Savcılığın 108 yıl sonra 31 Mart kararı... Takipsizlik verildi

Tarihte 31 Mart Vakası olarak bilinen süreç, 108 yıl sonra 16 öğretmenin Talim Terbiye Kurulu üyeleri hakkında yaptığı 'Atatürk'ün hatırasına alenen hakaret' şikayeti nedeniyle soruşturma konusu oldu. Soruşturma sonunda şüpheliler hakkında takipsizlik kararı verildi.

cumhuriyet.com.tr

Atatürke hakaret soruşturmasında savcılıktan 108 yıl sonra 31 Mart kararıBaşkent'te 16 öğretmen Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na ortaöğretim 9 ve 11. sınıf kitaplarında Atatürk adına hiç yer verilmediği, tarihte 31 Mart Vakası olarak bilinen süreç anlatılırken, Mustafa Kemal’in adı anılmaksızın darbeci gibi sunulduğunu belirterek, Talim ve Terbiye Kurulu üyeleri hakkında suç duyurusunda bulundu. Öğretmenler, şüpheliler hakkında “Atatürk'ün hatırasına alenen hakaret” suçundan soruşturma yapılmasını istediler.

 İNCELENDİ, TAKİPSİZLİK VERİLDİ

 Hürriyet gazetesinden Mesut Hasan Benli'nin haberine göre, Cumhuriyet Savcısı Mehmet Taştan, soruşturma kapsamında, tarihteki '31 Mart Vakası'nı işleyen başta Şevket Süreyya Aydemir’in “Tek Adam Mustafa Kemal” eseri başta olmak çok sayıda tarih kitabını inceledi. Soruşturma sonunda şüpheliler hakkında takipsizlik kararı verildi.

 ORDUNUN BAŞINDA ENVER BİNBAŞI GEÇTİ

 Takipsizlik kararında, 13 Nisan 1909’de başladığı için tarihe “31 Mart Vakası” olarak geçen süreçte Selanik’ten İstanbul’a doğru yola çıkan Hareket Ordusunun Kurmay Başkanlığı görevini Kurmay Yüzbaşı Mustafa Kemal’in yürüttüğü belirtilerek, şöyle denildi: “Ancak olay tarihinde Berlin’de Askeri Ateşe olarak görev yapan Binbaşı Enver, İttihat ve Terakki Partisi tarafından yapılan görevlendirmeyle bu orduya katılmak üzere yola çıkmıştır. Hareket Ordusunun İstanbul Yeşilköy’e (Ayastefanos) intikal ettiği sırada orduya yetişerek Kurmay Yüzbaşı Mustafa Kemal’den, Ordunun Kurmay Başkanlığı görevini devralmıştır.

'MUSTAFA KEMAL ÖN PLANDA ÇEKİLMİŞTİR'

 Yani Hareket Ordusu, henüz İstanbul’a girmeden, dolayısıyla tarihsel sonucu belirleyen icra safhası başlamadan komuta kademesi el değiştirip, Mustafa Kemal ön plandan çekilmiştir. Bu bilgilere göre İstanbul’a giriş ve icra safhasında Mustafa Kemal’in Hareket Ordusunun Kurmay Başkanı olmadığı, operasyon sırasında Hareket Ordusu Kumandanlığının Mahmut Şevket Paşa, Kurmay Başkanlığı görevinin ise Binbaşı Enver tarafından yürütülmüştür. O nedenle anılan sürecin darbe olarak nitelendirilmesinin, o vetirede(süreç) belirleyici konumda olmayan, emir komuta zinciri içinde görev yapan ve isimleri de belirtilmeyen subaylar açısından hakaret olarak nitelendirilmeyecektir.”

 'ORTADA BİR HAKARET YOK'

 Kararda, ders kitaplarına konulduğu belirtilen ve Mustafa Kemal’in ismine yer verilmediği vurgulanan satırların, Atatürk’e hakaret olarak yorumlanmayacağı da ifade edilerek, şu değerlendirmeler yapıldı:

 “Askeri ya da siyasi icraatlarına yönelik eleştiri ve değerlendirmelerin bu kapsamda kabul etmenin bizzat kendisinin ifade ettiği ‘aklı hür, vicdanı hür’ bir düşünce yapısıyla örtüşmeyeceği gibi çok seslilik, hoşgörü ve açık fikirlilik esaslarıyla var olan demokratik toplum yapısıyla da bağdaşmaz. Bu itibarla Atatürk’ün ismine dahi yer vermeden, Hareket Ordusunun Nisan 1909’da yaptığı askeri müdahalenin darbe olarak nitelendirilmesinin hakaret olarak nitelemenin mümkün bulunmadığı anlaşılmıştır.”