Savaş arifesinde bir polisiye

Volker Kutscher’ın İletişim Yayınları’ndan çıkan ve içinde yalnızca bir seri katilin değil; savaş suçluları, Naziler, mafya ve kundakçıların da yer aldığı polisiye romanı Mart Şehitleri; yalnızca tek bir suçun değil, İkinci Dünya Savaşı’na uzanan dönemin hikâyesi etrafında şekilleniyor. Yazarın 1933’te geçen yaklaşık iki aylık bir dönemi ve ünlü kahramanı, Babylon Berlin dizisinden de tanıdığımız Gereon Rath’ın beşinci vakasını anlattığı romanı, savaşın hemen öncesinde Almanya’da kol gezen şüphe, korku ve şiddet atmosferini tüm gerçekliğiyle aktarıyor.

Hazal Bayat

Fotoğraflar: GERHARD WESTRIC

ÖLÜM MELEĞİ!

Şubat 1933’ün son günlerinde Berlin, Birinci Dünya Savaşı gazilerinin sokaklarda dilendiği, bir cesedin günlerce fark edilmeyecek kadar sıradanlaştığı bir şehirdir. Öldürülmesinin üzerinden günler geçtikten sonra bulunan bir dilencinin cebinden Heinrich Wosniak isimli bir savaş gazisinin kimliği çıkar. Bulunan adam, tek bir hamleyle, sivri bir cismin burnuna sokulmasıyla öldürülmüştür.

Cinayetin failinin peşine düşen polis, eski Teğmen Baron Achim von Roddick’in 1917 Mart’ında geçen hikâyesiyle tanışır. Cesedin asker arkadaşı Heinrich Wosniak’a ait olduğunu doğrulayan von Roddick isimli tanık, cinayetlerin, romanı Mart Şehitleri’nin yayımlanmasına engel olmak için gerçekleştirildiğine inandığını söyler.

Roman, Yahudi olduğu vurgulanan Benjamin Engel’in savaşta bulunan altınları çalabilmek için bir Alman askeri dahil üç kişiyi öldürdüğünü anlatmaktadır. “Ölüm meleği” Engel’in hedefi, olaya tanık olan tüm asker arkadaşlarını ortadan kaldırmaktır. Mart Şehitleri romanının yazarına kalırsa katil, bu vicdansız yüzbaşıdan başkası olamaz.

NAZİ ALMANYASI’NDA YANGIN!

Gereon Rath, Benjamin Engel’in, evlenmek üzere olduğu komiser adayı Charley Ritter ise 1913’te Heinrich Wosniak ve kendisinin dahil olduğu yoksul grubun birlikte yaşadığı evi kundaklamakla suçlanan Hannah Singer’ın peşine düşer.

Paranoid şizofreni teşhisi konulduktan sonra Dalldorf’a kapatılan 1916 doğumlu Hannah Singer hiçbir soruyu yanıtlamaz. Sorgunun akşamında Dalldorf’tan kaçması ise işleri iyice çıkmaza sürükler. Berlin polisi, bu vakanın peşindeyken bir zamanlar Alman demokrasisinin simgesi olarak görülen Reichstag yanar.

Reichstag Yangını’nın sorumlusu olarak gösterilen komünistlerin peşine düşmesi beklenen polis bir dilencinin cesediyle uğraşıp, bu uğraş gazetelere de konu olunca, yönetimden tepki gelir.

Nazilerin etkisini günden güne artırdığı Almanya’da normalin ne olduğunu unutmuş halkın bir kısmı Hitler’in anlattığı hayallere kapılmış giderken, diğer kısım Nazilerin seçimle gideceği günü umutla beklemektedir.

Ancak komünist avının bitip de eskisi gibi suçluların yakalanıp cezalandırıldığı zamanları bekleyen Charly ve Gereon, bekledikleri günlere ne yazık ki kavuşamayacaklar, ilerleyen aylarda da polisin tek işi komünistleri avlamak olacaktır.


NASYONAL SOSYALİST ALMANYA’DA YAHUDİ OLMAK!

Peşinde oldukları katili gündeme getirmenin yolunu arayan Rath, sonunda bu vakayı “vatansever bir Alman askerinin katili olan Yahudi’yi yakalamak” kılıfına büründürerek yeniden polisin işleri arasına katar. Vicdansız, kalpsiz, katil Engel, daha fazla gaziyi öldürmeden yakalanmalıdır.

Ancak Rath, o şekilde davransa dahi, von Roddick’in hikâyesini olduğu gibi kabul etmekten uzaktır. Engel’in eski karısından, onun kendisiyle evlenmek için Katolik kilisesinde vaftiz olduğunu öğrenir. Kocasının başına gelenleri “İnsan bir defa Yahudi olmayagörsün, hep Yahudi kalır” diyerek açıklayan kadın, ondan Mart Şehitleri romanında anlatılandan çok daha farklı biri gibi söz eder. Bir Yahudi vatanını sevdikçe, ona duyulan nefret daha da artığını da hatırlatır; özellikle Nasyonal Sosyalist Almanya’da.

Kadın Kriminal Polis dairesinde çalışmak zorunda olan Charly ise bu esnada kadın polislere dayatılan işleri yapmak değil, eskiden olduğu gibi cinayet işleyen gerçek suçluları yakalamak istediğinden işten elinden geldiğince uzaklaşarak Hannah Singer vakasını takip eder.

Charly’ye göre bu iki olay arasındaki bağlantı, gün gibi ortadadır. Rath’ın kendisine Benjamin Engel’le Hannah Singer arasında bir bağlantı olmadığı konusundaki ısrarlarını dinlemez. Hitler’in iktidara gelmesi konusunda kadınlarda büyük suç bulan Rath’ın cinsiyetçi tavrı Charly’nin sinirlerini bozsa da Hannah Singer’ın peşini bırakmaz, nitekim Rath’ın vakayı çözmesini sağlayacak olan da Charly’nin bu ısrarı olacaktır.

DİSTOPİK (!) ALMANYA

Charly, Hannah’nın peşinden koşarken Benjamin Engel olduğu düşünülen katil, beraber savaştığı arkadaşlarını öldürmeye devam etmektedir. Bundan en çok kazanç sağlayan kişinin, basının kitabına duyduğu ilgi her işlenen cinayette daha çok artan von Roddick olması, Rath’ın bulduğu delillerle yazarı sıkıştırmasına sebep olur.

Ancak von Roddick’in iktidarla ilişkilerinden aldığı güç, ona işleri zorlaştırmak için yeterli özgüveni verir. Bu sırada Hannah, açlık ve soğukla yüzleşse dahi özgürlüğün tadını çıkarmaktadır. Onu en çok zorlayansa öldürülme korkusudur.

Hikâye ilerledikçe rütbesi düşürülen ve hatta peşine düşülen aydın kesim, işkenceler ve yardımcı polis sıfatlı SA üyeleri romanın karakterleri için etkisini artırır. Almanya, artık demokrasinin simgesi olan siyah-kırmızı-sarı bayrağın rafa kaldırıldığı, radyolarda yalnızca Hitler’in sesinin duyulduğu, Yahudi boykotu yapılan distopik bir ülkedir.

Romanında vicdansız bir Yahudi’den bahseden von Roddick’i sıkıştıran Rath, resmî olarak vakadan uzaklaştırılır. Ancak karşılaştıkları her zorluğa rağmen ipuçlarının peşine takılan, inandıklarından vazgeçmeyen iki polis, her detayı acıyla örülü hikayelerin sonunda gerçeklere ulaşmayı başarırlar.

Kutscher’ın 25 Şubat’ta, Nazilere iktidarı teslim eden seçimden hemen önce başlayan ve Almanya’nın İkinci Dünya Savaşı öncesindeki atmosferini gündelik yaşamla harmanlayan hikâyesi 26 Mayıs 1933’te sona eriyor. Bugüne yabancı o zamanları anlamayı detaylı açıklamalarla kolaylaştıran yazar, Mart Şehitleri ile polisiye tutkunlarına her anlamda doyurucu bir hikâye vaat ediyor.

Mart Şehitleri / Volker Kutscher / Çeviren: Cem Sey / İletişim Yayınları / 561 s. / 2021.