Savaşa hayır diyenlerin "SİVİL ÖLÜM"ü
Çok sayıda vicdani ret davasının avukatlığını üstlenen Davut Erkan vicdani retçilerin toplumun dışına itilerek kriminalize edildiğini söylüyor.
cumhuriyet.com.trBedelli askerlikle birlikte gündeme gelen vicdani ret yasa tasarısının gündemden bir “hayal kırıklığı” olarak düşmesiyle anladık ki, AKP hükümetinin bu konuda hiçbir çalışması yok. Yine de askerlik çağı gelmiş fakat kaçak durumunda olan ya da firar etmiş birçok insan, onlara ek olarak askerliğini henüz yapmamış 1 milyon “potansiyel vicdani retçi” bu yasa tasarısı ile vicdani ret hakkından haberdar oldu. Çok sayıda vicdani ret davasının avukatlığını üstlenen Davut Erkan, dolayısıyla pek çok potansiyel vicdani retçinin de muhatabı. Erkan’la bu son sürecin ışığında vicdani retçilerin beklentilerini, kaygılarını, itirazlarını konuştuk.
- Hükümetin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin giderek artan baskısı yüzünden vicdani ret yasa tasarısını gündeme getirdiğini biliyoruz. Bedelli askerlik açıklaması ile birlikte gündeme gelmesi nasıl okunmalı sizce?
En milliyetçisinin dahi mazur gördüğü bedelli konusuyla beraber, tabu olan bir konu da gündeme taşınarak bir yerde nabız yoklaması yapıldı. Zira hükümet, bu hakkı er geç tanımak zorunda. Aksi takdirde, vicdani kanaatleri nedeniyle askerlik yapmak istemeyen her vatandaş AİHM’ye başvurarak Türkiye’yi on binlerce Avro tazminata mahkûm edebilir.
Eşitsizliğe dayalı bir ayrıcalık olan bedelli askerliğe karşılık vicdani ret hakkının tanınmaması ise yaman bir çelişki. Demek ki 400 bin kişi askerlik yapmasa ordu zayıflamıyor. Vicdani retçilerin sayısı ise henüz yüzlerle ifade ediliyor. Bu durum, vicdani ret hakkının tanınmamasının asker ihtiyacıyla ilgili olmadığını da ortaya koyuyor.
- Geçen günlerde Bilgi ve Bilkent Üniversitesi ile Konda araştırma şirketinin birlikte yaptığı anketin sonuçlarına göre, Türkiye’nin yüzde 82’si vicdani redde karşı. Bu ortamda vicdani ret hakkını kullanmak isteyen ama açıklayıp açıklamama konusunda tereddütleri olanların endişeleri neler?
Birçoğu cinnete varacak derecede bunalım yaşıyor. Arandığı için aile veya iş kuramayanlar, evli olup evine gidemeyenler, çocuğuna nüfus cüzdanı dahi çıkartamayan insanlar var. Özetle, bu şekilde toplumun dışına itilerek kriminalize ediliyorlar.
Çoğunluğunun hemfikir olduğu nokta ise sonu gelmez bir kaçıştansa sonu belli bir yargılama sürecine maruz kalmak. Çünkü kaçaklıktan, bu “sivil ölüm” durumundan bıkmış ve “ne olacaksa olsun artık” diyorlar.
- Bu insanların ortak bir profili çizilebilir mi ya da nasıl farklılıklar gösteriyorlar?
Dini ya da ahlaki, çoğunluğu tüm silahlara, ordulara ve savaşa karşı. Ülkedeki silahlı çatışma durumu da özellikle bölgeden birçok insanın orduya katılmama kararında etkili oluyor. Türkiye’nin, askerlikten firar edip milliyetçi görüşleri nedeniyle vicdani reddini deklare etmiş bir vicdani retçisi bile var.