'Şantaj baskısı altındaysanız korkmayın söyleyin'

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Erdoğan ve Davutoğlu şantaj baskısı altındaysa korkmasın açıklasın" dedi.

cumhuriyet.com.tr

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında konuştu. Bahçeli, "Yüzyıllardır Kerbela'nın haklı matemi tutulmaktadır. Kerbela; müminle münafığın, hoşgörüyle taassubun, hakikatle yalanın, iyilikle kötülüğün, Hak ile batılın kesin ve keskin çizgilerle ayrıldığı bir kader noktasıdır. Hz. Hüseyin; Efendimizin gül yüzlü torunu, Ehl-i Beyt'in mensubu, Ashab-ı Kiram'ın da kutlu isimlerinden birisi olarak hepimizin örnek aldığı bir şahsiyettir. İhlaslı hayatının yanında, suya hasret bırakılarak şehit edilmesi bizler için çok büyük ders ve öğütler içermektedir. 14 asır önceki Kerbela vahşeti maalesef her gün yaşanmaktadır. Mezhep gerilimi, mezhep karşıtlığı, mezhep kutuplaşması pimi çekilmiş bomba gibi neredeyse saat başı patlamaktadır. Ölen Müslüman, öldüren yine Müslüman'dır. Kıyan Müslüman, kıyılan yine Müslüman'dır. İster Sünni, ister Şii olsun; mezhepçi bakış ve yaklaşımlar İslamiyet'in iliğini kurutmakta, kanını emmektedir. İslam Dünyası'nın şu an ki durumu tam bir felaketi işaret etmektedir. IŞİD gibi terör örgütleri böylesi bir zeminden yeşermiştir. Şii de Müslüman, Sünni de Müslüman'dır.O halde paylaşılamayan nedir?" dedi.

Bahçeli: Ne Yavuz'u unutur ne de İsmail’e yüz çeviririz - VİDEO

- 18

 

 

'AKP UMUT TACİRLİĞİ YAPMAKTADIR'

Bahçeli, "AKP, yıllardan beridir 'Alevi Çalıştayları' düzenlemekte, umut tacirliği yapmaktadır. Ne var ki, halen bu alanda bir arpa boyu mesafe alınamamış, oyalama taktikleriyle yıllar israf edilmiştir. Başbakan Davutoğlu yeni bir çalışmadan bahsetse de, Hükümet'in Alevi İslam inancına sahip kardeşlerimizin beklentilerine cevap bulması ve ihtiyaçlarını karşılaması mümkün görülmemektedir.Biz öteden beri, milli ve manevi değerlerimizin toplumsal çatışma konusu yapılmaması hususunda özel bir gayret sergiledik.Türkiye'nin inanç ve mezhep temelinde ayrışma yaşamaması için elimizden gelen mücadele ve sorumluluğu titizlikle gösterdik.Milli birlik ve bütünlük içinde, muhatap kaldığımız sorunların derinlikli ve makul bir şekilde çözüme kavuşturulması gerektiğini her fırsatta vurguladık. Bu kapsamda dün ne söylemişsek, bugün de aynı çizgide, aynı noktadayız" dedi.

'CAMİ DE BİZİM, CEMEVİ DE BİZİMDİR'

Bahçeli,"Alevi kardeşlerimizin haklı taleplerine kulak tıkamanın vicdanen izahının olmayacağını görmeliyiz. Bu kardeşlerimizin yıllardır dillendirdikleri, yıllardır umut ettikleri ihtiyaçlarını siyasi çekişmelere, ideolojik anlaşmazlıklara feda etmemeliyiz. Mesele Cami-Cemevi karşıtlığı olarak değerlendirilmemelidir. Mesele zıt kutupların buluşması ya da bir tarafın diğerine lütfu, bağışı veya tavizi olarak da ele alınmamalıdır. Hz. Muhammet hepimizin Peygamberi, Hz. Ali hepimizin iftihar kaynağıdır. Kerbela hepimizin müşterek teessürü, Hz.Hüseyin hepimizin kahramanı, hepimizin şehididir. Cem de bizimdir, semah da bizimdir. Cami de bizim, Cemevi de bizimdir.Saz da bizim, söz de bizimdir" dedi.

'18 İŞÇİMİZ YEMEĞİNİ DIŞARIDA YEMİŞ OLSAYDI OLAY YAŞANMAYACAKTI'

Bahçeli," "Madende çalışan işçi kardeşlerimiz yerin altında öğlen yemeklerini yerken su baskınına uğramışlar, bunun sonucunda 8 madencimiz kurtulurken, 18'i de içeride mahsur kalmıştır. Ermenek Cumhuriyet Başsavcılığı dün yaptığı açıklamada kazanın; eski imalat bölgesine yıllar içerisinde birikmiş olan suların zaman içinde basınç eşik değerlerini aşarak, zayıflayan topuktan çalışma alanlarına ani su baskınıyla gerçekleştiği ileri sürülmüştür. Yani kaza göz göre göre gelmiştir. Maden denetimleri sırasında var olan tehlikelerin ya bilerek ya da bilmeden görülmediği açıktır. Şayet 18 işçimiz yemeğini dışarıda yemiş olsaydı Ermenek'teki acı verici olay yaşanmayacaktı" diye konuştu.

'TAŞERONLAŞMA CAN YAKMAKTADIR'

Bahçeli,"Taşeronlaşma can yakmaktadır. Bu çerçevede çalışan işçilerin sayısı 750 bine yaklaşmıştır. İş güvenliğindeki derin açmazlar cinayet gibi kazalara neden olmaktadır. Artık madenlere neşter vurulmalı, seriye bağlanan katliam gibi iş kazalarının önüne geçilmelidir.Madenlerdeki ölümlerde, kimin payı, kim dahli ve kimin parmağı varsa silsile yoluyla en ağır şekilde cezalandırılmalıdır. Madenlerde radikal ve seferberlik boyutunda önlemler almak için vakit daralmaktadır. Ankara'da yasa yapıp, Ermenek'teki kazanın kaynağına kafa yormak inandırıcı değildir. Her şey meydandadır" dedi.

'HÜKÜMET, TÜRKİYE'NİN BEKASINI ATEŞE ATMIŞTIR'

Bahçeli," Hükümet özellikle, Türkiye'nin bekasını ateşe atmıştır. Milli kimliğe suikast düzenlemiş, milli birliği sabote etmiştir. PKK, AKP'yle birlikte parsayı toplamış, voleyi vurmuş, altın yıllarını yaşamıştır. 2002'de sıfırlayan terör AKP'yle canlanmıştır. İmralı Adası'ndaki canibaşı pazarlıklarla belini doğrultmuş, tavizlerle bilenmiştir. AKP, PKK için adeta kanlı çekilişten çıkmış ödül gibidir. İmralı ve Kandil arasında tam bir pazarlık hattı kurulmuş, Türkiye'nin akıbeti buraya zincirlenmiştir. Başbakan'ın, kalemini millet aleyhine kullanan ve Mahçupyanlığıyla tanınan bir danışmanı, katıldığı bir televizyon programında; PKK'nın süreç boyunca çok şey kazandığını açıklamıştır. Bu bizim için yeni bir şey değildir. Bu danışman dikişi patlayan yama gibi açıldıkça açılmış, kamu düzeninin bölgede şu anda devlette değil PKK'da olduğunu keyif içinde, bir telaş ve kaygı hali göstermeden duyurmuştur" diye konuştu.

'PEŞMERGEYE ALAN VE KORİDOR AÇMAK KESİNLİKLE VATANA İHANET SUÇUDUR'

Bahçeli, "Peşmerge sanki Türkiye'yi işgal etmiş gibi, sanki meydan okur gibi, Habur'dan Suruç'a kadar konvoylarla, sevgi seli altında, alkış ve tezahüratlarla karşılanıyor. Bu ihanet geçidinin 2 Ekim tarihli Tezkereyle hiçbir ilgisi olmadığını herkes bilmelidir. Zira peşmerge grupları uluslararası hukuka göre yabancı asker statüsünde görülemeyecektir. Zira peşmerge yönetimi bir korsan devlettir. Milliyetçi Hareket Partisi'nin desteği Türkiye'nin savunması, milli bekasının korunması içindir. Bunun dışında peşmergeye alan ve koridor açmak kesinlikle vatana ihanet suçudur. AKP, Kobani çığlığı atan fistanlı teröristlerin, maske takmış yaralı yüzlerin elinde avucunda oyuncak olmuştur. Ey Davutoğlu, sen orda burada kamu düzeni derken vatan toprakları çiğnendi, abin Barzani Erbil'den füzelerle geldi; bunu kendine yedirebildin mi? Taşıdığın tarihi sorumluluğa sığdırabildin mi? Peşmergenin geçişine ister ABD dayatmasıyla, ister farklı saiklerle yeşil ışık yakanlar suç işlemişlerdir. Ve bu cezasız kalmayacaktır" dedi.