Savcı Öz'den gündemi sarsacak açıklamalar!
AKP'yi sarsan rüşvet ve yolsuzluk operasyonunu yöneten savcı Zekeriya Öz, Türkiye'nin gündemine bomba gibi düşen bir açıklama yaptı. Öz, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın kendisine iki kişi gönderdiğini, bu kişilerin kensini tehdit ettiğini söyledi. Öz, bu kişilerin soruşturmaların derhal durdurulmasını, aksi takdirde zarar göreceğini söylediğini de ifade etti. İsim vermeden Başbakan Erdoğan'a da seslenen Öz, "22 kez yurtdışına çıktığım hususu kesinlikle gerçek dışıdır. İspatlanırsa mesleğimden aynı gün istifa edeceğimi ilan ediyorum. İddiaların asılsız çıkması halinde aynı erdemli davranışı bana bu tür suçlamaları yapanlardan da bekliyorum" dedi.
cumhuriyet.com.trBAŞBAKANLIK'TAN ZEKERİYA ÖZ'E YANIT GELDİ! İŞTE AÇIKLAMA...
"İDDİALAR ASILSIZ ÇIKARSA SUÇLAMALARI YAPANLAR İSTİFA ETSİN..."
Başbakan Erdoğan'a isim vermeden çağrıda bulunan Öz, "Önce Sayın Başbakan tarafından basın mensuplarına açıklanan sonrasından da bazı gazeteler tarafından yayınlandığı üzere bugüne kadar 22 kez yurtdışına çıktığım hususu kesinlikle gerçek dışıdır. Bu konuda gerçek bilgiler hakkımda 2802 sayılı kanun gereğince soruşturma yapma yetkisine sahip HSYK tarafından ortaya çıkarılacaktır. Eğer iddia edildiği gibi bugüne kadar 22 kez yurtdışına çıktığım ispatlanırsa mesleğimden aynı gün istifa edeceğimi ilan ediyorum. İddiaların asılsız çıkması halinde aynı erdemli davranışı bana bu tür suçlamaları yapanlardan da bekliyorum" ifadelerini kullandı.
Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülmekte olan ve kamuoyunda 'Yolsuzluk' operasyonları olarak adlandırılan soruşturmalardan sonra şahsıma yönelik olarak başlatılan ve dozu her geçen artarak adeta bir itibarsızlaştırma kampanyasına dönüştüren saldırı boyutuna ulaşan yayınlar nedeniyle HSYK'dan aldığım yazılı izin doğrultusunda aşağıdaki hususlarda kamuoyunun bilgilendirilmesi zorunluluğu doğmuştur.
"BUGÜNE KADAR 22 KEZ YURTDIŞINA ÇIKTIĞIM İSPATLANIRSA MESLEĞİMDEN AYNI GÜN İSTİFA EDECEĞİMİ İLAN EDİYORUM"
1-) Önce Sayın Başbakan tarafından basın mensuplarına açıklanan sonrasından da bazı gazeteler tarafından yayınlandığı üzere bugüne kadar 22 kez yurtdışına çıktığım hususu kesinlikle gerçek dışıdır. Bu konuda gerçek bilgiler hakkımda 2802 sayılı kanun gereğince soruşturma yapma yetkisine sahip HSYK tarafından ortaya çıkarılacaktır. Eğer iddia edildiği gibi bugüne kadar 22 kez yurtdışına çıktığım ispatlanırsa mesleğimden aynı gün istifa edeceğimi ilan ediyorum. İddiaların asılsız çıkması halinde aynı erdemli davranışı bana bu tür suçlamaları yapanlardan da bekliyorum.
2-) Bir kişinin yurtdışına giriş-çıkış kayıtları devletin resmi kurumlarında muhafaza edilen ve ancak bir soruşturma sırasında sorgulanabilecek kayıtlardır. Hakkımda herhangi bir adli ya da idari soruşturma bulunmayan dönemde usulsüz ve yetkisiz olarak yurtdışı giriş ve çıkış kayıtlarının sorgulandığı ve bunun neticesinde kişisel veri niteliğindeki bu bilgilerin (üstelik kesinlikle yanlış olarak)sayın Başbakan'a iletildiği ve sayın Başbakan tarafından da basın mensuplarına açıklandığı gazete haberleriyle ortaya çıkmıştır. TCK'nın 134,136,137 ve 257. Maddeleri kapsamında suç teşkil eden bu eylemlerden dolayı gerek yetkisiz olarak sorgulama yapan kamu görevlileri gerek bunları yetkisiz olarak açıklayanlar hakkında yasal yollara başvuracağım.
3-) Devletin resmi kayıtlarında bulunan bu belgelerin bile kamuoyuna abartılarak ve yanlış şekilde açıklanması sadece görevimi hukuka uygun olarak yapma gayreti içinde olduğum için tarafıma yöneltilen husumetin boyutunu gözler önüne sermektedir.
4) 16-22 Ekim tarihleri arasında Dubai'de tatil yaptığım ve bunun 77 bin 500 TL bedelini Ali Ağaoğlu isimli işadamına ödettiğim hususu da gerçek dışıdır;
a) HSYK tarafından yapılacak soruşturmada yurtdışı giriş çıkış kayıtlarım sorgulandığında da anlaşılacağı üzere ailem ve bir meslektaşım ile birlikte Dubai'deki otele giriş tarihim 17 Ekim 2013, çıkış tarihim ise 20 Ekim 2013 tür. Bu yurtdışı seyahati kendisi ile 5 yıldır tanıştığım ve samimi dostum olan Halil İbrahim Demirhan tarafından organize edilmiştir. Halil İbrahim Demirhan, uzun yıllar Dubai'de yaşayan ve bu ülkede tanındığını ve sevildiğini bildiğim bir işadamıdır. Bugüne kadar kendisinin benden adli konulara ilişkin herhangi bir talebi olmamıştır.
Konunun iddia edildiği gibi yolsuzluk operasyonu olarak bilinen soruşturmanın şüphelilerinden Ali Ağaoğlu ile bir ilgisi bulunmamaktadır. Gerek seyahat öncesi gerekse sonrasında kendisi ile herhangi bir görüşmem olmamıştır.
b) Dubai'de karşılanmamız ve şehirde dolaştırılmamız Halil İbrahim Bey'in kardeşi İdris Demirhan tarafından yapılmıştır.
c-) Uçak biletleri tarafımdan nakit para ile bir seyehat acentasından alınmış, geziye daha sonradan katılmaya karar veren çocuğumun uçak bileti ise kendisine ait kredi kartı ile alınmıştır.
d-) Gezinin tüm masrafları tarafımdan ve geziye benimle katılan meslektaşım tarafından ödenmiştir.
e-) İddia edildiği gibi otelde oda servisi olarak yediğimiz herhangi bir yemek bulunmamaktadır. Oteldeki ücretlere sabah kahvaltısı dahil olup bunun dışında kaldığımız 3 gün boyunca otelde sadece bir öğün yemek yenilmiştir.
f-) Otel ücreti basına abartılı olarak yansıtıldığı şekilde değildir. Gezinin maliyeti uçak biletleri dışında ailemle birlikte şahsım için 4 bin 250 Dolar, meslektaşım ve ailesi için 3 bin 500 dolardır. Bunlara ilişkin bilgi ve belgeler yapılan inceleme sırasında ibraz edilecektir.
h-) Gazete haberlerinde verilen fatura vb.. belgeler gerçek dışı olup ne şekilde temin edildiği soruşturma sonunda ortaya çıkacaktır. Henüz yurtdışına çıkmadığım ve yurda döndükten sonra otelde kalmam fiilen imkansız olduğuna göre bu belgeler gerçeğe aykırıdır. ve şahsımı yıpratmak için sonradan temin edilmişlerdir. Kanunla kendilerine verilmiş görevleri yapmaları gereken kurumlar ve bunların yöneticilerinin işlerini bırakarak bizzat bu tür belgeleri temin ile uğraşmaları ve bazı medya organlarına servis etmeleri de dikkat çekicidir."
"BAŞBAKAN ERDOĞAN BANA İKİ KİŞİ GÖNDERDİ..."
Hakkımdaki bu iddialar Sayın Başbakan tarafından açıklanmadan önce Yüksek Yargı kökenli olan, daha önceden tanıştığım ve saygı duyduğum iki kişi bizzat Sayın Başbakan tarafından bana gönderilmiştir. Bursa'da bir otelde görüştüğüm bu kişiler Sayın Başbakan'ın bana çok kızgın olduğunu, hakkımda ağır laflar ettiğini, bir mektup yazarak kendisinden özür dilemem gerektiğini, hükümete yönelik soruşturmaların derhal durdurulmasını, aksi takdirde zarar göreceğimi ve bunun sonuçlarının benim için ağır olacağını, emniyete neden gittiğimi, bunun herkesi çok kızdırdığını söylediler. Tehdit niteliğindeki bu haberi getiren kişilere, soruşturmanın benim dışımda vicdanları ve kanunlar çerçevesinde görev yapan savcılar tarafından yürütüldüğünü, kaldı ki kuvvetli deliller nedeniyle bir çok şüphelinin tutuklandığını, kuvvetli deliller bulunduğunu, emniyet müdürlüğüne yeni atanan personelin şüphelilere sorulmak için hazırlanan soruları değiştirdiği yolunda bir ihbar yapılması üzerine gittiğimi ve sorulacak soruları kapalı zarf içinde mühürlü olarak teslim aldığımı, başıma gelecek en kötü şeyin ölüm olduğunu, görevim nedeniyle ölmem halinde de görev şehidi olacağım için bunun benim için şeref olduğunu ifade ettim. Bu cevabımdan sonra çok zarar göreceğim bana söylendi.
"ŞAHSIMA YÖNELİK YIPRATMA KAMPANYASINA BAŞLADI VE HALEN BU SALDIRILAR DEVAM ETMEKTEDİR"
Daha sonra kamuoyunda 2. Yolsuzluk operasyonu olarak isimlendirilen dosyada ilgili savcılarla görüşerek bu soruşturmaya müdahale etmem gerektiğini, işin farklı boyutlara kaydırılmasını, bu konuda yardımcı olmam gerektiği söylendi. Ben de o soruşturmadan bilgimin olmadığını, soruşturmanın TMK 10. maddesi ile yetkili Başsavcı vekilliği tarafından yürütüldüğünü belirttim. Bu görüşmeden bir gün sonra Sayın Başbakan tarafından şahsıma yönelik gerçek olmayan iddialar dile getirildi. Bazı basın yayın organları da bundan sonra şahsıma yönelik yıpratma kampanyasına başladı ve halen bu saldırılar devam etmektedir. Bu konuda gönderdiğim tekzipler de yayınlanmamaktadır.
"TAYİNİMİN ÇIKARILMASI ÜZERİMDEKİ BASKININ ARTACAĞINI GÖSTERMEKTEDİR"
6. Bu görüşmeden sonra tarafıma tahsis edilen koruma aracı önceden hiç bir tebligat yapılmaksızın, bilgi verilmeksizin ve gerekçe de gösterilmeksizin 6 Ocak 2014 tarihinde alınmıştır. Yürüttüğüm Ergenekon soruşturmasında aldığım sayısız tehditler nedeniyle tarafıma tahsis edilen koruma aracının alınmasından sonra, şahsımın ve ailemin başına gelebilecek her türlü olayın sorumlusu bu usulsüz işlemi yapanlardır.
7. Hakkımdaki asılsız haberleri yayınlama konusunda öncülük yapan bazı gazetelerin sahiplerinin kamuoyunda 2. Yolsuzluk operasyonu olarak isimlendirilen soruşturma kapsamında tüm mal varlıklarına mahkeme kararıyla tedbir konulmuş olması, aslında bütün yapılanların nedenlerini ortaya koymaktadır.
8. Tüm bunların yaşandığı günlerde çıkan asılsız basın haberlerine dayanılarak hakkımda başlatılan inceleme daha sonuçlanmadan, aynı gün tayinimin çıkarılması üzerimdeki baskının artacağını göstermektedir.
9. Ümraniye'de bir gecekonduda yakalanan el bombaları üzerine başlayan Ergenekon soruşturması nedeniyle bugüne kadar şahsımın ve tüm ailemin maruz kaldığı tehditlere bugün yenilerinin eklenmesinin ve bunun Ergenekon terör örgütünün ve faaliyetlerinin büyük oranda deşifre edilmesinin sağladığı huzur ortamında, varlığını her geçen gün güçlendirerek sürdüren kesimlerden gelmesini aziz milletime havale ediyorum.
"HATIRALARIMI YAZMAYA BAŞLADIĞIMI BELİRTİRİM"
10. Bu yaşananlardan sonra Ergenekon soruşturmasını yürüttüğüm sırada gerek doğrudan, gerekse dolaylı olarak şahsıma iletilen ancak yerine getirmediğim için husumet beslenen hukuka aykırı taleplerle ilgili hatıralarımı yazmaya başladığımı belirtirim.
Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da haksızlıklar karşısında yılmayacağımı, hukuka uygun olarak haksızlık, hukuksuzluk ve yolsuzlukların üzerine korkmadan gideceğimin herkes tarafından bilinmesini istiyorum.
Kamuoyuna saygıyla arz ederim. Zekeriya Öz.