"Sarraf'ın altınları IŞİD'e gidiyordu" iddiası

DSP Genel Başkanı Masum Türker, Türkiye'nin Ortadoğu'da yaşadığı olayların tahlili için Laurance Evans'ın "Türkiye'nin Parçalanması ve ABD Politikası" isimli kitabının okunmasını önerirken, Rıza Sarraf'ın altınlarının IŞİD'e gönderildiğini iddia etti.

DHA

Demokratik Sol Parti (DSP) Genel Başkanı Masum Türker, İzmir'de seçim startı verdi. Türker, genel seçimin 26 Nisan'da yapılmasını beklediklerini, AKP'nin Mart ayı sonunda baskın seçime hazırlandığını öne sürdü. Türker, Türkiye'nin Ortadoğu'da yaşadığı olayların tahlili için Laurance Evans'ın "Türkiye'nin Parçalanması ve ABD Politikası" isimli kitabının okunmasını önerirken, Rıza Sarraf'ın altınlarının IŞİD'e gönderildiğini iddia etti.

DSP Genel Başkanı Masum Türker, örgüt ziyaretleri için geldiği İzmir'de partisinin İl Başkanlığı'nda basın toplantısı düzenledi. Türker, seçimin 26 Nisan'da yapılmasını düşündüklerini, AKP'nin ise Mart ayı sonunda yapmak üzere baskın seçime hazırlandığını öne sürerek, “İzmir, DSP için önemli bir kent. Geçtiğimiz yerel yönetimlerde partimiz İzmir'de başarılı çalışmalar yaptı. Bu çalışmalara rağmen Türkiye'de seçim zamanı adeta tarikata oy verir gibi yapılan, oyları bölmeyin propagandası bütün emekleri yok ediyor. Seçim sonrası da oy verenler olup bitenleri seyredince pişmanlıklarını diye getiriyorlar. Büyük bir mücadele ile Türkiye'de DSP'nin varlığını ciddi bir şekilde hissettirdiniz. Önümüzde normal bir seçim var. Normal tarihi 7 Haziran olmalı, ancak 1987 yılından bu yana alınan seçim kararlarına bakıldığında partiler önseçim yapma zorunluluğundan kaçmak için bir ay bile olsa erkene alıyorlar. Seçimi, 1 Mayıs'tan sonra çıkacak olası olaylar nedeniyle 26 Nisan'da yapmaları bekleniyor. AKP baskın seçim yapmak için bu tarihi Mart ayının sonuna çekmek istiyor. Biz bu iki olasılığı da dikkate alarak, seçim hazırlıkları için start verdik. Seçim bildirgesi için çalışmalar tabandan, Genel Merkez'e doğru yürütülüyor. Bütün illere aday adaylığı kabulü için gerekli bildirimler yapıldı. DSP'ye Türkiye'nin ihtiyacı olduğunu görüyoruz. Sokakta bizi çeviren vatandaşların serzenişlerinden anlıyoruz. Halk aynı partilere oy vermekten yoruldu. İktidar partisi varlığını sürdürürken, muhalefet partileri de iktidar olma amacıyla seçime girmediklerini halka hissettiriyorlar" dedi.

'TÜRKİYE İSLAM CUMHURİYETİ'

Türker, 2023 yılında Türkiye İslam Cumhuriyeti'nin kurulmasının hedeflediğini ileri sürerek, şunları söyledi: “Türkiye'nin bölünmesini istemeyen tek parti DSP'dir. Tüm sorun bunu halka anlatırken, seçim günleri ortaya çıkan bazı yayınlar yoluyla 'bölünmeyin' yazıları yazdırıp milyonlarca fotokopi dağıtanlara karşı bugünden tedbir almalıyız. Sonrasında 2019 yılına kadar seçim yok. Yeniden aynı tablo ile karşılaşılırsa, iktidar partisinin bu gücü devam ederse Türkiye'nin 2023 yılına farklı bir cumhuriyet olarak gireceğini açıkça görüyoruz. 29 Ekim'de Çankaya Köşkü yerine kutlamaların başka yere kaydırılması, yasadışı inşa edilmiş bir mekana geçirilmesi göstermektedir ki, 2023 yılında kurulacak cumhuriyetin adı 'Türkiye İslam cumhuriyeti' olacaktır. Bu cumhuriyetin kurulmasına da parlamentodaki muhalefet partileri de seyirci kalmaktadır."

'EN BÜYÜK BAŞSAĞLIĞI ÇARESİZ BIRAKILAN GENELKURMAY'A'

DSP Genel Başkanı Türker, şehit olan üç asker için en büyük başsağlığını çaresiz bırakıldığını öne sürdüğü Genelkurmay Başkanlığı'na dileyerek, “AKP iktidarının son beş yıldır uyguladığı dış politika sonucu Türkiye'nin parçalanması sözkonusudur. 'Çözüm' diye diye Güneydoğu'da devlet otoritesi yok edilirken 'kan akmayacak' denirken son bir ayda akan kanın ve dün şehit olan askerlerimizin durumunun göz önünde bulundurulması gerekir. En büyük başsağlığını, bu konularda çaresiz halde bırakılan Genelkurmay Başkanlığı'na diliyorum. Bu yapı, polis güçlerine karşı da yapılmaktadır. Bir karakol komutanının yaptığı bir açıklama, 'Biz artık sadece karakolumuzu korumakla uğraşıyoruz. Herhangi bir çalışma yapamıyoruz. Karakolun karşısındaki PKK kamplarına bir şey yapamıyoruz'. Türkiye bu noktaya gelmişse 2023 yılına parçalanmış ve bugünkü iktidarın beynindeki yeni cumhuriyetle karşı karşıya kalacağız" dedi.

'SARRAF'IN ALTINLARI, EL NUSRA'YA ORADAN DA IŞİD'E GİDİYORDU'

DSP Genel Başkanı Masum Türker, Rıza Sarraf'ın altınlarının IŞİD'e gönderildiğini öne sürerek, şöyle konuştu: “IŞİD hep vardı ve Rıza Sarraf'ın ihraç etmediği altınları taşıyordu. İhbar üzerine çevrilen TIR'larda külçe altınlar ve dolarlar vardı. El-Nusra'ya o da IŞİD'a verecekti. Kimse itiraz etmiyordu. IŞİD Müslüman ve Türkmen olmayan batılı ajanlardan oluşuyor. O nedenle yüzleri kapalı. Maaşları bin 500 dolarla-10 bin dolar. En son Diyarbakır'dan giden 200 kişiden 50 kişiyi işe aldılar. Örgüte işe alır gibi adam alıyorlar. IŞİD problem olmuşsa, Özgür Suriye Ordusu denen direnişçi gruplar zaten çatışma halindeydi. Bunlar, Hükümetin, Obama'nın bir telefonuyla yapmak zorunda kaldıklarının üstünü örtmek için yaptığı oyunlardır. İsrail'de diplomatımız yok Mısır'da, Suriye'de yok, nasıl arabuluculuk yapacağız? Gazze'ye gidebilmesi için kavga ettiği Mısır'ın içindeki dehlizlerden yararlanması gerekiyordu ya da İsrail'in 'buyurun geçin' demesi gerekiyordu. İki ülkeyle kavgalı. Birleşmiş Milletler seçiminde 60 oy aldık. İtibarımız bu kadarmış. Araplar arasındaki kavgaya karışmamalıydık. Onlar turnusol kağıdı gibidir. Kavga ettiklerinde barışırlar sonra 'sen niye aramıza girdin' derler. Ama son olay Türkiye'yi parçalamaya yöneliktir"

KİTAP ÖNERDİ

DSP Genel Bşakanı Türker, Türkiye'nin bugün Ortadoğu'da yaşadığı olayların Laurance Evans'ın “Türkiye'nin Parçalanması ve ABD Politikası" kitabında anlatıldığını belirterek, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bu kitabı okumadığını, okuması gerekenlere de 'monşer' dediği öne sürdü. Türker, “Bu kitap,1914- 1926 yılara arasında ABD'nin Lozan'la ilgili gizli karalarının açıklanmış halidir. Kitabın adı Türkiye'nin parçalanmasıdır. Yıllar önce ODTÜ yayınladı. Baskısı şu an yapılmıyor. Bugünkü bütün tartışmalar orada yazıyor" dedi.

'MADENLERİ ÇİNLİLER ALACAK'

DSP Genel Başkanı Türker 2015 seçimlerinin ardından 2019 yılına kadar seçim olmayacağına dikkat çekerek, bu seçimlerin önemini vurguladı ve DSP'de toplanma çağrısı yaptı. Türker, “Ekonomi pamuk ipliğine bağlıdır, yabancıların eline geçmiştir. Manisa'nın Soma İlçesi'nde yaşanan maden faciasının ardından madenlerin Çinliler tarafından alındığını ve işletildiğini göreceğiz. Bu iktidarın ömrünü uzatmak için madenlerin satışı hedeftedir. Türkiye'de yasalar paydaşlarla tartışılmadan geçirilmektedir. Direniş için son şansımız bu seçimdir. Bu gidişattan memnun olmayanları, Atatürk'ün çağdaşlık anlayışını benimseyen Bülent Ecevit'in sosyal adalet temeline dayandırılan anlayışını benimseyen, özgürlükçü, sol ve ulus milliyetçiliği çizgisinde toplanmak üzere DSP'de toplanmaya davet ediyorum" dedi.

İYİ POLİS- KÖTÜ POLİS

DSP Genel Başkanı Masum Türker, müzakereler konusunda İçişleri Bakanı'nın iyi, Cumhurbaşkanı'nın kötü polisi oynadığını öne sürerek, şöyle konuştu: “Böyle bir müzakere yapıldığını 2010 yılında biz söyledik. İktidar partisinin finanse ettiği bazı düşünce kuruluşlarının müzakere kitapları yayınlamalarından anlamaya başlamıştık. 4 yıldır gizli tutulan bu söylemin müzakere yapanlardan biri tarafından söylenince Bülent Arınç duygusallaşıyor. Müzakere yoksa neden sekreterya verilebileceğini söylüyorlar. Biri iyi polis, diğeri kötü polis. İçişleri Bakanı 'olabilir' diyor, Cumhurbaşkanı kötü polisi oynuyor. Şu anda tartışmamız gereken konu ABD'de Beyaz Saray'ın Türkiye'deki muhatabının kim olduğudur. Onlara sorulduğunda 'Başbakanı boş verin Cumhurbaşkanı'na bakın' diyorlar. Biz ne cumhurbaşkanını ne başbakanı kötüleyecek söz söylenmesine izin vermeyiz."

'TEMBELLİĞİN DIŞA VURUMU'

Genel Başkan Türker, DSP'nin İzmir'de yerel seçim öncesi altı ilçede, CHP'den aday gösterilmeyenleri aday göstererek oy artışı sağladığını, CHP'lilerin bazı ilçelerin kaybedilmesine bunu gerekçe gösterdiğini söyleyerek bu konudaki düşüncelerini soran basın mensuplarına şu açıklamayı yaptı: “CHP yüzünden kaybettiğimiz İzmir'de ve dışında çok sayıda ilçelerimiz var. CHP, 58 belediye başkanımızı transfer ederken bu soruyu kimse onlara sormadı. CHP, demokratik sol anlayışını silmeye devam ettikçe her yerde kaybetmeye mahkumdur. Bizimle uğraşacağına AKP ile uğraşsınlar. Kurucumuz Ecevit'in şapkasını giyip onunla gurur duyacaklarına paydaşlık anlayışını gözardı etmesinler. İzmir'de bize geçen belediye başkanı sayısı altıdır. Bizden alınan ise 58'dir. Eskişehir belediye başkanını bizden alırken rahmetli Ahmet Piriştina'yı transfer ederken kimse onlara bu soruyu sormadı. Türkiye'de Atatürk'ün yargılanmasına seyirci kalınıyor, kimse onlara sormuyor. Birbirimizle uğraşacağımıza, birbirimizin adaylarını 'o senden bu benden' diyeceğimize kendilerine bakmaları gerekir. DSP onlar gibi sağa kaymadı. DSP özgürlükçü sol olarak yoluna devam edecektir. Seçim bitmiştir. Cumhurbaşkanlığı seçiminde onların bize dayattığı adaya 'evet' dedik. Her il ve ilçede çalıştık ama o adaya karşı çıkanlar kendi içlerinde oldu ve gidip oy kullanmadılar. CHP'ye kendilerine çekidüzen vermelerini tavsiye ediyorum. Eğer samimi iseler gelsinler ortak bir manifesto hazırlayayım. Bu çerçevede parlamentoda solu iktidar yapacağımızı konuşalım ve yolu yürüyelim. Yoksa kendisinden olmayanı devre dışı bırakarak seçilmişleri öne çıkanları transfer ederlerse bizim çalışmalarımızdan dolayı kaybetmeleri bizi ilgilendirmiyor, çünkü Türkiye'ye faydalı iş yapmıyorlar. Seçimde rekabetten kaçınmak, başka bir zihniyete dayanmak amacının açığa vurumudur. Biz var oldukça başka düşüncede olanlar amaçlarına ulaşamayacaktır. DSP'den aday olanlara teşekkür ediyorum. Onlar işaret fişeğini yakmışlardır ve şu, 'yarınlara dikkat edin' demektir. Oylar bölünmesin söylemi, tembelliğin dışa vurumudur."