"Sansür kaldırılmalı"

CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu, Taraf Gazetesi'nde yayınlanan "AKP ve Gülen'i Bitirme Planı" başlıklı haberde yer alan belge sahte de olsa doğru da olsa Başbakanın gereğini yapmak üzere harekete geçmesi gerektiğini söyledi. Kılıçdaroğlu, basına uygulanan sansürün kaldırılması gerektiğini de söyledi.

cumhuriyet.com.tr

CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Başkanı Ercan İpekçi ve Sabah-Atv grevcilerini kabulünde, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, Sabah-ATV'deki greve sessiz kalmasının doğru olmadığını ifade ederek, ''Bu kadar hukuksuzlukların olduğu yerde, Sayın Başbakan'ın sessiz kalması, aklımıza başka kuşkular getiriyor. Acaba Sayın Başbakan da mı bu sürecin parçası olmak durumunda'' dedi.

Kılıçdaroğlu, siyasetçilerin, özellikle iktidarda olanların çok sık dile getirdiği ''hukuk devleti'' kavramının, içinin nasıl boşaltıldığını gördüklerini belirtti.

Grevin, hak aramanın ve kişilerin örgütlenmesinin yasal bir hak olduğuna işaret eden Kılıçdaroğlu, ancak bunları gazetecilerin yapması halinde, hak olmaktan çıktığını kaydetti.

Kılıçdaroğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın da uzun yıllar işçi statüsünde çalışırken, aklından ''Biz de örgütlenip haklarımızı arasak mı'' düşüncesinin geçmiş olabileceğini belirterek, ''Başbakan, şimdi ülkeyi yönetiyor. Uzun süredir devam eden bir greve sessiz kalması, en azından doğru değil. Eğer kişiler örgütlendi, grev yapıyor diye sözleşmeleri fesh ediliyorsa, grevden önce, insanlardan zorla greve katılmayacağına dair imza alınıyorsa, orada hukukun olmadığına tanık oluyoruz'' diye konuştu.

Sabah-ATV'nin özelliği bulunduğunu belirten Kılıçdaroğlu, grubun, iki kamu bankasından alınan kredilerle Erdoğan'a yakın bir kişiye satıldığını, Erdoğan'ın yakınlarından birinin, grubun çok önemli noktalarında görev yaptığını söyledi.

 

Taraf gazetesinin haberine ilişkin açıklamalar

Gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını da yanıtlayan Kılıçdaroğlu, Genelkurmay Başkanlığı'ndan, Taraf Gazetesi'nde yer alan "darbe planı" belgesiyle ilgili yapılan açıklamanın hatırlatılması üzerine, bu sürecin sağlıklı gelişebilmesi için öncelikle basına uygulanan sansürün kaldırılması gerektiğini söyledi. Kılıçdaroğlu, "Madem ki özgürce tartışacağız, o zaman bu süreçte bu yasak kaldırılacak ve insanlar özgürce tartışacaklar. Bu süreç açılmalı. Belgenin sahte olup olmadığı, belgenin birileri tarafından oraya konulup konulmadığı, bu sağlıklı tartışma sürecinde ancak ortaya çıkabilir. Bu süreci laboratuarlarda yapılan çalışmalar, deneyler, kriminal çalışmalar destekleyebilir. Ama bu yasağın ivedilikle kalkması gerekir diye düşünüyorum."dedi. Kılıçdaroğlu, "Başbakan belgeyle ilgili gereğini yapacağım diyor, gereği ne olabilir, Genelkurmay Başkanını mı görevden alacak?" şeklindeki bir soruya ise "Sayın Başbakan bu tartışma süreci sonunda eğer gerçekten birileri tarafından bu belge, sahte olarak üretilsin ya da doğru olsun. İki halde de gereği yapılmalı. Eğer sahte ise Sayın başbakanın çok daha aktif bir şekilde bunun gereğini yapmak üzere harekete geçmesi gerekiyor. Doğru ise de gereğini yapmak üzere harekete geçmesi gerekiyor. İki halde de Sayın Başbakanın verdiği sözün arkasında duracağını, umuyoruz ve diliyoruz"karşılığını verdi.

 

"Dolmabahçe görüşmesi devlet arşivlerinde olmalı"

Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan ile Dolmabahçe'de yaptığı görüşmeyi "Dolmabahçe devlet işidir" diyen eski Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt'ın sözlerini de değerlendirdi. Bir başbakanla bir genelkurmay başkanının elbette devlet meselelerini görüşmüş olabileceğini kaydeden Kılıçdaroğlu, "Ama bu görüşmenin izdüşümleri devlet arşivlerine yansır. Kişilere özgü, ölünceye kadar, açıklanmayacaktır diye bir kavram sağlıklı çalışan bir devlet yönetimlerinde olmaz. En azından Sayın Büyükanıt'ın kendisinden sonra gelen genelkurmay başkanına bu görüşmelerin içeriğini ve ayrıntılarını anlatması gerekir. Madem devlette devamlılık dediğimiz bir kavram vardır, devlet kişilere özgü olarak büyümez ve küçülmez, kişilere özgü olarak bilgilenir ya da bilgilenmez diye bir kavram yoktur. Devletin bütün kurumlarının çalışma tarzları, belgeleri devletin arşivlerinde olur. Devletin bürokrasisi taşır. Devletin hafızası, devletin bürokrasisinde olur. Kişilerin hafızaları, devletin hafızaları demek değildir. Bu görüşleri açıklamayabilirler. Ama o zaman bu görüşmelerin ayrıntılarının devletin arşivlerinde yer almasını sağlarlar"diye konuştu.

 

"Mizah unsuru olarak kabul ediyorum"

Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan'a yönelik "Belgeleri alnına çivilerim" sözü nedeniyle kendisi hakkında dava açıldığının ve bir AKP milletvekilinin de bu sözleri tehdit unsuru olarak gördüğünün hatırlatılması üzerine de "Bunu bir mizah unsuru olarak kabul ediyorum. Herhalde ilgili AKP milletvekili de mizah yapmıştır. Bu mizahın cumhuriyet savcıları tarafından ciddiye alınmasını da anlamış değilim" dedi.