Satanist davasında olay
İstanbul'un Ortaköy semtinde, Şehriban Coşkunfırat'ı ''şeytana kurban etmek amacıyla öldürdükleri'' gerekçesiyle 3 sanığın yargılanmasına devam edildi.
cumhuriyet.com.trİstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, tutuklu sanıklar Ömer Çelik, Engin Arslan ve Zinnur Gülşah Dinçer ile avukatları katıldı.
Duruşmada söz almadan konuşan hükümlü Engin Arslan, mahkeme heyeti tarafından uyarıldı. Mahkeme Başkanı Salih Öztürk'e hitaben ''Bunun hesabını vereceksin'' diyen sanık Aslan, duruşma salonundan çıkarıldı. Sanık Arslan, duruşma salonundan jandarma vasıtasıyla çıkartılırken, ''Üzerinizdeki cübbeyi çıkartın, idam cezası verin lan'' diye bağırdı.
Duruşmada söz alan hükümlü Zinnur Gülşah Dinçer ve Ömer Çelik, Mahkeme Başkanı Salih Öztürk'ü, hakim Selahattin Toğuş ve hakim Ali Alçık'ı reddettiklerini ifade etti. Hükümlülerin reddi hakim taleplerini, yerinde olmadığı ve delil gösterilmediğinden kabul etmeyen mahkeme heyeti, duruşma tutanak örneğinin İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilerek sanık Engin Arslan'ın Mahkeme Başkanı Salih Öztürk'ü tehdit ve hakaret suçu ile ilgili suç duyurusunda bulunulmasını kararlaştırdı.
Davanın geçmişi
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, sanıklar Engin Arslan, Ömer Çelik ve Zinnur Gülşah Dinçer'in, Şehriban Coşkunfırat'ı yanlarına alarak 13 Eylül 1999 tarihinde piknik yapmak amacıyla Ortaköy Mezarlığı'nın yakınındaki ormanlık alana gittikleri anlatılıyordu.
Sanıkların, ''satanist düşünceye sahip oldukları'' ve olay günü Arslan'ın ''şeytandan mesaj geldiğini ve Coşkunfırat'ın öldürülmesini istediğini'' söylediği kaydedilen iddianamede, bunun üzerine Çelik'in, maktulenin boğazını sıktığı, Arslan'ın ağzını ve burnunu kapattığı, Dinçer'in de bacaklarını tutarak Coşkunfırat'ı öldürdükleri belirtiliyordu.
Yargılamayı yapan İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi, 14 Mart 2001 tarihinde Çelik, Arslan ile Dinçer'i, ''kasten adam öldürmek'' ve Coşkunfırat'ın ölümünden sonra çantasının alınması nedeniyle ''hırsızlık'' suçlarından toplam 25 yıl 6 ay 20'şer gün ağır hapis cezasına çarptırdı.
Mahkemenin kararı, Yargıtay 1. Ceza Dairesince 6 Şubat 2002 tarihinde ''sanıkların eyleminin 'canavarca bir his sevkiyle adam öldürme' suçunu oluşturduğu ve sanıklar hakkında 'naaşa hakaret' suçundan da ceza verilmesi gerektiği'' gerekçesiyle bozuldu.
Yeniden yapılan yargılamada İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesinin ''usul ve yasaya uygun olduğu'' görüşüyle kararında direnmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 17 Aralık 2002 tarihinde yerel mahkemenin ''direnme kararını'' bozdu.
Tekrar gerçekleştirilen yargılamanın 17 Haziran 2003 tarihindeki duruşmasında sanıklar, ''canavarca his saikiyle adam öldürmek'' suçundan müebbet ağır hapis cezasına çarptırıldı.
Sanıkların iyi hallerini göz önüne alarak, haklarındaki müebbet ağır hapis cezasının infazına etkili olan TCK'nın 59. maddesinin de uygulanmasına karar veren mahkeme heyeti Ömer Çelik, Engin Arslan ve Zinnur Gülşah Dinçer'i, ''hırsızlık'' suçundan da 6 ay 20'şer gün hapis cezasına mahkum etti.
Mahkeme heyeti, sanıklardan Çelik ve Arslan'ı, ''naaşa hakaret'' suçundan ayrıca 2 ay 15'er gün hapis cezasına çarptırdı.
Daha sonra yeni TCK'nın yürürlüğe girmesi üzerine mahkeme, sanıklar hakkındaki cezaların ''uyarlamasını'' dosya üzerinden yaptı.
Sanıkların bu duruma itiraz etmeleri üzerine Yargıtay, ''uyarlamanın'' duruşmalı olarak yapılması gerektiği görüşüyle kararı bozdu.
Yeniden yapılan yargılamada da Dinçer, Çelik ve Arslan müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Dinçer, Çelik ve Arslan'ı lehlerine olan eski TCK uyarınca ''hırsızlık'' suçundan da 6 ay 20'şer gün hapis cezasına çarptıran mahkeme heyeti, Çelik ve Arslan'ı ''naaşa hakaret'' suçundan yeni TCK'nın 130. maddesi kapsamında 2'şer ay 15'er gün hapis cezasına mahkum etti.
Bu karar da Yargıtay 1. Ceza Dairesi tarafından hükmün gerekçesiz olarak kurulması nedeniyle bozuldu.