Seçim Anketleri
Seçimler yaklaşırken Türkiye gerçekleri iç açıcı olmaktan oldukça uzak görünüyor.
cumhuriyet.com.trİşsizlik yüzde 10’ların üzerinde seyrediyor. Bu oran üniversite mezunları için çok daha yukarılardadır. Gelir dağılımındaki adaletsizlik süregeliyor. Yoksulluk sınırında yaşayan ve sadakaya muhtaç milyonlar var. Cumhuriyetin 88’inci yılında ortalama eğitim düzeyi 4-5 yıl arasında. İnsani gelişmişlik endekslerinde çok gerilerde yer alıyoruz. Eğitimde 109, siyasette 99, kadın erkek eşitliğinde 126, sağlıkta 61’inci sırada bulunuyoruz. Sağlıkta büyük bir kargaşanın süregeldiğini söyleyebiliriz. Doktorlar yeni düzenlemeleri, tamgün çalışma ve tıp fakültelerini de kapsayan performans uygulamasını büyük tepkilerle karşılıyorlar.
Ekonomist’in 2010 yılı “demokrasi endeksi” araştırmasında Türkiye Nikaragua ile birlikte 89’uncu sırada yer alıyor. Sendikal hak ve özgürlüklerde gerileme var. Halen 750 bin sendikalı işçi var. Oysa bu sayı önceki yıllarda 2.5 milyondu. İktidar seçim barajının düşürülmesini, dokunulmazlıkların kaldırılması önerilerini ısrarla reddediyor. Başbakan Avrupa’da ben halkımdan icazet alıyorum siz ne karışıyorsunuz dedi...
Bir cemaatin tüm kurumlara özellikle emniyete sızdığını gösteren kanıtlar çok güçlü. Nakşiler var, Nurcular var, İskenderpaşa cemaati var. Çok sayıda yazar artık bir cemaat devletinden bahsetmekte sakınca olmamalı, diye düşünüyor. Alevilerin talepleri yıllardır karşılanmıyor. Bölünmüş parçalanmış, oldukça kirlenmiş, yolsuzluklara bulaşmış, kadınlara karşı şiddetin tırmandığı, cinayetlerin işlendiği, bazı ilahiyat profesörlerinin örtünmemeyi fahişelikle eşdeğerde bulduğu, muhafazakârlığın iyice yaygınlaştığı, Cumhuriyete meydan okuyanların TV’lerde başköşelerde yer aldığı ve Silivri hukuksuzluğundan sonra basılmayan kitapların ve yazarlarının tutuklandığı, uyuyan ve uyutan liberallerin bir miktar gözlerini açtığı, yurtseverlerde büyük kaygılar uyandıran bir toplum gerçeği ile baş başayız.
Ekonominin sıcak paraya dayandığı ve çok kırılgan bir dengenin var olduğu üzerinde görüş birliği var. AKP iktidarının büyük çapta sorumluluğunu taşıdığı bu tablo karşısında seçim anketlerinden beklenen ne olabilirdi?
Doğal olan böyle bir iktidarın hızla oy kaybetmesi değil midir? Oysa yapılan son anketlerde AKP’nin yüzde 40’larda hatta daha yüksek bir oy potansiyeline sahip olduğu görülüyor. Ana muhalefet partisi onu çok geriden iziliyor. Bu koşullarda demokrasimizde bir şeylerin iyice aksadığını düşünmek yerinde olmaz mı?
Başbakan yandaşları tarafından dahi eleştirilen, uluslararası teamüllere hiç uymayan, üyesi olmaya çabaladığımız Avrupa Birliği’ne meydan okurcasına yaptığı konuşma ile halkından oy toplamayı hesaplıyor.