Sarraf bilmecesi

ABD’de yargılanan Rıza Sarraf’ın itirafçı olduğu iddiası, ABD medyasında da geniş yer buldu. Sarraf davasının iki ülke arasında pazarlık konusu olduğu da konuşuluyor.

Şebnem Arsu

New York’ta yargılanmak üzere tutuklu bulunan İran asıllı Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı Rıza Sarraf’ın etkin pişmanlık kapsamında savcılıkla bilgi paylaşımına başladığı iddiaları kuvvetleniyor. ABD’nin NBC kanalında yayımlanan haberde Sarraf’a İran’a uygulanan ambargoyu delmeye yönelik atfedilen suçlamalardan ziyade, ABD Başkanı Donald Trump’ın eski ulusal güvenlik danışmanı Michael Flynn’in kendisinin serbest bırakılması için Türkiye hükümeti ile pazarlık yapmış olabileceği konu edildi.

‘Davaya ilgi artabilir’

ABD medyasında, “Flynn’in Türk hükümet yetkilileriyle buluştuğu ve yaklaşık 15 milyon dolar karşılığında Pennsilvanya eyaletinde yaşayan Fethullah Gülen’in Türkiye’ye kaçırılmasının yanı sıra Sarraf’ın serbest bırakılmasını da kapsayan bir anlaşma yaptığı” iddia edilmişti. Eski danışmanın avukatı bu iddiaları kesin bir dille yalanlamış olsa da, Sarraf’ın konu hakkında savcılarla paylaşabileceği bilgilerin, Başkan Trump’ın seçim kampanyasında Rusya’nın rolünü araştıran özel yetkili savcı Robert Mueller’in elini güçlendirebileceği ileri sürülüyor. NBC’nin haberine göre; Sarraf’ın İran’a uygulanan ambargoyu delmek, kara para aklamak, ABD makamlarını kandırmak, Türk hükümeti yetkililerine rüşvet vermek gibi suçlarla yargılandığından büyük çapta habersiz olan Amerikan kamuoyunun davaya ilgisi böylesi bir gelişme ile artabilir.

Hâlâ bilgi verilmiyor

27 Kasım’da başlayacak davanın işleyişine dair detayların tartışıldığı perşembe günkü ara duruşmada Sarraf ve avukatlarının bulunmaması, sanığın etkin pişmanlık yasasından faydalanıyor olduğu iddialarını kuvvetlendirmişti. ABD’li yetkililer sanığın nerede ve hangi koşullarda tutulduğu konusunda bilgi vermekten kaçınıyor. Mahkeme yargıcı Richard M. Berman da savunma avukatlarının konu ile ilgili sorularını yanıtsız bıraktı. Gergin olduğu gözlemlenen ve hükümet tarafını ‘sundukları delilleri paylaşmamakla’ eleştiren savunma avukatlarından Cathy Fleming, davanın medyada Flynn soruşturması ile ilişkilendirilmesine de tepki gösterdi. Duruşma sonrası Sarraf’ın etkin pişmanlıktan yararlanıp yararlanmadığının sorulması üzerine, sanığın akıbeti konusunda paylaşamayacağı tahminler olduğunu söyleyen Fleming, “Tek söyleyebileceğim, kendisinin dava duruşmasına katılmasını beklemediğimiz” diye konuştu.

‘Hayır’ değil ‘bilmiyorum’

Sekiz sanıklı davanın tutuklu diğer sanığı Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla ise duruşma arasında seyirci sıralarından kendisine yöneltilen “Sarraf itirafçı mı oldu?” sorusunu “Bilmiyorum” diye yanıtladı. Suçlamalar hakkında da, “Bu anlatılanların hiçbiri doğru değil” dedi. Duruşmaya lacivert kısa kollu bir tişört ve dağınık saçlarla gelen Atilla, güvenlik eşliğinde koyu ahşap panellerle kaplı salonu terk ederken yine suçsuzluğuna atıf yaptı: “Bu davada nasıl sanık olduğumu bilmiyorum.”

FETÖ hassasiyeti

Görüşüne başvurulacak bilirkişilerin ise itinayla seçilmesini talep eden yargıç, savunma makamından şimdilik iki, hükümet tarafından ise istihbarat çalışması yapmış bir yetkili dahil olmak üzere ikiden fazla ismin listesinde olduğunu, şahısların Türkçe dili ve kültürel nüanslar gibi konularda bilgili olması gerektiğinin altını çizdi. Yargıç aynı zamanda bilirkişilerden birinin “Fethullah Gülen ve hükümet arasındaki ihtilafın davaya nasıl etki edebileceğinin bilinmesi açısından dinlenmesinin iyi olacağını” ekledi.

Tanıklığa teknoloji çözümü

Öte yandan; davada ifadeye çağırmak istedikleri Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı dört tanığın tutuklanma endişesiyle ‘güvenli geçiş’ garantisi olmadan ABD’ye seyahat etmeyi reddettiklerini belirten Atilla’nın avukatı Victor Rocco, mahkemeden yardım talep etti. Yargıç Berman ise zaman darlığına dikkat çekerek tarafların iletişimde olduğu kaynakları birbiriyle görüştürerek bürokratik engellerin aşılmaya çalışılması tavsiyesinde bulunurken, video yöntemiyle alınacak ifadelerin yeterli olabileceğini belirtti. Ancak görüntülü ifade öncesi Türkiye Cumhuriyeti Adalet Bakanlığı’nın izninin gerektiğini hatırlatan Başsavcı Yardımcısı Michael Lockhard, resmi talepte bulunduklarını ve cevap beklediklerini ifade etti. Davada görev yapacak jürinin seçimine pazartesi günü başlanıyor. Atilla’nın savunma avukatları adaylara sorulmasını talep ettikleri soruları göndermiş olmasına rağmen ek sorular için mahkemeden onay aldı, Sarraf tarafı ise verilen sürede benzer bir bildirim yapmamıştı. Tanık ve bilirkişi listelerinin taraflarca tamamlanması, hangi delillerin hangi yollarla paylaşılacağı gibi teknik hususların dava başlamadan netleştirilmesi amacı ile son bir ara duruşma ise salı günü yapılacak.

'Vatandaşımı itirafçı yapacaksın'

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, ABD ile vize krizinin derinleştiği 12 Ekim’deki konuşmasında, Sarraf davasına dair çarpıcı ifadeler kullanmıştı: “Benim kendi bankamın müdür muavinini hiçbir suçu olmadan tutuklayacaksın. Öbür yandan vatandaşımı hiçbir şey ortaya koymadan 2 yıl oldu alacaksın. Yargılayıp itirafçı olarak kullanmak isteyeceksin.”

Tapeleri dinleyecekler

Bir sanığın ABD’de etkin pişmanlıktan yararlanabilmesi ve ceza indirimine hak kazanabilmesi için üstlendiği suçları kimlerle, hangi düzen içinde ve nasıl bir motivasyonla işlediğini savcılarla en ince ayrıntısına kadar paylaşması gerekiyor. Atilla’nın avukatlarının açıklamalarına göre, Sarraf mahkemede bulunsun ya da bulunmasın 54 sayfalık iddianamede detaylarla anlatılan, 2010 ve 2015 yılları arasında gönderilen bazı posta içerikleri ve telefon konuşmaları ile desteklenen suçlamaları jüri karşısında çürütmesi gerekecek. Yargıç Berman, Sarraf’ın “ekonomik cihat” konulu biri imzalı olmak üzere eski İran Cumhurbaşkanı Ahmedinejad’a ve İran Merkez Bankası’na atfen yazılmış iki mektubun mahkemede delil olarak gösterilmesini kabul etmedi. Ancak gerçekliği ve suçlarla ilintisi ispatlanması koşulu ile telefon kayıtlarının jüriye dinletilmesi ya da İngilizce çevirilerinin mahkemede paylaşılmasını onayladı. Savunma avukatlarının Atilla’ya isnat edilen suçların düşürülmesi ve davasının ayrılması talepleri ise mahkeme tarafından reddedildi. Söz konusu ses kayıtlarının 2015 yılını da kapsıyor olması, iddialara yönelik ABD’li istihbarat yetkililerinin Türkiye’deki çalışmalarının aslında uzun soluklu olduğuna işaret ediyor.

'Karmaşık bir dava'

Davayı yakından takip eden CHP temsilcisi Yurter Özcan’a göre Türkiye’den tanıkların dinlenmesine ilişkin mahkemenin sunduğu yöntem, pratik bir çözüm değil. “Tanıkların nasıl ve neyin üzerine yemin edecekleri, ifadelerinin nerede alınacağı, kimlerin eşliğinde alınacağı gibi detayları netleştirmek zor olacaktır” diyen Özcan, davanın sağlıklı yürütülmesinin zorluğuna dikkat çekti: “İçeriği kadar teknik olarak da işleyişi karmaşık bir dava ile karşı karşıyayız.”