‘Sandık sakınılır seçim kazanılır’

Seçim hukuku ve sandık güvenliği konularında çalışan avukat Akdoğan, ‘Yurttaşlar kazanma heyecanı ile örgütlenmeli’ ifadelerini kullandı.

Şeyma Paşayiğit

Seçim hukuku ve sandık güvenliği konusunda uzman hukukçu Umut Akdoğan, seçim günü görevli olmayan yurttaşların da sandıklarına sahip çıkması gerekliliğini vurgulayarak, “Siz gelmezseniz, o gelmezse, ben gelmezsem, siyasal partiler bu işleri ağaçlarla, kuşlarla, sokaktaki taşlarla mı yapacak? Seçim akşamı duyarlı seçmenle birlikte partiler tüm kadrolarıyla, tanımlanmış görevler ve yerlerle alanda, sahada, okulda, seçim kurulunda olmalıdır. Sandık sakınılır, seçim kazanılır” dedi. Akdoğan, “kazanma heyecanıyla örgütlenme” çağrısı yaptı. Hukukçu Akdoğan, Cumhuriyet’in sorularını yanıtladı.

-Neden her seçim sürecinin ana gündem maddesi sandık güvenliği oluyor?

Deneyimlerimi ve siyasal tarih okumalarımı bir süzgeçten geçirip, oylar çalındı mı tartışmalarını iki sözcükle özetlemem gerekirse, bu ayıba “demokrasi garabeti” diyebilirim. Oylar doğru sayılıp sonuç güvenilir bir şekilde verilmiyorsa, seçmen, oy kullanmanın hiçbir anlamı olmadığını düşünür ki bu da demokrasiye olan inancın sorgulanması anlamına gelir.

-Bu konuda en büyük sorumluluk kime düşüyor?

Seçmenin oy verme süreci üç aşamalıdır. Doğru tercihi bulmak, sandıkta oyunu kullanmak, verdiği oya sahip çıkmak. Siyasi partilerin oy alma süreci de üç aşamalı ve bu süreçle paraleldir. Doğru tercihin kendisi olduğunu anlatmak, seçmenin sandığa gitmesini sağlamak ve aldığı oya sahip çıkmak. Görüldüğü üzere seçmen ve siyasal partilerin görevi üçüncü aşamada ortaklaşıyor. İktidarı, muhalefeti... Sorumluluk topyekûn herkese düşüyor. Bu bir kul hakkı meselesidir. ‘Kul hakkı yenmesin’ diye düşünen herkes bu konuda sorumluluk sahibidir.

-Gün içinde sandık başlarında sorunlar yaşanır mı?

Kuşkusuz... Anayasa açık, kanun açık, YSK’nin seçimlerde bu normlara dayanarak hazırladığı genelgeler açık. Engellilerin, yaşlıların, okuma yazma bilmeyenlerin, devlet memurlarının, resmi görevlilerin hatta milletvekillerinin dahi oy kullanma süreçlerinin püf noktaları vardır. Biz eğitimlerde bunları yıllardır anlatıyoruz. Sorunlar yaşanır ancak görevini, yetkisini bilen sorumlu yurttaşlarca bu sorun aşılır.

-Temel sorunlar oyların sayım döküm sürecinde mi yaşanıyor?

İkinci odaklanılması gereken süreç, bu zaman dilimidir. Sabah yapılan sayımlarla akşam yapılan sayımların sağlaması yapılır. Yüksek dikkat gerektirir. 17.00 itibarıyla o sandıkta oy kullanan tüm seçmenler, sayımın insicamını bozmayacak şekilde orada bulunabilirler, çetele tutabilirler. YSK sitesinden kendi sandıklarını kontrol edebilirler. Bu önemli. ‘Ben görevli değilim ki’ dememeli. O saatte herkes bu işi görev bilmeli.

-Islak imzalı tutanağın önemi nedir? Doğru tutulduğuna emin olmak yeterli midir?

İşte püf nokta burası... Oylar dökülür, sayılır. Sonuçlar bir bir tutanağa geçirilir. O tutanakların suretleri düzenlenir ve sandık kurulu üyelerine verilir. 113 oy almış bir partinin 100 oyunu birden silmek kalemin yukarıdan aşağıya yarım santim oynatılmamasına bağlıdır. 113 olur 13. Diğer partinin 25’i olur 125. Art niyet varsa yapılmaz diye bir şey yok. Bu nedenle önemlidir; siyasal partilerin organizasyonu en iyi şekilde yapması, baroların duyarlılığı, sivil toplumun aktif olması, seçimini evinde izlemek yerine sandığının başına gelen o vatandaşın özverisi...

-Doğru tutmak yeterli mi?

Doğru tutmak da yetmez. Görevlisi olduğunuz sandığın tutanağını bağlı olduğunuz siyasi partiye ulaştırmak zorundasınız. 10 bin sandık mı bir şehirde... 10 bin ıslak imzalı tutanağı o akşam toplayabildiyseniz seçim sonucundan adınız gibi emin olursunuz. Ankara, Yenimahalle, Mustafa Kemal Lisesi 2314 numaralı sandık. Veri girişi yapılmış. X partisinin oyu 15 olarak gözüküyor ancak YSK’de elinizdeki ıslak imzalı tutanakta o partinin oyu 215. Alırsınız tutanağı, yaparsınız itirazınızı. Tüm şüphelerin tek ilacı ıslak imzalı tutanaktır. Tüm sandıklardaki ıslak imzalı tutanakları alan bir siyasal partinin oyuna kimse ilişemez. Tutanağı almazsanız, bir çuval oyu berbat etmiş olursunuz.

-“Oylar çalınıyor mu” sorusunu soran yurttaşlara ne sormak isterdiniz?

Oylar çalınırken sen neredeydin? Soru budur. Nereden duydun çalındığını? Televizyondan. Ne işiniz vardı o saatlerde televizyon başında. Nereden okudunuz? Sosyal medyadan. Nasıl zaman bulabildiniz o arada oraya bakmaya. Ama bu siyasi partilerin görevi değil mi? Siz gelmezseniz, o gelmezse, ben gelmezsem siyasal partiler bu işleri ağaçlarla, kuşlarla, sokaktaki taşlarla mı yapacak?

-Esas karmaşa seçim akşamları sandıklar açıklandıktan sonra çıkıyor. Partiler o akşam için yeterince organize olamıyorlar mı?

Seçim akşamı duyarlı seçmenle birlikte partiler tüm kadrolarıyla, tanımlanmış görevler ve yerlerle alanda, sahada, okulda, seçim kurulunda olmalıdır. İl, ilçe binalarında seçim bürolarında sadece orada kalması zorunlu olan insanlar bırakılarak ‘sefer görev emri’ çıkarılmalıdır. O tanımlı görevler ve inanmışlık hissi eleştirmeye zaman bırakmaz. Değer katmayan eleştiri olmazsa, yankılanan moral bozucu şeyler de duyulmaz.

-Sandık güvenliğinin olmazsa olmazları nedir?

Seçim güvenliği bilinenlerin doğru organize edilebilmesi işidir. Yeniden keşfedilen bir şey yoktur. Bugün için partilerin eksikliklerden çıkartıkları dersi, anladıklarını uygulamada göstermeleri yeterlidir. Öncelikle bu iş kazanma heyecanıyla örgütlenmelidir. Ve tabii ki inanmak bu işin olmazsa olmaz ilkesidir.