Savaş biter, şiddet sürer
Ünlü İsveçli yazar Lars Noren, Pürtelaş'la ilk kez Türkiye'de. Yönetmen Biliş, ‘Savaş’ oyununun, savaşın yol açtığı şiddet sarmalını Bosnalı bir aile üzerinden anlattığını söylüyor. Ancak ailenin yaşamında derin yaralar olsa da, insan umudun kaynağı olmayı başarıyor.
Aslı Uluşahin/CumhuriyetDünyaca tanınan İsveçli yazar Lars Noren’in “Savaş” adlı oyunu, Pürtelaş tiyatro topluluğu tarafından Türkiye’de ilk kez sergilenecek. Bu akşam Kadir Has Üniversitesi’ndeki SahneHas’ta galası yapılacak oyun, bundan böyle her cumartesi aynı mekanda sahnelenmeye devam edecek. Yönetmenliğini Serdar Biliş’in yaptığı oyunda usta oyuncu Tilbe Saran, Erkan Avcı, Sermet Yeşil, Damla Sönmez ve Ece Uzun rol alıyor.
“Savaş”, 1992-95 yıllarında yaşanan Bosna Savaşı’nın toplumda yarattığı tahribatı bir ailenin yaşadıklarıyla yansıtıyor.
‘Barışmak mümkün mü?’
Yönetmen Biliş, oyunun hikâyesini şöyle özetliyor: “Şiddete uğrayan insanların nasıl şiddet uygulamaya başladığını, mağdurun nasıl zalime dönüştüğünü, şiddet sarmalını anlatıyor. Savaş bu ailenin evine uğramış, içlerine sızmış. Birbirlerine pençelerini geçiriyorlar. Bu ailenin artık mutlu bir hayat sürmesi, ‘savaş bitti, barıştık’ dense de baltaları gömmek, affetmek mümkün mü? Bu intikam duygusunu ne yapacağız? İşte oyun bu soruları soruyor.”
Tilbe Saran, oyunda anne rolünde. Canlandırdığı karakterin aileyi bir arada tutmaya çalıştığını, ama bu çabanın kendini de bir arada tutma uğraşı olduğunu söylüyor, “yoksa paramparça olup gidecek”.
“Erkan’ın (Avcı) söylediği bir laf var, çok seviyorum; birbirlerinin üzerine yığılmış bir enkaz gibiler. Birinin oradan sağlam çıkması çok zor. O kadar çok ölüm var ki. O kadar tahammül edilmez bir yerdeler ki. Balçık, bataklık...
Benim karakterimin söylediği en önemli söz şu: ‘Savaşta yapamam dediğimiz ne kadar çok şey yaptık’. Bu oyunla hepimiz neler yapabileceğimizle yüzleşeceğiz.”
‘İnsan umudun kaynağı’
Böyle bir halle nasıl baş edilir? Oyunun yazarı Lars Noren’ın kalemi bu noktada mizaha evriliyor.
Ayrıca, Biliş’in ifadesiyle, ailenin yaşamında “dipsiz kuyular, derin yaralar olsa da” insan her durumda umudun kaynağı olmayı başalıyor.
“Oyun, insana inanıyor. Çünkü her şeye rağmen insanların birbirini güldürme, adapte olma, tek kolu kalmış çocukların futbol oynama hevesinin devam ettiği bir dünya bu. Gördüklerimiz, yaşadıklarımız öfkemizi tetiklese de insan inancı tazeliyor.”
Tilbe Saran da, “o balçık, bataklık içinden” sanki, “aşkın, tutkunun, hayatın yeniden başladığını” söylüyor.
Peki İsveçli yazar, Bosna’da yaşanan trajediye nasıl yaklaşıyor?
Serdar Biliş, aradaki mesafenin oyuna “serinkanlılık kattığını, o serinkanlılıkla duygulara steril bir gözle bakmanın da rahatsız edici olduğunu” söylüyor. Ona göre oyun “insanların üzerinde soğuk duş etkisi yaratıyor, filtresiz, net, keskin.”
Tilbe Saran, oyunun senaryosunu anlatırken, “O kadar iyi yazılmış bir metin ki, tam da bu sebeple metne âşık olmamak, oyuncu olarak bununla uğraşmayı istememek mümkün değil. Ağız sulandıran bir beceriyle, hünerle yazılmış. Neler yaşandığını öğrendikçe her saniye üstümüzdeki karanlık arttı” diyor.
‘Cici çocuklar değiliz’
“Savaş” Pertülaş topluluğunun ilk oyunu. Tilbe Saran ve yönetmen Serdar Biliş’in öncülüğünde kurulan topluluk, “kurumların sansür ve müdahalelerle alanlarının daraltılıp, sanat yapamaz hale gelmesiyle” sığınacak bir yer arayışından doğmuş.
Tilbe Saran, “Hayat öyle keskin virajlarla bir seçim yapma, bir şey söyleme, dur deme, ben ne yapıyorum deme duygusunu doğurunca” bu oyunu sergilemeye karar verdiklerini söylüyor:
“Çünkü bizler başka bir şey yapmayı bilmiyoruz ki. Söyleyeceğimi elbette sahneden söyleyeceğiz. Hele hele alanlarımızın daraltıldığı, olan alanlara müdahale edildiği, cici çocuklar cici şeyler söyler baskısı varken... Hayır, biz hiçbir zaman cici çocuk olmadık. Sanat cici çocuk olmaz zaten. ‘Savaş’ da istediklerimizi bağara bağara söyleyeceğimiz bir oyun.”