Sefer çıktı Trablus’a
Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), Cumhuriyet döneminde en geniş coğrafyaya yayılmış durumda. Balkanlar’da, Afganistan’da, komşu Suriye’de, Somali’de... Yine sefer çıktı Mehmetçiğe, sıra Libya’da.
Sertaç EşLibya, ABD öncülüğünde, Türkiye’nin de içinde bulunduğu ülkeler grubu tarafından istikrarsızlaştırılmış bir ülke. ABD’nin ve diğer ortakların çıkarlarına dayalı tercihleri değişeli çok oluyor ama Türkiye hâlâ olayın en başında. ABD artık bölgede İhvancılar’la (Müslüman Kardeşler) yürümeme kararı aldı, ilk olarak da Mısır’da bunu gösterdi. Trump, Mısır lideri Sisi’yi, “En sevdiğim diktatörüm” diye niteliyor. Halife Hafter de Libya’nın Sisi’si olmak istiyor.
Askerde öğrettiler, çıkarma harekâtına karşı savunma kıyıya yerleştirilmiş engeller ve mayınlarla başlar. Engel ve mayınların korunması, savunulması da birinci önceliktir. Bu bağlamda Türkiye, Doğu Akdeniz’deki çıkarlarını en uçtan Libya ile savunmayı seçti. Yapılan anlaşma ile Yunanistan ve diğer ortakları arasında engel oluşturdu. Bu engeli korumak için şimdi Libya’ya asker gönderecek.
İHVANCILIĞI SAVUNAN TEK ÜLKE
Türkiye, Doğu Akdeniz’deki çıkarlarını bu bölgedeki muhatapları olan Mısır, İsrail ve Suriye ile müzakere edemiyor. Temel neden İhvancılık. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, üç ülke liderini de farklı tarih ve söylemlerde “katil” olarak nitelendirdi. Katı tutum sürüyor.
Mustafa Kemal’in “vatan savunması” için gittiği Libya’ya Mehmetçik şimdi başka bir amaçla gidecek. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, haklı olarak “çatışanlar arasında taraf tutulmamasını, Türkiye’nin gücünü, tarafları barıştıran olarak yükseltmesini” istiyor. Ancak nafile, İhvancılığı savunan bir Türkiye kaldı.
ABD’nin demokrasi götürme misyonunun duvara vurduğu son ülke Libya. Günün sonunda, tercih yine diktatörden, Hafter’den yana. ABD, Libya’daki çatışmalara büyük oranda ilgisiz kalıyor. Suriye’de “iyi iş çıkarılan” Rusya ile farklı tarafa düştü Türkiye. Rusya, Hafter’i destekliyor. “Demokrasi öğretmeni Batı”, Libya konferansı düzenliyor ama en önemli iki komşu; Tunus ve Cezayir’i dışlıyor. Mısır lideri Sisi’nin kâbusu ise Libya’da İhvancı hükümetin başarılı olması. Sonra sıranın kendisine gelmesinden korkuyor, çünkü İhvan’ın en güçlü olduğu yer Mısır. Bu yüzden varını yoğunu Hafter’e feda edebilecek durumda.
Türkiye, Tunus, Cezayir ve Katar’ı oyuna sokmak, birlikte hareket etmek istiyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Tunus ziyaretinin sonuçlarına ilişkin birbiriyle örtüşmeyen değerlendirmeler basına yansıdı. Şimdi Cezayir ile ortak nokta arayışı sürüyor. Ancak bu ülke geleneksel olarak Türkiye’ye mesafeli, İhvan’a karşı.
DARALTILAN DİPLOMASİ
Dışarıdan Libya’ya yönelen hesaplar böyle, içerde ise halk perişan. Hafter, paralı milislerin de desteğiyle ülkenin çöl ve doğu bölgesini kontrol altına almış durumda. Ancak Hafter, yerleşim yerlerinin ve nüfusun yoğun olduğu Trablus bölgesini ele geçirerek ocak ayında düzenlenmesi düşünülen Berlin Konferansı’na eli güçlü şekilde gitmek istiyor. Türkiye’nin tezkere acelesi de bu yüzden. Alanı daraltılmış diplomasi seçenek üretemeyince, geriye asker göndermek kalıyor.