Seçim yatırımı
Kamuoyu, ekonomik kriz içindeki kulüplerin borçlarının yeniden yapılandırılması ve vadelendirilmesine ilişkin TFF ile Türkiye Bankalar Birliği’nin ortak projesini tartışıyor.
Arif KızılyalınKamuoyu, ekonomik kriz içindeki kulüplerin borçlarının yeniden yapılandırılması ve vadelendirilmesine ilişkin TFF ile Türkiye Bankalar Birliği’nin ortak projesini tartışıyor. Soru işaretleri, çekinceler diz boyu. Öyle ki, ana muhalefet partisinin kurmayları bile konuyu gündemlerine aldı. CHP’nin sözcüsü ekonomist Faik Öztrak, haftalık değerlendirmesinde, esnaf ve çiftçiden yola çıkıp, “Çiftçi ağlarken futbola kredi vicdansızlıktır” dedi. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, haftalık grup toplantısında “Çiftçiyi unutan Ziraat Bankası kalkmış futbol kulüplerini kurtarıyor” diye eleştirdi, 2018’in son günlerinde AKP’nin futbol aracılığıyla yapmak istediği seçim yatırımını... Evet, bu bir seçim yatırımı. Önceki gece TFF Başkanı Yıldırım Demirören ile Türkiye Bankalar Birliği Başkanı Hüseyin Aydın’ın, “lüzum üzerine” canlı yayında yaptığı açıklamalar gerçeği gözler önüne serdi. Buradaki lüzum, Cumhuriyet gazetesinin borçların iktidar eliyle yapılandırılmasına getirdiği çekincelerdi. Medyanın neredeyse yüzde 90’ının, “Türk futboluna büyük müjde” diye sunduğu bu projeye sadece Cumhuriyet “şerh” koymuş, AKP’nin yarattığı korku imparatorluğundan çekinmeyen ekonomistler, eski TFF başkanları ve futbol dünyasının önde gelenleri endişelerini dile getirmişlerdi.. Demirören’le Aydın da eğer sosyal medyadaki bir iki serzenişi hesaba katmazsak Cumhuriyet’e cevap verdi. Cumhuriyet, “Kulüplere verilecek paraya hangi yasal faiz uygulanacak” demişti. Hüseyin Aydın, programın başında, “Bu işten para kazanmayacağız, Türk futbolu kurtulsun diye masaya oturduk” dediyse de yayın sonunda, ağzındaki baklayı çıkarıp, “Bankacılık kuralları neyi emrederse”ye getirdi lafı; yani düşük kredi beklentisini boşa çıkardı, üstelik, “Paramız da kalmaz, çatır çatır alırız” imasında bulundu. Cumhuriyet’in en can alıcı eleştirisi kulüplerin idari yapısına müdahale olup olmayacağı noktasındaydı. Onda da Yıldırım Demirören tuzağa düştü, “Artık her isteyen kulüplere başkan olabilir” dedi. “Eğer borcu yönetemezseniz, ‘rüzgârın getireceği’ bir isim de başınıza geçebilir” demeye getirdi.
Oysa, bilir ki, bir kulübe başkan seçilmek için bazı kriterler vardır. Mesela şansınız yaver giderse, milletvekili, başbakan, cumhurbaşkanı bile olursunuz ama Galatasaray’a, Fenerbahçe’ye, Beşiktaş’a “Başkan” olamazsınız. Galiba bu kuralları kırmaya niyetli Yıldırım Bey! “Hani, bu proje tutmaz, kulüpler zor durumda kalırsa, iktidara yakın biri gelip başkanınız olabilir”in futbolcasını telafuz etti Demirören! Konuşma uzayınca projenin aslında Türk futbolunu falan kurtarmak olmadığı da ortaya çıktı. Çünkü, kulüpler önceki dönemlerde harcadıkları parayı, uzun vadeye yayıp ödeme yöntemine zaten uzun zamandır başvuruyorlardı. Demirören ve Aydın’ın açıklamalarının ortak noktası, kulüplerin ayağını yorganına göre uzatması, gelir-gider dengesi ve tasarruftu. Demirören, “Avrupa’ya giden takımları nasıl UEFA Finansal Fair Play kuralları ile denetliyorsa artık bu uygulamayı ulusal bazda gerçekleştireceğiz. Biz denetleyeceğiz” dedi. Ancak bu “biz”in altı sanki biraz boş...
Bu denetim işini sırf bankacılar mı yapacak, yoksa TFF’nin maç günlerini organize etmekten aciz profesyonelleri mi görev alacak bilinmiyor. Ayrıca Ankara İdari Ticari İlimler Akademisi mezunu futbolla pek ilgisi olmayan Bankacılar Birliği Başkanı Hüseyin Aydın’ın, birden futbol ailesinin kurtarıcılığına soyunması da ilginç. Bir ilginçlik de Türk futboluna, “Artık iki lambadan birini söndereceğiz” diye akıl veren Aydın-Demirören ikilisinin bu sözleri sarf ederken, yayın boyunca Riva Tesisleri’nin saha aydınlatma spotlarının sonuna kadar yakılmasıydı! Görüldüğü üzere, bu iş biraz reklam kokuyor. Özellikle 31 Mart seçimleri öncesi Başakşehir’in gizli (!) bir el tarafından korunması nedeniyle aklı çelinen Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaşlılar, “altı boş” Türk futbolunu kurtarma operasyonuna inanır mı, o da bilinmiyor!