Savcıyı koruyamadı, medyayı katilliğe ortak etti
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Ak Saray’ında muhtarlara seslendi. Erdoğan Savcı Selim Kiraz'ın şehit edilmesiyle ilgili basın kuruluşlarını eleştirerek, "batı ülkelerinde böyle bir duruma asla şahit olamazsınız. Kapılarına anında hukuk eliyle kilit vurulur" ifadelerini kullandı.
cumhuriyet.com.trCumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 'Ak Saray’ında bir kez daha muhtarları ağırladı.
İşte Erdoğan'ın konuşmasından satır başları;
-Futbolun esası centilmenliktir, şiddetin hele hele silahlı saldırının olduğu yerde 'spor bitmiş, yerine vandallık gelmiş' demektir. Futbolu bahane ederek vandallık yapanlar sadece kendi takımlarına değil, tüm ülkeye, millete ihanet ettiklerini bilmelidirler. Bu tür hadiselere karşı gerek kulüplerimizin gerekse ilgili tüm kurumlarımızın gerekli tedbirleri en kısa zamanda alacaklarına ve en etkili şekilde uygulayacaklarına inanıyorum. Bu olayla ilgili de İçişleri Bakanlığımız yoğun bir çalışmayla şu anda zaten kısmi olarak bazı delilleri ele geçirmenin yanında, bazı emareler de gözaltında, bunlarla ilgili çalışmalar da devam ediyor.
-Cumhurbaşkanlığı’nı sadece protokol işlerinde kullanmam söz konusu olamaz.
Cumhurbaşkanlığı makamına el etek çekmek için değil, ülkeme ve milletime daha büyük hizmetler vermek için geldim. Siz de seçimle işbaşına geliyorsunuz. Sizinde hesap verdiğiniz bir makam var. Bu millet, halk.
-Mahallesinde hangi evin bacası tütmeyen var bunu bilmeyenden muhtar olur mu? Ben de bunu ülke çapında yapmanın mücadelesini veriyorum. Ne diyor atalarımız, meyve veren ağaç taşlanır.
-Bu alçakça saldırıda şehit edilen Savcımız Mehmet Selim Kiraz’a Cenab-ı Allah’tan rahmet diliyorum. Teröristlerin yanında yer alan bu basın kuruluşlarını kınıyorum. Savcının şehit edilmesine ortak olmuştur. Teröristlerin amacının intikam olmadığı ortadadır. Bu saldırının amacı saldırının karanlıkta kalarak, propaganda olarak kullanılmasını sağlamaktır. Basın kuruluşları da aynı amaca hizmet ediyorlar.
-Basın yayın kuruluşları da bilinçli olarak aynı amaca hizmet ediyorlar. Demokrasinin hak ve özgürlüğünün beşiği olarak kabul edilen batı ülkelerinde böyle bir duruma asla şahit olamazsınız. Kapılarına anında hukuk eliyle kilit vurulur.
-Türkiye’de çok yanlış bir durum var. Batı ülkelerinin de çifte standardını çok iyi biliyoruz. Kendi ülkelerinde en küçük bir harekete izin vermeyenler, sözüm ona demokrasi özgürlük adına hemen karşımıza dikiliyorlar.
-Bir kısım basın yayın kuruluşlarının sürekli ortaya koydukları bir yaklaşımdır.
-Herkes aranıyor, aranmalıdır.
- Teröriste çiçek çocuk muamelesi yaparak asıl amaçlarını ifşa ediyorlar. Türkiye bu anlaşıyla yoluna devam edemez. Batı ülkelerine yakın standartları biz de hayata geçirmeliyiz.
- Eyyy baro başkanı sen de teröristlerle görüştün hangi neticeyi aldın? Hani sözün çok dinleniyordu. Bu terörist bu olayın faillerinin terörist olduğunu göreceksin.
-Sen de bulunduğun makam sebebiyle gazetelere ilan vermekle kimseyi ürkütemezsin. O hareketler eski Türkiye'deydi. Sen ayrıca tüm avukatları temsil etmiyorsun. Yargı olayının üçte birinin bir bölümünü temsil ediyorsun. 'Yargı adına konuşuyorum' havasına girme.
-Teröriste terörist diyemeyen de teröristtir.
-Güvenlik güçlerini tebrik ediyorum. Onlar gerekenleri yaptılar. Savcımızı 8 saat koli bandıyla bağlayıp alıkoyuyorlar... Hiçbir netice alınamadı. Bunların bağlı oldukları yerler var. Çeşitli meslek odalarının da bu tavır içerisinde olduklarını görüyoruz. Hiçkimsenin sıfatı terör destekçisi olduğunu ortadan kaldıramaz.
-Onları destekleyenlerin de sıfatı aynıdır: Terörist...
- 'Adliye saraylarına giren tüm insanlar, avukatlar da dahil hepsi aranmalıdır' dedim. Vakanın olduğu günde adalet sarayına girerek 'Bizi arayamazsınız' türü ifadeler kullanmaya başladılar. Bağlı oldukları baro ve barolar da 'Asla buna müsaade etmeyeceğiz' dedi. 'Yargının susturulması' dediler. Çok açık söylüyorum evet herkes aranacak, aranmalıdır.
-Bir duruş sergilemek için o gün siyasiler camiide saf tutmak gerekmezmiydi.. Niye gelmediler, hayati bir şeyleri mi vardı.
-Artık yasama, yürütme ve yargının da üzerine düşeni yapması gerektiğine inanıyorum.
-Bunu aşarız, neyle Başkanlık sistemiyle...Türkiye'nin bugüne kadar elde ettiği tüm kazanımlar geçen 30 yılın devamıdır.Yeni Türkiye bu temeller üzerinde yükselmektedir. Birlerinin tüyleri diken diken oluyor. Neden ya? 10 yılda bir bu ülkede ihtilaller oluyordu.
-Türkiye'ye mahsus başkanlık sistemi olmazmı?, neden olmasın? Seçimi yapacak olan millet değil mi? Millet. Buna karşı çıkanlar milli iradeyle karşılaşmaktan korkuyorlar. Yıllarca gizli iktidarlığını sürdürenler bu eylemleri biteceği için korkuyorlar.