedense AKP’nin çevreye olan öfkesi bir türlü dinmiyor!
Bu öfkenin yeni mağduru İzmir’in şirin ilçesi Seferihisar’ın Orhanlı Köyü sakinleri.
Bir süredir Seferihisar’ın Orhanlı köyünde yapılması planlanan jeotermal enerji santrali için çevreciler ve köylüler büyük savaş veriyor.
Bölgeye zarar verecek ağaçları, içme su kaynaklarını tehlikeye atacak böyle bir projede neden ısrar edilir anlaşılır gibi değil.
Ayrıca Orhanlı köyünün bir diğer özelliği de organik bir köy olması.
Tipik bir yerli malı köyü.
Çiftçilerin, köylülerin üretim yaptığı organik pazarında adı olan bir bölgeden bahsediyorum.
Çok bilinmez belki ama dünyaca ünlü Erkence Zeytini de burada üretiliyor.
Düşünsenize bu zeytinin popülasyonu bile olumsuz etkilenecek.
Diğer yandan bu köylüler proje sonrası tarım yapamayacak duruma gelecekler.
Peki ya sonra?
Çalışamayan, üretemeyen ve kazanamayan ne yapabilir?
Tabi ki göç başlayacak.
Değer mi?
Elbette değmez.
Diyorlar ki: “Santrallerde geri dönüşüm yapıyoruz”
Nasıl olacak bu?
“Ben yaptım oldu” anlayışı ile olmaz bu işler.
Madem proje konusunda ısrarlısın, yöre halkını al karşına.
Eğrisiyle, doğrusuyla sonucunda nelerle karşılaşacaklarını bir bir anlat.
Siz anlatmak yerine köyün piknik alanına 24 saat içinde konteynerlerinizi getirerek jeotermal enerji inşaatında çalışacak işçiler için bir şantiye alanı kuruyorsunuz.
Proje kapsamında 14 adet kuyu açılması planlanıyor ve şu an bunların sondaj çalışmaları gerçekleştiriliyor. Şirketin sondaj ruhsatı var fakat inşaatın başlaması için gerekli olan ÇED kararı henüz verilmemişken yapılar inşa ediliyor. Olacak iş değil.
Projeyi anlatın ki insanlarımızda bilsin, mağdur olmasın. Zaten pandeminin getirdiği ekonomik bir yıkım var. Üzerine tuzu biberi oluyor bu proje.
Bir de sağlık boyutu var tabi.
İki önemli tehlike var:
1 - Havada oluşacak yüksek ısıdaki nem
2 - Hava ve su kaynaklarına karışacak olan zehirli maddeler
Unutulmamalı ki yerin bin ile dört bin metre derinliğinden çekilen jeotermal akışkan bor, cıva, arsenik, kurşun, karbondioksit, hidrojen sülfür vb... kimyasallarını içeriyor. Ve bu kimyasalların su ve toprağa vereceği zarar aşikar.
Ayrıca bu proje sadece Seferihisar’ı değil Menderes’i de etkileyecek.
Binlerce insanın yaşamını ve sayısız canlıya ev sahipliği yapan bölge doğasını tehdit edecek projede neden bu ısrar?
Bakın jeotermal enerji santralleri yapılırsa, jeotermal ruhsat alanı içerisinde kalan 35 milyon ağaç kuruyacak ya da meyve veremeyecek duruma gelecek.
Orhanlı köyünün zeytin ağaçlarıyla, doğal güzellikleriyle, temiz havasıyla yaşamaya devam etmesi en doğru karar değil mi?
Bırakın bu inadı.
İnsan yaşamı her projeden önemli ve özeldir.
Unutmayın!
İnsan olmadan yaşam olmaz!