Savcı top çevirdi

Başsavcılık, tutuklu yazar ve yöneticilerimize uygulanan haksız avukat kısıtlamasına yapılan itiraza, avukatlarımızın itiraz ettiği yazıyla yanıt verdi.

CANAN COŞKUN

Gazetemizi susturma operasyonunda tutuklanan 10 yazar ve yöneticimizin cezaevinde avukat görüşmelerinde uygulanan kısıtlamayla ilgili itiraza savcılıktan ilginç bir yanıt geldi. Savcılık yanıtında Silivri Cezaevi’nin 28 Kasım tarihli KHK ile düzenlenen “avukat görüşünün nasıl olacağına ilişkin yazısına” yer verdi. Oysa gazetemiz avukatları zaten söz konusu yazıya itiraz etmişti. Gazetemiz avukatları FETÖ üyeliği davası sanığı Savcı Murat İnam’ın yürüttüğü soruşturma kapsamında tutuklanan gazetemiz yazar ve yöneticilerine Silivri Cezaevi’nde avukat görüşmelerinde uygulanan kısıtlamalara 25 Kasım’da itiraz etmişti. Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’na sunulan dilekçede, kısıtlamanın dayandırıldığı 667 No’lu KHK’ye dahi uyulmadığı, uygulamaların Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne aykırı olduğu vurgulanmıştı. Bakırköy Cumhuriyet Başsavcı Vekili Mustafa Hakan Uyar da söz konusu itiraza ilginç bir yanıt verdi. Cevap yazısında avukat ziyaretlerinin sınırlandırılmasının 667 No’lu KHK ile tespit edildiği belirtildi. Söz konusu KHK’de devletin güvenliğine, anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine, milli savunmaya, devlet sırlarına karşı suçlar, casusluk ve Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlardan tutuklananlara avukat ziyareti bakımından farklı düzenleme öngörüldüğü belirtildi. KHK’de sıralanan suçlardan tutuklu olmayan yazar ve yöneticilerimizin avukatları da bu duruma itiraz etmişti.

Hâkimliğin hatası sürüyor

Silivri Cezaevi’nden gelen kurum müdürü Ali Demirtaş imzalı ekte ise gazetemiz yazar ve yöneticileri Turhan Günay, Güray Öz, Kadri Gürsel, Musa Kart, Hakan Kara, Önder Çelik, Bülent Utku, Mustafa Kemal Güngör ve Murat Sabuncu’nun “örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına faaliyette bulunma” suçundan tutuklu olduğu belirtildi. İstanbul 9. Sulh Ceza Hâkimliği’nin 12 Kasım’da aynı suçlamayla tutukladığı gazetemiz İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay ile ilgili tutuklama müzekkeresinde “silahlı terör örgütüne üye olma” iddiasıyla tutuklandığının yazması nedeniyle cezaevi yönetimi de Atalay’ın örgüt üyeliğinden tutuklu olduğunu kaydetti. Söz konusu ekte yine avukat görüşünü kısıtlayan 667 No’lu KHK’ye yer verildi.

Deliller hâlâ toplanmamış

Gazetemizi susturma operasyonunda tutuklanan yazar ve yönecilerimiz, aylık tutukluluk incelemesinde de tahliye edilmediler. İstanbul 7. Sulh Ceza Hâkimliği yargıcı Ersin Öztürk’ün kararına, yine haberlerimiz ve köşe yazılarımız gerekçe oldu. Yazar ve yöneticilerimiz hakkında tutukluluğun devamına hükmeden yargıç Ersin Öztürk kararında, delillerin henüz toplanmadığını aktararak, söz konusu haber, manşet ve haber detaylarında FETÖ/PDY ve PKK/KCK örgütlerinin lehine propaganda sayılabilecek ve bu örgütler lehine algı oluşturabilecek haberlere yer verdiklerini öne sürdü. Öztürk, darbe girişimi ile ilgili haberlerle Türk halkının darbe tehdidini püskürtmek için devletine ve milletine sahip olmasını engelleyecek yanlı ve algı oluşturmaya çalışıldığını iddia ederek, haber manşetinde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın tanka asılı fotoğrafının kullanılmasını “demokrasiye sahip çıkma iradesinin bir kişiye has gibi göstermeye çalışarak, milletin bütünleşmesinin engellenmesi algısı” olarak değerlendirdi. Gazetemizin Zaman gazetesi ile ortak hareket ettiğini savunan yargıç Öztürk, gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu’nun Abant toplantılarına katılmasını “FETÖ/PDY silahlı terör örgütü lehine faaliyette bulunduklarına dair somut olgu” olarak kaydetti. Oysa ki 2009 yılında bu toplantıda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın danışmanı İbrahim Kalın sunum yapmıştı. Dönemin Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in açılış konuşmasını yaptığı 2010 yılı toplantısına ise Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş da katıldı. Yargıç Öztürk, Güneydoğu Anadolu’daki çatışmalı süreçte sivillerin ölümüne ilişkin haberlerimizin devletin terörle mücadelesini zaafa uğrattığını iddia etti.