Sedat Peker duruşmaya gelmedi

"Bu suça ortak olmayacağız" bildirisi nedeniyle akademisyenleri "kanlarında duş almakla" tehdit eden Sedat Peker'i yargılayan hakim, ölüm tehdidinde maddi zarar aradı.

CANAN COŞKUN

Barış İçin Akademisyenler’in “Bu suça ortak olmayacağız” bildirisi üzerine akademisyenleri "Oluk oluk kanlarınızı akıtacağız ve akan kanlarınızla duş alacağız" diyerek tehdit eden organize suç örgütü lideri Sedat Peker'in yargılanmasına başlandı. Peker, bugünkü ilk duruşmaya katılmadı. Duruşma hakiminin şikayetçi akademisyenlere "Maddi zararın var mı" diye sorması üzerine akademisyenler, Peker'in tehdidiyle nefretin toplumsallaştırıldığını ve yaygınlaştırıldığını aktararak, "Zararın maddi olarak ölçülmesi mümkün değildir" dedi. Duruşma 9 Haziran'a ertelendi.
İstanbul Anadolu 20. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşma öncesi polis adliye içinde geniş güvenlik önlemi aldı. Tehdit ve suç işlemeye tahrik suçlarından 11 yıla kadar hapsi istenen Peker duruşmaya gelmedi. Peker'i 4 avukat temsil etti. Duruşmaya Prof. Dr. Beyza Üstün, Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, Prof. Dr. Gencay Gürsoy, Prof. Dr. Özdemir Aktan, Prof. Dr. Ümit Biçer'in aralarında bulunduğu çok sayıda şikayetçi akademisyen katıldı. Duruşma, hakimin ve Peker'in avukatlarının akademisyenlere yönelik tavrı nedeniyle gergin bir atmosferde görüldü.


Zarar maddi olarak ölçülemez
Prof. Dr. Beyza Üstün de, yaşam alanlarının özgürlüğünden, halkların barış ve eşit yaşamasından yana mücadele yürüttüğünü belirterek, "Bu beyan somut, kişiye özgü bir beyan değildir. Nefretin toplumsallaştırılması ve yaygınlaştırılmasıdır. Şiddete azmettirmektedir. Elle tutulur, kişisel sonuçlarını görmek mümkün değildir. Zarar, maddi olarak ölçülemez. Bu azmettiriciliği nedeniyle cezalandırılmasını istiyorum" dedi. Akademisyen Atiye Yonca Demir ise, "Zarar maddi midir değil midir bilmiyorum ama sokakta sağa sola bakarak yürümek hoş değildir" dedi. Prof. Dr. Özdemir Aktan da, "Tehdit endişe ve korku yaratır, ruh sağlığını bozar. İnsan bedenine verilen her zarar maddi zarardır" diye konuştu. Prof. Dr. Gencay Gürsoy ise, "50 yıl akademisyen olarak hizmet etmiş emekli bir öğretim üyesiyim. Maruz kaldığımız tehdidin sadece tehditten ibaret değildir. Bu tür kışkırtmalar sonucu binlerce insan öldürülmüştür. Dolayısıyla ciddi bir tehlike kışkırtma söz konusudur. Maddi zarar ölçülemez. Manevi zarar toplumsaldır" dedi. Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı da, suça yönelik davaya katıldığı için hastaları ve öğrencileriyle bir arada olmadığını ifade ederek, "Zaman önemli bir maddi değerdir. Özellikle bizim gibi bilimsel üretim içinde olan insanlar için. Ölüm tehdidinin yöneltilmesi meşrulaştırılması ve bunun üzerinden toplumun ahlaki olarak örselenmesi söz konusudur" dedi.


"Kendini göstermekten korkmuyor musun"
Akademisyen Adem Yeşilyurt da, "Eşim bu sabah bana buraya gelirken 'Oluk oluk kanlarınızı akıtacağını ve bunda duş alacağını söyleyen birine gidip kendini göstermekten korkmuyor musun' diye sordu. Korktuğum için bu davaya dahil olmak istiyorum. Bu suçun cezasız kalmamasını istiyorum, hukuk devletine güveniyorum. Sanığın tehditleri ve oluşturulan kamuoyu neticesinde 672 sayılı KHK ile kamu görevimden ihraç edildim. Sanığın tehditlerinin de bu kamuoyunun oluşmasında yer tuttuğunu düşünüyorum" ifadelerini kullandı. Akademisyen Onur Hamzaoğlu ise, imzayı attığında akademik kariyerin başında bir doktora öğrencisi olduğunu belirterek, "Sedat Peker'in söylemleri nedeniyle kariyerimin başlamadan bittiğini düşünüyorum" dedi.
Tehdit tüm topluma
Duruşmada ilk olarak ifade veren akademisyen Özgür Müftüoğlu, 28 yıldır üniversitede olduğunu belirterek, "Emekçilerin insanca çalışma ve yaşamlarını sağlayacak ekonomik ve sosyal haklarını önceleyen çalışmalar yapan ve bu bağlamda demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğüne inanan bir akademisyenim. Çalışmalarımın bir parçası ve gereği olarak düşüncelerimi çeşitli yollarla toplumla paylaştım. Bu çalışmalarımdan dolayı yaşamımı hedef alan bir tehdide maruz kalmak sadece beni değil tüm akademik özgürlüklerin de tehdit edilmesi ve baskı altına alınması anlamına gelmektedir. Savunulan fikirlerin ölümle tehdit edildiği bir ülkede takdir edersiniz ki özgür düşüncenin ve bilimin gelişmesi, barışın ve demokrasinin tesis edilmesi mümkün değil. Bu tehdit sadece beni değil tüm toplumu hedef almıştır" diye konuştu.

Peker nerede?
Akademisyenlerin avukatı Meriç Eyüboğlu da, ceza yargılamasında ilk tespit edilmesi gerekenin sanığın nerede olduğu konusu olduğuna dikkat çekerek, "3 saattir sanığın nerede olduğu sorulmadı. Bu konuda bir mazeret varsa da tutanağa geçirilmedi. Sanığın ifadesi alınmadan sanık vekillerinin esasa ilişkin beyanları da alınamaz. 2 gün önce medyada Beykoz Yeniköy yolcu vapurlarının Akbil'e geçmesi nedeniyle yapılan törende olduğuna ilişkin haberler çıkan sanığın neden burada olmadığını soruyor ve hakkında yakalama kararı verilmesini talep ediyoruz" dedi. Avukat Tamer Doğan da müvekkillerinin ve kendilerinin adreslerinin dosyaya girdiğini anımsatarak, "Olası bir tehdit veya suç girişiminde sanık ve vekilleri sorumludur. Güvenliğimizden mahkeme sorumludur" diye konuştu. Peker'in avukatı Kemal Levent de müvekkilinin halasının vefat ettiği gerekçesiyle duruşmaya katılmadığını, gelecek celse duruşmaya katılacağını iddia etti.
Mahkeme ara kararında, Peker'i ihbar ederek duruşmada katılma talebinde bulunan Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası'nın talebini reddetti. Peker'in bir sonraki celse duruşmada hazır edilmesine karar veren mahkeme, duruşmayı 9 Haziran'a erteledi.