Savaşın izlerini silen fırça darbeleri
Komşu iki kültürden sanatçılar savaşa inat yeniden yaşama başlama şiarıyla bir arada üretirlerse ortaya nasıl bir tablo çıkar? Cevabı 5 Türk, 5 Suriyeli sanatçıyı buluşturan ‘Birlikte’ sergisinde.
Ezgi AtabilenMaslak’taki Uniq İstanbul’un içinde yer alan Turkmall Sanat şu sıralar ilgi çekici bir sergiye ev sahipliği yapıyor. ‘Birlikte / Together’ başlıklı sergide 5 Türk, 5 de Türkiye’de yaşayan Suriyeli sanatçının işleri var. Kimler mi onlar? Türkiye’den Ahmet Rüstem Ekici, Deniz Sağdıç, Ercan Vural, Mehmet Öğüt ve Melike Kılıç. Türkiye’de yaşayan Suriyeli sanatçılardan ise Adnan Jetto, Falak Al Ghazzi, Hiba Aizoug, Houssam Alloum ve Imad Habbab.
Geçen hafta açılışı yapılan sergi, aslında aralık ayında düzenlenen bir çalıştayın son halkası. Türk ve Suriyeli sanatçıların hem birlikte ürettikleri, hem de düzenlenen oturumlar ve kahve günlerinde hayata yeniden başlama pratikleri üzerine kafa yordukları iki haftalık çalıştay sürecinin tüm verimlerini içeriyor.
ABD İstanbul Başkonsolosluğu desteğiyle gerçekleştirilen projenin yürütücülerinden ve galeri yöneticilerinden biri olan Kerim Kürkçü, sanatçı seçim sürecini ve Suriyeli sanatçılara nasıl ulaştıklarını şu sözlerle anlatıyor: “Türkiye’de yaşayan Suriyeli sanatçıların birçoğu başka işlerde de çalışıyorlar. Grafik ajansların, uluslararası şirketlerde ya da bağımsız sanatçı olarak çalışanlar var. Tam olarak ne iş yaptıklarını bilmediklerim de var. Mesai saatlerine bağlı çalışanlar ve çalıştay haftalarında bize katılamayacak olanlar da vardı. Biz gelebilecekler arasından bir seçim yapmak durumundaydık.”
Tamamen camla kaplı, dolayısıyla sokakla teması kuvvetli olan galerideki ‘Açık Stüdyo’ başlıklı çalıştayda sanatçılar için ortak bir üretim mekânı yaratılmış. Birbirinden farklı ama birbirine benzer, komşu iki kültürün etkileşimi içerisinde, bir arada üretmişler. Kürkçü’nün aktardığına göre, başlığı kadar kendisi de ‘açık’ çalıştaya sokaktan geçen meraklı sanatseverler de dahil olarak, sanatçılarla tanışmış, üretimleri hakkında merak ettiklerini sormuşlar.
Kürkçü, projenin sanatın her koşulda devam etmesi gerektiğine olan inançlarını körüklediğini söylüyor: “Bu süreçte hepimiz çok şey öğrendik. Ben burada yeniden hayata başlama pratikleri adına bir şeyler edindim. Türk sanatçılarımız da Suriyeli sanatçılardan bunu öğrendiler diye düşünüyorum. Her durumda sanatın devam etmesi gerektiğine dair inancımız kuvvet kazandı.”
Sergide Ahmet Rüstem Ekici sanat tarihinin önemli eserlerini taşıyan 1000’er parçalık üç puzzle’ı birleştirirken, Deniz Sağdıç bir Suriyeli çocuğun yüzünde ateş kızılına boyanmış düşlerini resmediyor. Şam Üniversitesi Güzel Sanatlar Bölümü’nden mezun olan ve savaşın ardından önce Beyrut’a sonra İstanbul’a yerleşen İmad Habbab İstanbul manzarasına insan yüzleri yerleştiriyor. Bir diğer Suriyeli sanatçı Falak Al Ghazzi ise melek olmuş uçsa da zincirlerle yerde yatan bir bedene bağlı bir figürün tüm olan bitene rağmen tertemiz kalabilmiş kalbini...
Suriyeli sanatçıları Türkiye’deki sanat ortamına tanıtan “Birlikte” sergisi onlara görünürlüklerini artıracak bir zemin de sağlamış oluyor aslında. Üstelik projenin gövdesini yaşanılan olumsuzluklar, savaş ortamı, misafir olma ve misafir etme durumlarına dair bir sorgulayış oluştursa da, sergideki resimlerde hiç de karamsarlık yok. Belki de sanatçıların savaşın izlerini fırça darbeleriyle silmeye duydukları inançtan...